Translation of "عديدة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "عديدة" in a sentence and their turkish translations:

ستصبح أشياء عديدة.

Birçok şey olacaktır.

استغرقت المحاكمة سنوات عديدة

Dava çok uzun yıllar sürdü

قد أُنذِر مرات عديدة.

O, çeşitli vesilelerle uyarıldı.

زرنا طوكيو مرات عديدة.

Biz birçok kez Tokyo'da bulunduk.

فقد كنت رجلًا لقرون عديدة.

Yıllarca erkek olarak yaşayınca kaçınılmaz oluyor.

‫تقليد مرّت عليه أجيال عديدة.‬

Çok eski nesillere dayanan bir gelenek bu.

تعلمت ذلك منذ سنوات عديدة.

Bunu çok ama çok uzun zaman önce öğrenmiştim.

ذهبت إلى هناك مرات عديدة.

Oraya defalarca gittim.

القرآن تُرجم إلى لغات عديدة.

- Kuran birçok dile çevrilmiştir.
- Kuran birçok dile çevrildi.

لقد فعلت ذلك مرات عديدة.

- Bunu çok kez yaptım.
- Bunu birçok defa yaptım.

لقد عملت هنا لسنوات عديدة.

Uzun yıllardır burada çalışırım.

هناك أشياء عديدة، فهذه بالتأكيد فيزياء.

birçok şey var -- bu kesinlikle fizik.

هذا الكتاب مميز في نواحي عديدة

Bu kitap birçok yönden eşsizdir.

أحبطت طبيعتنا الجيدة عن طريق قوى عديدة،

İyi huylu doğamız bazı güçler tarafından engellendi

لا يجب عليك أن تتقن لغات عديدة.

- O, sizin poliglot olmanızı gerektirmez.
- Çok dil bilen biri olmanızı gerektirmiyor.

كما أمضى ساعات عديدة على هذا العرض التقديمي.

ve o PowerPoint sunumuna çok vakit harcayarak tüketti.

تم هدم مدن عديدة، وقتل سكانها أو استعبادهم

Sayısız şehir yerle bir edilmişti ve nüfusları öldürüldü yada esir edildi.

لقد تبين بأن هناك مشاكل عديدة لشق طريقك وحدك.

Meğer tek başınıza yaparken birçok sorun yaşanıyormuş.

‫لقد رآها وقابلها.‬ ‫لقد اصطحبته إلى هناك مرات عديدة.‬

Onu gördü, onunla tanıştı. Defalarca kez yanına gittik.

‫لحسن الحظ أن هناك مسارات عديدة ‬ ‫يمكننا أن نسلكها لننجح‬

Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var

ولكن الحقيقة هي أننا ننفصل عن بعضنا البعض بطرق عديدة

Ancak gerçek dünyanın her yerinde pek çok farklı şekilde etrafımızı sarmış,

قبل سنوات عديدة ، سئل المستكشف البريطاني العظيم جورج مالوري ، الذي كان من المقرر أن يموت على جبل إيفرست ،

Yıllar önce Everest Dağı'nda ölecek olan büyük İngiliz kaşif George Mallory'ye