Translation of "ذهبت" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "ذهبت" in a sentence and their turkish translations:

- إلى أين ذهبت؟
- أين ذهبت؟

Nereye gittin?

- ذهبت إلى البيت.
- ذهبت إلى بيتي.

- Eve gittim.
- Ben eve gittim.

ذهبت أيضاً.

Ben de gittim.

لقد ذهبت أيامنا،

Günlerimizi geçiririz,

ذهبت لمشاهدة الفيلم

Fimi izlemeye gitti

ذهبت هناك البارحة.

Dün oraya gittim.

أنا ذهبت للتسوق.

Alışverişe gittim.

ربما ذهبت لفتره

Bir süre için gitmiş olabilirim.

ذهبت للمنزل وبكيت.

Eve gittim ve ağladım.

ذهبت إلى المستشفى.

Hastaneye gittim.

ذهبت إلى مدرسة خاصة، ثم ذهبت إلى مدرسة داخلية.

sonra özel bir okula gittim daha sonra da yatılı bir okula.

ذهبت إلى الاختبار العملي.

direksiyon sınavına girdim.

‫إلى أين ذهبت؟‬ ‫كلا!‬

Nereye gittiler? Olamaz!

لذا ذهبت إلى هناك.

Oraya gittim.

لذلك ذهبت لرؤية أبي.

Bu yüzden babamı görmeye gittim.

لماذا ذهبت إلى طوكيو؟

Niçin Tokyo'ya gittin?

أتساءل أين ذهبت يوكو.

Yoko'nun nereye gittiğini merak ediyorum.

ذهبت إلى الأوبرا أمس.

Dün operaya gittim.

هل تمانع إذا ذهبت؟

Gitmemin bir sakıncası var mı?

ذهبت إلى المستشفى لزيارته.

Onu ziyaret etmek için hastaneye gittim.

ذهبت إلى محطة أوساكا.

Osaka istasyonuna gittim.

أعتقد أنك ذهبت بعيدا.

Çok ileri gittiğini düşünüyorum.

ذهبت إلى أوروبا مرة.

- Bir kez Avrupa'ya gittim.
- Bir zamanlar Avrupa'ya gittim.

ذهبت إلى كيوتو مرتين.

Kyoto'ya iki kez gittim.

ذهبت اليوم إلى الطبيب

Bugün doktora gittim.

ذهبت إلى هناك بالأمس.

O dün oraya gitti.

ذهبت إلى العنوان الخطأ.

Yanlış adrese gittim.

أنا ذهبت إلى النرويج.

Ben Norveç'e gittim.

ذهبت إلى هناك أيضاً.

Ben de oraya gittim.

ذهبت لأتمشى في المتنزه.

Parkta bir yürüyüşe gittim.

يتبعني كلبي حيثما ذهبت.

Nereye gitsem köpeğim beni izler.

ذهبت إلى المستشفى البارحة.

Dün hastaneye gittim.

هل ذهبت إلى المحلّ؟

Sen dükkana gittin mi?

هل ذهبت إلى المتجر؟

Mağazaya gittin mi?

ما ذهبت إلى المدرسة.

- Okula gitmedim.
- Ben okula gitmedim.

أنا ذهبت إلى مدرستك.

- Okuluna gittim.
- Okulunuza gittim.

هل ذهبت كاثي كذلك؟

Cathy de gitti mi?

متى ذهبت إلى هناك؟

Ne zaman gittin?

كم من مرة ذهبت؟

Kaç kere gittin?

ذهبت إلى المدرسة أمس.

Dün okula gittim.

ذهبت إلى المقهى بالأمس.

Dün kahve dükkanına gittim.

ذهبت إلى المتحف اليوم.

Bugün müzeye gittim.

ذهبت للتبضع يوم السبت الماضي.

Geçen Cumartesi alışverişe gittim.

يتبعني كلبي أين ما ذهبت.

Ne zaman gitsem, köpeğim beni izler.

ذهبت إلى هناك مرات عديدة.

Oraya defalarca gittim.

ذهبت إلى إيطاليا لتدرس الموسيقى.

O, müzik eğitimi yapmak için İtalya'ya gitti.

ذهبت أختي إلى كوبي بالأمس.

Kız kardeşim dün Kobe'ye gitti.

ماري ذهبت إلى ثانوية كاثوليكية.

Mary Katolik lisesine gitti.

ذهبت هذا الصباح إلى الكنسية.

Bu sabah kiliseye gittim.

ذهبت للتسوق مع صديق لي.

Ben bir arkadaş ile alışverişe gittim.

ذهبت إلى السينما مع أخي.

Erkek kardeşimle sinemaya gittim.

ذهبت مع أختي إلى القلعة.

Kız kardeşim ve ben kale'ye gittik

كانت قد ذهبت إلى المدرسة.

Okula gitmişti.

لا أعلم إلى أين ذهبت.

Onun nereye gittiğini bilmek istiyorum.

أسبق و ذهبت إلى نيويورك؟

Hiç New York'ta bulundun mu?

أنا ذهبت إلى سينما بالأمس

Ben dün sinemaya gittim.

لم ذهبت إلى هناك بدوني؟

- Neden oraya bensiz gittin?
- Neden oraya ben olmadan gittin?

ذهبت ليلى مباشرة إلى حاسوبها.

Layla doğruca bilgisayarına gitti.

ذهبت أنا وزوجتي لقضاء شهر العسل.

Karım ve ben balayına gittik.

ذهبت وحياتي المهنية في التلفزيون تغيرت.

Ben gittim ve benim televizyonculuk kariyerim öyle değişti.

ذهبت للجامعة، تزوجت، أنجبت، حظيت بوظيفة،

Üniversiteye gittim, evlendim, çocuk ve kariyer de yaptım

أقابل اختلافات بين الجنسين أينما ذهبت!

Toplumsal cinsiyet ayrımları nereye gitsem karşıma çıkıyor.

ذهبت للنوم متأخراً أكثر من العادة.

Her zamankinden daha geç yatmaya gittim.

ذهبت إلى السوق مرة في الأسبوع.

O haftada bir kez pazara gitti.

الشتاء الماضي، ذهبت إلى كندا للتزلّج.

Geçen kış kayak yapmak için Kanada'ya gittim.

ذهبت لوري للأكل في مطعمها المفضّل.

Laurie, en sevdiği restorana yemek yemeye gitti.

أنا ذهبت إلى مدرسة ثانوية تجارية.

Ticaret yüksek okuluna gittim.

آخذ آلة التصوير معي أينما ذهبت.

Her nereye gitsem kameramı yanımda götürürüm.

ذهبت إلى المدرسة الثانوية مع توم.

Ben liseye Tom'la birlikte gittim.

أنا فقط ذهبت لفحص شيئا ما.

Ben sadece bir şeyleri kontrol etmek için gittim.

إلى أين ذهبت نهاية الأسبوع الماضي؟

Geçen hafta sonu nereye gittiniz?

أإلى القاهرة ذهبت أم إلى الاسكندرية؟

Kahire ya da İskenderiye'ye gittin mi?

هل سبق و ذهبت للسباحة عارياً.

Hiç çırılçıplak yüzmeye gittin mi?

- ذهبت ليلى إلى الخارج.
- خرجت ليلى.

- Leyla dışarı gitti.
- Leyla dışarı çıktı.

ذهبت في ذلك الوقت إلى شركة تي تي نت، وكنت قد ذهبت قبلها إلى الكثيرين

O dönemde TTNET'e gittim, onun öncesinde birçok kişiye gittim

بعد ثلاثة أشهر، ذهبت إلى تلك المقابلة

Üç ay sonrasında bir görüşmem vardı

‫ولكنني لا أعرف أين ذهبت من هنا.‬

Ama buradan nereye gittiğini bilmiyorum.

ذهبت إلى مكتب الشؤون وطالبت برؤية المسؤول.

Sosyal hizmetlere geri gittim ve müdürü görmek istedim.

لذا ذهبت إلى والداي الكوريان التقليديان جداً،

Böylece bir hayli geleneksel olan Koreli ailemin yanına,

دعونا نفكر هكذا الآن. ذهبت في إجازة

şimdi şöyle düşünelim. Tatile gittiniz

ذهبت الأم إلى المدينة لجلب بعض الخبز.

Anne biraz ekmek almak için şehre gitti.

الجدة ذهبت الي السوق لشراء طعام للأسرة.

Büyükanne, ailesine yiyecek almak için markete gitti.

تحليت بكل شجاعتي و ذهبت إلى هناك.

- Cesaretimi artırdım ve oraya gittim.
- Cesaretimi topladım ve oraya gittim.

هل سبق لك أن ذهبت إلى لندن؟

Londra'da bulundun mu?

‫انظر، ها هي.‬ ‫بالتأكيد ذهبت إلى الماء لتشرب.‬

Bakın, işte. Su içmek için buraya geldiği kesin.

ولكن عندما ذهبت متخفيا وجدت بعض من الأشخاص

Tebdil-i kıyafet hayatımda bir sürü farklı karakter gördüm,

ذهبت إلى ألمانيا لعلاج أمراض القلب كل عام

kalp hastalığının tedavisi için Almanya'ya gidiyordu her yıl

- أفضّل لو ذهبت للسباحة.
- أفضّل أن أذهب للسباحة.

Yüzmeye gitmeyi tercih ederim.

لا يحدث فرقاً سواء ذهبت اليوم او غداً.

Bugün ya da yarın gitmen aynı şey.

ذهبت إلى العديد من المتاجر للبحث عن الكتاب.

Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.

ذهبت وقمت بالأمر، وأصدقكم القول شعرت بشيء غريب.

Gittim, yaptım ve harbiden acayip bir duygu hissettim.

أنا بالفعل ذهبت إلى محل الجزار هذا الصباح.

Bu sabah zaten kasap dükkânına gittim.