Translation of "رسالة" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "رسالة" in a sentence and their turkish translations:

- لدي منها رسالة لك.
- عندي منها رسالة لك.

Sizin için ondan bir mesajım var.

رسالة نصية طويلة.

bana mesaj attı.

اكتب رسالة خطية.

Mektup yazın.

أنا أقرأ رسالة.

Bir mektup okuyorum.

من كتب رسالة؟

Kim bir mektup yazdı?

كتبَت رسالة واحدة.

O bir mektup yazdı.

توم يكتب رسالة.

Tom bir mektup yazıyor.

كتبت ايميلي رسالة.

Emily bir mektup yazdı.

هذه رسالة مهمة.

Bu önemli bir mektuptur.

كتب رسالة واحدة.

O bir mektup yazdı.

- كتبت رسالة إلى أمي.
- كتبت إلى أمي.
- كتبت رسالة لأمي.

Anneme bir mektup yazdım.

لدي رسالة ختامية ملهمة.

İlham verici ufak bir bitiş mesajım var.

اريد ان اعطي رسالة

Bir mesaj da vermek istiyorum

إنه يكتب رسالة طويلة.

O uzun bir mektup yazıyor.

هل تكتب رسالة الآن؟

Şimdi bir mektup yazıyor musun?

ترك لي توم رسالة.

Tom bana bir mesaj bıraktı.

تركت لي أمي رسالة.

Annem bana bir mesaj bıraktı.

كتبت ليلى رسالة لصديق.

Leyla bir arkadaşına bir mektup yazdı.

كتب سامي رسالة للشّرطة.

Sami polise bir mektup yazdı.

سوف تكتب رسالة بعد المدرسة.

Okuldan sonra bir mektup yazacak.

- أكتب رسالة.
- أنا أكتب رسالةً.

- Bir mektup yazıyorum.
- Ben bir mektup yazıyorum.
- Mektup yazıyorum.

ماري أرسلت لي رسالة قصيرة.

Mary bana mesaj attı.

كان سامي يرقن رسالة لليلى.

Sami, Leyla'ya bilgisayarda bir mektup yazıyordu.

كتب سامي رسالة من السّجن.

Sami hapishaneden bir mektup yazdı.

تجاهل سامي رسالة ليلى الإلكترونيّة.

- Sami, Leyla'nın e-postasını yok saydı.
- Sami, Leyla'nın e-postasını görmezden geldi.
- Sami, Leyla'nın e-postasını önemsemedi.
- Sami, Leyla'nın e-postasını göz ardı etti.

اثنين مليون ومئتين وخمسين ألف رسالة.

iki milyon iki yüz elli bin sms.

رجاء اترك رسالة على المجيب الآلي.

Lütfen telesekreterime bir mesaj bırakın.

توم في غرفته يكتب رسالة لجدّته.

Tom odasında büyükannesine bir mektup yazıyor.

أرسل سامي لعشيقته 3000 رسالة صوتيّة.

Sami metresine 3000 sesli mesaj gönderdi.

أمضيت رسالة سامي الهاتفيّة بحرف الفاء.

- Sami'nin cep telefonu mesajı F harfi ile imzalandı.
- Sami'nin metin mesajı F harfi ile imzalandı.
- Sami'nin mesajı F harfi ile imzalanmış.

وهل يمكن لمليون رسالة أُرسلت لمليون شخص

Milyonlarca kişiye gönderilen milyonlarca mesaj

الان، دعوني أختم مع رسالة أخيرة كبيرة

Konuşmamı son ve büyük bir mesajla sonuçlandırayım.

وقتما تمر رسالة من العينين إلى الأجنحة

Gözden kanata bir mesaj iletildiğinde

أنت ترسل رسالة إلى الرجال على الفور

hemen atıyorsun bir tane mail adamlara

وهناك رسالة من فيلادلفيا حول هذا الرجل

Ve bir de Philadelphia'dan yazılmış bir mektupta var bu adamın üzerinde

"هناك رسالة مرئية تأتى من ارتداء الكمامة"

"Yüz maskesi kullanmanın bir görsel mesajı var:

علي أن أكتب رسالة. هل لديك ورق؟

Mektup yazmam gerekiyor. Kağıdın var mı?

أو استمعت إلى رسالة صوتية واحدة بغير الألمانية،

Almanca olmayan sesli bir mesaj dinlersem

‫ترسل القطرات فائحة الرائحة رسالة.‬ ‫"هذه الغصون مسكونة."‬

Kokulu dışkıların bir mesajı var. "Bu dallar sahipli."

خطوط الحصار المسيحي لإيصال رسالة من بايزيد تقول:

Hıristiyanların kuşatılmış yerlerinden gizlice geçmişti, Bayezid'den şu haberi getirdi:

جاءت إلى الطابق السافيّ مع رسالة في يدها.

Elinde bir mektupla merdivenlerden aşağı indi.

لم يأتني أي رسالة إلكترونية من ماري اليوم.

Bugün Meryem'den hiç e-posta almadım.

لم يقرأ توم أي رسالة أرسلتها ماري إليه.

Tom, Mary'nin ona gönderdiği mesajlardan hiçbirini okumadı.

إذا كانت رسالة أُرسلت إلي ساعدتني على تحسين صحتي،

Gönderilen tek bir mesaj sağlığımı iyileştirmeme yardımcı olabildiyse

أعطى رسالة للعالم أننا على وشك هزيمة هذا الفيروس

Tüm Dünya'ya biz bu virüsü yenmek üzereyiz mesajını verdi

تبادلا فاضل و ليلى أكثر من ألف رسالة حبّ.

Fadıl ve Leyla binlerce aşk mektubu alışverişinde bulundu.

- احتفظ سامي برسالة ليلى الصّوتيّة.
- حفظ سامي رسالة ليلى الصّوتيّة.

Sami, Leyla'nın sesli postasını kurtardı.

تلقّى سامي رسالة إلكرونيّة من شخص قرأ مقاله في الجريدة.

Sami, gazetedeki sütununu okuyan birinden bir e-posta aldı.

حين كان يتصل أحدهم أو يكتب رسالة كنت أرد عليه شخصيًا.

Tüm aramalar doğrudan bana geliyordu. Aramalara ben yanıt veriyordum.

الآن الجميع يوجه رسالة اجتماعية ، دعني أعطي واحدة في كل مرة

şimdi herkes sosyal mesaj veriyor bir tanede ben vereyim o zaman

عندما تم تأكيد التقرير ، أرسل رسالة إلى دافوت: "أخبر المارشال أنه

Rapor onaylandığında Davout'a bir mesaj gönderdi: "Mareşal'e kendisinin,

ذهبت إلى المنزل وكان هناك رسالة عند الباب الواضح أنها شيء رسمي،

Eve gittim evde kapıda bir tane pusula, resmî bir şey olduğu belli,

كانت رسالة قطز إلى هولاكو لا رجعة فيها - لن يرضخ المماليك للغزاة

Qutuz'un Hülagüye mesajı geri dönüşsüzdü.-Memlükler işgalciye boyun eğmeyecekti.

في هذا الوقت تقريبًا اعترض الجواسيس العثمانيون رسالة من مانويل إلى سيجيسمونود

Bu, Osmanlı casuslarının Manuel tarafından Sigismund'a gönderilen bir mektubu ele geçirdiği zamandı.

بملعب باب عمرو بمدينة حمص الامر الذي وجد فيه كثيرون رسالة من

düzenlenen Al-Areen İnsani Yardım Vakfı'nın ilk yıllık toplantısında

وصلوا نيابة عن هولاكو خان، يحملون رسالة تحتوي على إنذار نهائي لا لبس فيه:

Bu elçiler Hülagü Han'ın adına oradalardı ve çok açık bir ultimatom u getirmişlerdi

مهما كان توم مشغولًا، لم ينسى أبدا كتابة رسالة إلى أمه مرة في الأسبوع على الأقل.

Tom ne kadar meşgul olursa olsun, en az haftada bir kez annesine e-posta yazmayı asla unutmaz.