Translation of "طويلة" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "طويلة" in a sentence and their turkish translations:

‫المسافة طويلة.‬

Aşağıya kadar uzun bir yol var.

لمدة طويلة

çok uzun bir süre kendini belli etmeden

ليست طويلة.

O uzun boylu değil.

رسالة نصية طويلة.

bana mesaj attı.

كلمة السر طويلة.

Parola uzun.

للأرانب آذان طويلة.

Tavşanların uzun kulakları vardır.

ماري طويلة وقويّة.

Mary uzun boylu ve güçlü.

دفنت الذكريات لسنوات طويلة

Anıları yıllarca bastırdım,

بعضهم لديهم أنوف طويلة

bazlarının burunları uzundur bazılarının dilleri

إنه يكتب رسالة طويلة.

O uzun bir mektup yazıyor.

لمدة طويلة كانت العنصرية تُحيرني.

Irkçılık benim için bir bilmece olarak kaldı uzun bir zaman.

‫المسافة طويلة للأسفل.‬ ‫ها هي.‬

Aşağıya kadar uzun bir mesafe var. İşte orada.

وقد استخدمت قبل فترة طويلة.

görüyorsunuz.

نسيت هذه الذكرى لفترة طويلة.

Bunu uzun bir süre unutmuştum.

ثم مررنا بمرحلة انتظار طويلة.

Sonra uzun bir bekleyiş dönemi geldi.

والمشي لمسافات طويلة قادمة باستمرار

ve sürekli gelen zamları

يسميها العلماء المذنبات طويلة الأمد

bilim insanları bunları uzun süreçli kuyruklu yıldızlar olarak adlandırıyor

لقد كنت صامتا لمدة طويلة

Uzun süredir suskunum.

فكرت لفترة طويلة عن ماذا سأتحدث.

ne hakkında konuşayım diye düşündüm uzun süre.

بغرف طويلة تكفي إنسان واقف داخلها

yüksek olan bir ev kadar geniştir demek gibi.

أو طويلة المدى كظاهرة (إل نينيو).

uzun dönemli olgularla bırakılır.

‫نداءات طويلة المدى تنتقل عبر الظلام.‬

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

لست معتادا على مشي مسافات طويلة.

Ben uzun mesafeler yürümeye alışkın değilim.

- عاش حياة مديدة.
- عاش حياة طويلة.

O uzun bir hayat yaşadı.

- أنا طويل جدا.
- أنا طويلة جدا.

Oldukça uzunum.

العلاقات التي تستمر لمدة طويلة جداً ؟

Çok uzun süren ilişkiler?

عاش توم في بوسطن لمدة طويلة.

Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.

عاشت ليلى حياة طويلة و سعيدة.

Leyla uzun mutlu bir yaşamdan keyif aldı.

وكان هذا المبنى الذي سيدوم لفترة طويلة

Yani bu da insanlar için yapılmış

‫تقترب الخفافيش المكسيكية طويلة اللسان‬ ‫من الزهور.‬

...Meksika uzun dilli yarasası çiçeklerin yerini tespit eder.

‫والوديان الضيقة المتعرجة‬ ‫ التي تتلوى لكيلومترات طويلة،‬

ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle

لكنه لم يبق في الخزي لفترة طويلة.

Ama uzun süre utanç içinde kalmadı.

كان سامي يستعير من أخيه لمدّة طويلة.

Sami erkek kardeşinden uzun süredir ödünç alıyordu.

لأنني لم أسافر إلى دبي منذ فترة طويلة.

çünkü daha önce hiç Dubai'ye gitmedim.

لقد أمضى مدة طويلة في صقل مهاراته كصياد،

Bütün bir yaşamı avcılık yeteneklerini geliştirmek

سلسلة أملنا طويلة جدًا ونحن جميعًا مرتبطون بالطبيعة.

Umut zincirimiz çok uzun ve hepimiz doğaya bağlıyız.

‫هناك قصة شخصية وسياسية طويلة ‬ ‫وراء هذا التشعب.‬

Bu çatallanmanın şahsi ve politik, uzun bir hikâyesi var.

‫فقط الأمهات وصغارها‬ ‫تحافظ على علاقات طويلة الأمد.‬

Sadece analar ile yavruları yakın ve uzun süreli ilişki sürdürür.

‫إنها مسافة طويلة للأسفل.‬ ‫حسناً، حانت لحظة الحسم.‬

Aşağısı çok yüksek. Pekâlâ, işte büyük an.

هذا الفيروس لا يظهر أي أعراض لفترة طويلة.

uzun süre semptom göstermiyor kendini gizliyor bu virüs

يُنظر إلى القمح على أنه خصوبة لفترة طويلة

Buğday eskiden beridir bereket olarak görünür

كانت كلمة التعصب على جدول أعمالنا لفترة طويلة

Uzun bir süre yobaz kelimesi bizim gündemimizdeydi

في نفس النقطة ، ليس هو نفسه لفترة طويلة.

aynı noktada ise yine uzun süre aynı nokta olmuyor.

تُرك ذاك الطفل في الشمس مدة طويلة للغاية.

Şu çocuk güneşte çok uzun süre bırakıldı.

منذ مدة طويلة وهذا يحدث لك في المواقف الاجتماعية.

Bu, uzun zamandır sosyal ilişkilerde size oluyor.

‫كانت فكرة سيئة.‬ ‫القطن لا يشتعل جيداً لفترة طويلة.‬

Tamam, bu kötü bir fikirdi. Pamuk çok uzun süre iyi yanmıyor.

ماثيو: إذا كنت تتقلب في فراشك لفترة طويلة مستيقظًا،

MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız

‫في هذا الوقت،‬ ‫تنام معظم سعادين المكاك طويلة الذيل.‬

Normalde çoğu uzun kuyruklu makak bu saatte çoktan uyumuş olur.

لأنه جرى تحديد المرأة مع الطبيعة منذ فترة طويلة.

çünkü kadın eskiden bu yana doğayla ilişkilendiriliyor.

‫ما زال أمامي مسافة طويلة أقطعها سيراً‬ ‫من ذلك الاتجاه.‬

Uzun mesafeler yürümem gerekecek, bu tarafa doğru.

كانت على مدار طويلة الخطوة الاولى كانت بناء كواسر الامواج

bir İlk adım, projenin ilk ayağı olacak bir dalgakıran inşa etmekti.2000 ve oniki yıllarının sonunda

‫ها نحن ذا، انظر. عصا طويلة مستقيمة كهذه.‬ ‫حسناً، تعال معي.‬

Tamam, hadi bakalım. Bunun gibi uzun ve düz bir sopa. Tamam, benimle gelin.

نظرًا لأن المسافة بعيدة جدًا ، نرى الصورة منذ فترة طويلة جدًا.

Mesafe çok fazla olduğu için biz görüntünün çok çok önceki halini görüyoruz aslında

خلال سنواتٍ طويلة للاستحواذ على ذلك المشروع وبعد اقل من شهر

. Gizemli koşullarda, olayla ilgili şüphe ve birçok spekülasyon

لكنها في الحقيقة نفذت منذ سنواتٍ طويلة حينها لم يكن يعرف

ama aslında uzun yıllar uygulanıyorlar. O zamanlar gökdelenlerin dünyasını, büyük caddeleri bile

عمل سامي في مطعم أبيه و هو يقشّر البطاطا لساعات طويلة.

Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.

‫الرجيلات طويلة، زوائد تشبه الإصبع‬ ‫مع 3 أسنان صغيرة جداً في نهايتها.‬

Pediseller, uçlarında üç küçük diş bulunan uzun ve parmağa benzeyen uzantılardır.

‫الطقس أصبح بالفعل أكثر حراً،‬ ‫ولن نتمكن من النجاة هنا لفترة طويلة.‬

Hava şimdiden ısınıyor ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız.

‫واحتجت إلى حوالي 3 أشهر للتعافي.‬ ‫لذا فقد كانت عملية طويلة ومؤلمة.‬

ve iyileşmek için yaklaşık üç ay dinlenmem gerekti. Uzun, acılı bir süreçti.

‫جروف الحجر الرملي شديدة الانحدار،‬ ‫والوديان الضيقة المتعرجة‬ ‫ التي تتلوى لكيلومترات طويلة،‬

Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle

‫أحيانًا، إن كانت في مزاج مرح،‬ ‫لا يمكنك ترك الكاميرا هناك لفترة طويلة.‬

Bazen, oyuncu bir ruh hâlindeyken kamerayı çok bırakamıyordum.

لفترة طويلة ، كانت قصة الملك هرولف تعتبر إلى حد ما مثل قصة الملك آرثر ،

Uzun süre Kral Hrolf'un hikayesi daha çok Kral Arthur'un hikayesine benziyordu,

‫ولن نتمكن من النجاة هنا لفترة طويلة.‬ ‫يجب أن نسرع ‬ ‫ونحاول اصطياد المزيد من الزواحف.‬

ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız. Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız.

من المستحيل الاحتفاظ بجيش كبير في منطقة واحدة لفترة طويلة، واقترح بدلاً بالقيام بهجوم استباقي

tek bir bölgede büyük bir ordu tutmanın mümkün olmayacağını anladı ve bunun yerine

ألمانيا يعلم أنه سوف يخسر حرب استنزاف طويلة ضد الحلفاء، الذين لديهم قدر أكبر من الموارد.

Almanya uzun bir yıpranma savaşını kaybedeceğini bilir daha büyük kaynaklara sahip Müttefikler'e karşı.