Translation of "شيئاً" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "شيئاً" in a sentence and their turkish translations:

أتريد شيئاً؟

Bir şey istiyor musunuz?

انظروا سأريكم شيئاً.

Bakın bir şey göstereceğim size.

فاستخدمت شيئاً آخر.

Böylelikle bir şeyler yaptım.

ابنِ شيئاً أفضل.

Daha iyisine uğraşın.

لا يخبرك شيئاً

size bir şey kanıtlamaz.

- لكي... - افعل شيئاً...

-Futbol mu? -Bir şey yapıyorsun...

أريد شيئاً حلواً.

Tatlı bir şey istiyorum.

نريد شيئاً جديداً.

Biz yeni bir şey istiyoruz.

لا أحتاج شيئاً.

Hiçbir şeye ihtiyacım yok.

لا أعرف شيئاً.

Bir şey bilmiyorum.

قُل شيئاً, رجاءً.

Lütfen bir şey söyle.

إفعل شيئاً, رجاءً.

Lütfen bir şey yap.

لم أسمع شيئاً.

- Ben bir şey duymadım.
- Hiçbir şey duymadım.

ألم ننس شيئاً؟

Bir şey unutmuyor muyuz?

- لا تقل شيئاً مثل ذلك.
- لا تقل شيئاً كهذا.

Öyle bir şey söylemeyin.

- إنهُ الوقت لِفعل شيئاً ما.
- حان الوقت لفعل شيئاً ما.

Bir şey yapma zamanı.

لذا لم أقل شيئاً.

Bende bir şey söylemedim.

شيئاً جديداً في تركيا.

yarışmacı olmak Türkiye'de yeniydi.

لاحظت شيئاً مثيراً يحدث

ilginç bir şey fark ettim.

سمعت اليوم شيئاً جديداً.

Bugün yeni bir şey duydum.

ربما توم يعرف شيئاً.

Belki Tom bir şey biliyordur.

ربما توم رأى شيئاً.

Belki Tom bir şey gördü.

أعطني شيئاً لأكتب عليه.

Bana yazacak bir şey verin.

لن يغير التذمر شيئاً.

Şikâyet bir şey değiştirmez.

ما قالت البنتُ شيئاً.

Kız bir şey söylemedi.

لا أعرف شيئاً بعد.

Henüz bir şey bilmiyorum.

هذا لا يغير شيئاً.

O bir şey değiştirmez.

هل أضعت شيئاً هنا؟

- Burada bir şey kaybettin mi?
- Burada bir şey mi kaybettin?
- Burada bir şey mi kaybettiniz?
- Burada bir şey kaybettiniz mi?

أحضر لي شيئاً لآكله.

Bana yiyecek bir şey getir.

أيمكنني أن أقول شيئاً؟

Bir şey söyleyebilir miyim?

- أنا لم أرىَ شيئاً مثل ذلك.
- أنا لم أرَ شيئاً مثل هذا.

Ben hiç onun gibi bir şey görmedim.

بقينا ننتظر. لم نسمع شيئاً.

Beklemeye devam ettik. Hiçbir haber yoktu.

ولم يقل المدير التنفيذي شيئاً.

yönetici bir şey demez.

دعوني أخبركم شيئاً عن الشجاعة:

Ancak cesaret hakkında şöyle bir şey var:

أحضروا السيد جاني وكتب شيئاً.

Gani bey bir şeyler yazdı getirdiler.

لا أكتب شيئاً لمجرد المحاولة.

beni de dene diye yollamam.

‫تحمل شيئاً بحبل طويل أسفلها.‬

Altındaki uzun halatın ucunda bir şey var.

وكنتُ أعرف شيئاً لا تعرفه.

çünkü karımdan bir şey saklıyordum.

حسناً، دعوني أجرب شيئاً مختلفًا.

Tamam, şimdi farklı bir şey deneyeyim.

أريد أن أقول لك شيئاً.

- Sana söyleyecek bir şeyim var.
- Sana söyleyeceğim bir şey var.

أريد أن أقرأ شيئاً ما.

Okumak için bir şey istiyorum.

أرني شيئاً أرخص لو سمحت.

Bana daha ucuz birini gösterin, lütfen.

ربما توم لديهُ شيئاً لإخفائه.

Belki de Tom'un gizleyecek bir şeyi var.

لا أعرف شيئاً عن ماضيه.

Onun geçmişi hakkında bir şey bilmiyorum.

صَديقُ ماري هَمَسَ لَها شيئاً

Mary'nin arkadaşı ona bir şey fısıldadı.

نحن لا نعرف عنه شيئاً.

Onun hakkında bir şey bilmiyoruz.

- هل أنت متأكد أنك لم تنسَ شيئاً؟
- أمتأكد أنك لم تنسَ شيئاً ما؟

Bir şey unutmadığından emin misin?

سوف تخسر صلتك بالإقتصاد شيئاً فشيئاً.

bu ekonomi için gittikçe daha önemsiz biri haline gelirsin.

لقد أدركت أنني وجدت شيئاً مهماً.

Önemli bir şeyler bulduğumu fark ettim.

هذا لا يُعدّ شيئاً بالنسبة لي.

Bu benim için hiçbir şey.

كيف يمكن أن لا تقول شيئاً؟

Nasıl bir şey söyleyemedin?

- لنجرب فعل شيءٍ ما.
- لنجرب شيئاً!

Bir şeyler deneyelim!

- كنت أقول فحسب!
- لم أقصد شيئاً!

- Sadece diyorum!
- Ben sadece söylüyorum!

إنها لا تعرف شيئاً عن عائلتك.

- Aileniz hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Ailen hakkında hiçbir şey bilmiyor.

وبأنني سوف يتوجب علي أن أفعل شيئاً.

ve kesinlikle bir şeyler yapmam gerekecekti.

حيث حاولت أن تعلم شيئاً لشخص ما

bir durumda bulunduysanız

يجب أن نجد شيئاً آخر. طريقة أخرى.

Başka şeyler, başka yollar bulmalıyız.

‫رأيت شيئاً هنا للتو، انظر.‬ ‫أجل. بسرعة!‬

Burada bir şey buldum, bakın. Evet. Çabuk!

نصبح شيئاً فشيئاً مخدرين من الانهيار القادم.

çok fazla çöküş pornosundan uyuşmuş durumdayız.

كنت عطشاناً فأردت أن أشرب شيئاً بارداً.

Çok susamıştım ve soğuk bir şey içmek istedim.

أشعل الضوء. لا يمكنني أن أرى شيئاً.

Işığı aç. Hiçbir şey göremiyorum.

هناك شيئاً ما أريد أن ُأريكَ إياه.

Sana göstermek istediğim bir şey var.

ربما توم يستطيع أن يفعل شيئاً للمساعدة.

Belki Tom yardım için bir şey yapabilir.

- إنها تمسك شيئاً.
- في يدها شيء ما.

Onun elinde bir şeyi var.

- لا أرى شيئاً.
- لا أستطيع رؤية شيء.

- Ben bir şey göremiyorum.
- Hiçbir şey göremiyorum!

لم يصدقها رجال الشرطة لذا لم يفعلوا شيئاً.

ama polis ona inanmamış ve hiçbir şey yapmamış.

لم يكن شيئاً كنا نناقشه في محيطنا الاجتماعي.

sosyal çevremizde konuştuğumuz bir şey değildi.

من الواضح أنها لا تعني شيئاً للسياسيين ولمجتمعنا.

o okul sistemi içinde gerçekleri öğrenmenin ne anlamı var ki?

أو دليل على أني قد فعلت شيئاً فظيعاً.

veya yaptığım korkunç bir şeyin kanıtı olduğuna eminler.

وفجأةً أصبح هو وبدلته معاً، أصبحا شيئاً مختلفاً .

kostümüyle birlikte bambaşka bir şeye dönüşmesine benziyordu.

ولكن في حقيقةً أنني أستطيع أن أفعل شيئاً.

aslında bir şey yapabildiğimi fark ettim.

- هذا لا يغير شيء.
- هذا لا يغير شيئاً.

- O bir şey değiştirmez.
- Bu bir şey değiştirmez.

كان هناك شيئاً واحداً فقط تفكر في القيام به

Aklına gelen tek bir şey vardı.

‫لن تمنحني الكثير من الطاقة‬ ‫ولكنها ستمنحني شيئاً ما.‬

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek.

‫ولكن هناك أيضاً شيئاً ساحراً ‬ ‫في النظر في اللهب.‬

Ama alevlere bakmanın büyüleyici bir yanı da vardır.

أيجب أن نكون متفائلين أم واقعيّين أم شيئاً آخر؟

optimist mi, realist mi, yoksa başka bir şey mi?

أدركت أنه لا يجب عليّ فقط أن أفعل شيئاً ،

sadece bir şey yapmam gerektiğini değil,

لا أريدك أن تقول شيئاً قد يسئ إلى قضيتك."

Davanıza zarar verebilecek bir şey söylemenizi istemiyorum."

نجاحها بكسر امبراطورية مخلوف الاقتصادية لكن شيئاً غريب حدث

olduğu gibi ... Esma'nın büyük bir yükselişi, iktidardaki

- لن يحل الشجار شيئاً.
- لن يحل القتال أي شيء.

Dövüş hiçbir şeyi halletmez.

سأفعل شيئاً أعرفه الآن، أتمنى أن يكون أفضل من الحديث.

Bildiğim bir şeyi yapacağım şimdi, konuşmaktan daha iyi olur umarım.

من دون أسباب، من دون تأكيدات بأنك لن تفقد شيئاً.

ve sevmeyi öğreniyorum.

أسافر لمسافات بعيدة وأحاول أن أنقل شيئاً سيكون حيوياً للمستقبل.

Kilometrelerce yol yapıp geleceği biçimlendirecek olanlara ulaşmaya çalışıyorum.

كل ما كان يحتاجه توم حقاً كان شيئاً ما ليأكله.

Tom'un gerçekten tüm istediği yiyecek bir şeydi.

‫منذ حينها، حين ألمس طعاماً بحرياً معيناً‬ ‫أو شيئاً من هذا،‬

Bazen bir deniz mahsulüne dokunduğumda

لم تنفذ شيئاً على ارض الواقع والسبب غياب الدعم المالي من

yöneldi , ancak sahada hiçbir şey uygulamadı. Nedeni,

- إننا لا نعرفه.
- نحن لا نعرف عنه شيئاً.
- نحن لا نعرفه.

Onu tanımıyoruz.

لم يكن يعرف شيئاً عن الرياضة --باركه الله-- لذا كان مجالي الموسيقا.

Spordan hiç anlamazdı -sağolsun- o nedenle müzik oldu.

أكثر ما آلمَ قلبي آنذاك كان أنه لم يقل أيُّ أحدٍ شيئاً.

O zaman kalbimi en çok kıran şey hiç kimsenin tek kelime etmemesi oldu.

أود أن أقترح شيئاً على ذوي الياقات البيضاء الذين أكون مثلهم أحياناً،

Benim beyaz yakalılara naçizane kendimin de arada sırada denediği

بالرغم من أنني أحسست بأن هناك شيئاً غريباً ، لم أعرف بالتحديد ما هو.

Ben garip bir şey olduğunu hissetmiş olmama rağmen, ben sadece onun ne olduğunu bilmiyordum.

- كيف تجرؤ أن تقول ذلك؟
- من أين لك الجرأة أن تقول شيئاً كهذا؟

Ne cüretle bunu söylüyorsun?

‫أيها الفريق، هلا أحضرتم لي شيئاً ‬ ‫يتيح لي أن أقطع‬ ‫بعض التضاريس الوعرة بسرعة؟‬

Ekip, bana hızlı yol katedebileceğim bir şey getirebilir misiniz?