Examples of using "دليل" in a sentence and their turkish translations:
İşte bilimsel kanıt.
Hiç kanıtım yok.
Meyve, onun bu dönüşümünün kanıtıdır.
Bugünün işletme kitabı şöyle diyor:
aslında en görülebilir olanı.
Tam bir kanıt olmasada
veya yaptığım korkunç bir şeyin kanıtı olduğuna eminler.
CEO oyun kitabına göre ise “hissedarlar.”
yani göbeklitepe yerleşik hayata geçmenin ilk kanıtı
Zaman yolculuğuna en büyük kanıtta budur zaten
Bu, Epic History TV'nin Napolyon'un Marshals rehberidir.
Telefon rehberine bakabilir miyim?
aynı zamanda evirimin en büyük kanıtı da yarasalardır
Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var.
Rehber Köpekler Derneği için çalışan o dünya güzeli âmâ avukatla tanıştım.
Şu andaki kitap şöyle diyor: Şirketler siyasete bulaşmamalı.
Şu andaki kitaba göre CEO’lar yalnızca yönetim kurullarına sorumludur.
Nörolojik olarak farklı olduğuma başka kanıt istiyorsanız