Translation of "كامل" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "كامل" in a sentence and their turkish translations:

كوبي كامل.

Bardağım dolu.

ليس بنظام كامل.

Bu mükemmel bir sistem değil.

‫يبدو...‬ ‫ذراع بشري كامل!‬

Bu sanki... Bir insan iskeletinin kolu!

نوقشت دقتها بشكل كامل

doğruluğu ise tamamen tartışılır

سأبقى هنا لشهر كامل.

Bir ay boyunca burada kalacağım.

من أجل رصد كامل مداره.

tüm yörüngeyi anlamaya koyuldular.

لأتابع مسيرتي كموسيقي بدوام كامل.

mühendislik yüksek lisansımı bıraktığımı bilmeniz için atıyorum.

باختصار ، إنه عمل فني كامل

yani kısacası tam bir sanat eseridir

لا أريد وظيفة بدوام كامل.

Tam zamanlı bir iş istemiyorum.

أم أنك بقيت حاضراً بشكل كامل

Yoksa tamamen o anda kalıp, hissedip

لنهب أنفسنا بشكل كامل لشيء ما

kendimizi tamamen bir şeye vermeyi

ان كامل عائلتي لها أسماء متقلبة

tüm ailem palindromik isimlere sahip.

كنت منزعجة وغاضبة كامل ذلك اليوم،

O gün tüm gün sinirli ve öfkeliydim,

حسنًا ، من الواضح أنه خيال كامل.

Biliyorsun, belli ki tam bir kurgu.

كان سامي يستمتع بالحياة بشكل كامل.

Sami hayattan tamamen zevk alıyordu.

يمكننا فعل ذلك بإعطاء الطلاب كامل اهتمامنا

Bunu sürekli bir empatiyle yapabiliriz

‫سأصف الأفعى الحارية باختصار‬ ‫بأنها رعب كامل.‬

Testere pullu engerek bence tam bir kâbus.

وبدء أن أكون نفسي الحقيقية بشكل كامل.

kendi bütün ve gerçek kişiliğimle var olmaya hazırım.

على الرغم من عدم وجود دليل كامل

Tam bir kanıt olmasada

هذا صوت كامل يصدر عن طريق الفم

Bu tamamen ağızla çıkarılan bir sestir

في حال نجح هذا الجهد بشكل كامل،

Eğer bu çaba tamamen başarılı olursa

آسف ليس في حقيبته لأنه أناني كامل

özür onun lugatında yok çünkü tam bir egoist

لذلك فهو يعمل بشكل كامل نحو المال.

Yani tamamen para odaklı çalışıyor.

لماذا لا نراه ينتشر في كامل المنطقة الخفيضة؟

Neden tüm yayılma bölgesi boyunca dağıldığını görmüyoruz?

قم باتخاذ خيار أن تظل حاضراً، حاضراً بشكل كامل

Tamamen içinde bulunduğun anda kalmayı seç.

أعمل على تقييم طيف كامل من هذه التقنيات المقترحة

İşe yarayıp yaramadıklarını görmek için geniş yelpazede teklif edilen

لكنه الآن يعيش وينمو في عالم كامل من العقول الأخرى،

Ama şimdi, benim paylaşmadığım dünya dolusu diğer zihnin içinde

ومن ثمّ فإن تمكين النساء والبنات لكي يستوعبنها بشكل كامل

kadınların ve kızların, onu tamamen sahiplenmesini sağlamak da

وبهذه الطريقة وبقعة تلو البقعة، نستطيع تصوير الدماغ بشكل كامل.

Böylece nokta nokta tüm beyni tarayabiliriz.

‫وبوجود مستقبلات على كامل أجسادها،‬ ‫يمكنها تحسس التحركات في الماء.‬

Vücutlarını kaplayan alıcılar sayesinde de... ...sudaki hareketleri sezerler.

بشكلٍ كامل مع حادثة انتحار مدير دايو الكورية. لكن الحكومة

işletmeden sonraki yirmi yıl içinde yapılacak . Herkesin cazip bulduğu ve

لا شيء يماثل كأسا من الجعة بعد جهد يوم كامل.

Bir tam günlük çalışmadan sonra bir bardak bira gibi bir şey yoktur.

‫بعد علاج طبي طارئ،‬ ‫ظن "ريتشارد فيتزباتريك"‬ ‫أنه تعافى بشكل كامل،‬

Acilde tedavi olduktan sonra, Richard Fitzpatrick iyileştiğini düşünmüştü

لكنها لم تكن قادرة على مشاهدتها بشكل كامل لمدة 13 عام

ancak 13 yıldır, görüş kaybından dolayı

‫في النهاية، بعد نحو مئة يوم،‬ ‫نما الذراع ثانيةً بشكل كامل.‬

Nihayetinde, yaklaşık 100 gün sonra, kol tamamen yeniden büyümüştü.

- كانت لفاضل ثقة كاملة بليلى.
- كان فاضل يثق بليلى بشكل كامل.

Fadıl, Leyla'ya tamamen güveniyordu.

وعلى الرغم من أنها قد لا تكون سيارة ذاتية التحكم بشكل كامل؛

Tamamen otonom olmasa bile

مرة أخرى ، ما بدا أنه خيال كامل اتضح أن له بعض الإثبات

Öyleyse bir kez daha tam bir kurgu gibi görünen şeyin , gerçekte