Translation of "بأنني" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "بأنني" in a sentence and their turkish translations:

قد تعتقدون بأنني صدمت،

Muhtemelen şoke olduğumu,

‫شعرت بأنني مطارد وخائف.‬

Bizi korkutup kaçırmak istiyordu.

فاعتقدت بأنني سأكون بخير.

düşündüm.

أعترف بأنني كنت مهملاً.

Ben, dikkatsiz olduğumu itiraf ediyorum.

لذا قررت بأنني سأبدأ بمشروع

Cinsel taciz farkındalığı ve koruması üzerine

‫بدأت أشعر بأنني أزداد وهناً.‬

Güçsüzleştiğimi hissediyorum.

أدركتُ بأنني لم أكن الوحيد،

Yalnız olmadığımı gördüm,

الحيلة هي، بأنني أستطيع فعلها هكذا.

Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.

‫أنا سعيد بأنني ائتمنته على حياتي.‬

Hayatımı buna bağladığım için mutluyum.

‫لا أشعر بأنني على ما يرام.‬

Kendimi iyi hissetmiyorum.

خلال طفولتي، شعرت بأنني أرجنتينية حقاً،

Çoucukluğum süresince gayet Arjantinli hissediyordum

أُعلمت بأنني نُقلت إلى محكمة الجنايات،

ceza mahkemesine geçmem gerektiği söylendi.

‫ما علمتني إياه هو الشعور بأنني...‬

Bana bir ziyaretçi olmamayı,

أشعرُ بأنني غير مُقدّر في العمل.

İş hayatında az değer gördüğümü hissediyorum.

هو الشعور بأنني أستطيع التواصل مع الآخرين

diğer insanlarla bağlantı kurabilmem ve belki onları daha az

حاولت أن لا أظهر بأنني خائب الأمل.

Hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştım.

‫بالتأكيد أشعر بأنني بحاجة ‬ ‫للمزيد من الطاقة الآن.‬

Kesinlikle daha fazla enerjiye ihtiyacım olduğunu hissediyorum.

وحين أبلغته بأنني أتقن "لعبة الخربشة" إتقانًا بالغًا،

Ona kendimi Scrabble'da gerçekten çok ilerlettiğimi söylediğimde

لم يكن بوسعي سوى الشعور بأنني سأرتكب خطأ

hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak

بأنني لم أشارك هذا الجزء الهام من حياتي.

bende hata yaptım hissi uyandırdı.

ولكن سأُخبركم بأنني أكبر بكثير مما يبدو علي

ama söyleyeyim göründüğümden daha yaşlıyım.

‫بطبيعة الحال أشعر‬ ‫بأنني بحاجة للمزيد من الطاقة الآن.‬

Kesinlikle daha fazla enerjiye ihtiyacım olduğunu hissediyorum.

واتضح، بأنني لاأملك أدنى فكرة عن غرف الصدي التقنية.

Anlaşılan, dijital eko halkaları hakkında hiç fikrim yoktu

ولكن، هل تقولين بأنني يجب أن أتخلى عن المطالبة بالتميّز؟

Kusursuzluk istemeyi azaltmalı mıyım?

‫ما زلت لا أشعر ‬ ‫بأنني اقتربت أكثر من هذا الحطام.‬

Hâlâ enkaza çok yakın olduğumuzu hissetmiyorum.

‫وشعرت بأنني خارج ذلك العالم.‬ ‫وكان لدي‬‫ّ‬‫ شوق عميق‬ ‫لأكون جزءًا من ذلك العالم.‬

Bense dışında olduğumu hissettim. Ve o dünyanın içinde olmak için derin bir özlem duydum.