Translation of "بخير" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "بخير" in a sentence and their turkish translations:

أنا بخير.

- Ben iyiyim.
- İyiyim.

أنا بخير

Harika yapıyorum.

- هل أنتَ بخير الآن؟
- هل أنتِ بخير الآن؟

Şimdi iyi misin?

وأنني لست بخير.

ve iyi değildim.

هل أنتَ بخير؟

Sen iyi misin?

انا بخير ، وانت ؟

- Ben iyiyim. Ya sen?
- Ben iyiyim, ya sen?

هل تبدو بخير؟

O iyi görünüyor mu?

هل أنتم بخير؟

- En iyisi onu bırak.
- Onu bıraksan iyi olur.

هي ستكون بخير

O iyi olacak.

قلت، سأكون بخير.

İyi olacağımı söyledim.

أنا بخير الآن.

Şimdi iyiyim.

أنا بخير، شكرا.

Ben çok iyiyim, teşekkür ederim.

"كل شيء بخير الأن"،

her şey gayet güzel.

- كيف حال العمل؟ - بخير.

-İnşaat nasıl gidiyor? -İyi gidiyor.

"هل سيكون طفلي بخير؟"

"Çocuğum iyi olacak mı?"

فاعتقدت بأنني سأكون بخير.

düşündüm.

أنا بخير يا أمّي.

Ben iyiyim, anne.

أنا بخير, شكرا لك

İyiyim, teşekkür ederim.

اليوم، أنا أشعر أني بخير.

Bugün, oldukça iyi bir durumdayım.

أنا متأكد أني سأكون بخير.

İyi olacağıma eminim.

السيد إسبرانتو بخير, اليسَ كذلك؟

Bay Esperanto iyi, değil mi?

انا بخير ماذا عنك انت ؟

Ben iyiyim. Ya sen?

"كيف حالك؟" "انا بخير، شكرا."

"Nasılsın?" " İyiyim, teşekkürler"

♪ قلت أنني بخير، كذبت ♪

♪ İyiyim dedim, yalan söyledim ♪

كلتا الأم و الطفلة كانتا بخير.

Anne de bebek de çok iyiydi.

فقلت: "كلا عزيزتي، لست مصابًا، أنا بخير."

Ben de "Hayır, tatlım, hiç de yaralanmadım, ben iyiyim." diyorum

- أهوَ على ما يرام؟
- هل هو بخير؟

O iyi mi?

"هل أنت على ما يرام؟" "أنا بخير!"

“İyi misin?” “Ben iyiyim!”

اطمأن والدا توم عندما سمعا بأنه بخير.

John'un anne babası onun güvende olduğunu duydukları için rahatlamış görünüyorlardı.

- كل سنة و أنت بخير.
- كل سنة و أنتم بخير.
- عام جديد سعيد!
- سنة جديدة سعيدة!
- عاك سعيد!

- Mutlu yıllar!
- Yeni yılınız kutlu olsun!
- Yeni yıl mübarek olsun!

لو كنت اتخذت الطريق المستقيم كانا سيكونان بخير.

Eğer doğruca eve sürseydim, onlara bir şey olmayacaktı.

نقول أنهم ليسوا بخير، أو أنهم بحاجة للعلاج.

Sıkıntılı olduklarını veya iyileşmeleri gerektiğini söylüyoruz.

وهكذا، إن زرعوا الزهور لبيعها للأثرياء، فسيكونون بخير.

Zenginlere satacak çiçek yetiştirirlerse geçinip giderler.

- سيكون سامي بخير.
- سيكون سامي على ما يرام.

Sami iyi olacak.

- إفعل ما يخبرك توم به لتفعله وكل شئ سيكون بخير.
- إفعلي ما يخبركِ توم به لتفعليه وكل شئ سيكون بخير.

Tom'un sana yapmanı söylediği şeyi yap ve her şey düzelecektir.

أضع فقط المزيد من الماكياج ويصبح كل شيء بخير.

Biraz daha makyaj ve her şey tamam.

- سألتني إذا كنت على ما يرام.
- سألتني إن كنت بخير.

O, bana iyi olup olmadığımı sordu.

- لا تقلق, كل شئ سيكون بخير.
- لا تقلق, كل شئ سيكون على ما يرام.

Üzülmeyin, her şey düzelecek.