Examples of using "انظروا" in a sentence and their turkish translations:
Şuna bakın.
Hadi bir göz atalım.
Vay canına, Baksanıza!
Tekrar bakın.
Bakın ortamı bir hayal edin.
Bakın bir şey göstereceğim size.
Görüyor musunuz?
Aynı bunun gibi, bakın.
Şuna baksanıza.
Şuna bakın.
Bakın ortam şu.
Bakın, bu böyle dönüyor.
Herkes tahtaya baksın.
Ve işte bakın ne oldu.
aynada kendinize bakın,
her şeyinizi görün,
Vay canına, şunlara baksanıza.
Birinci grafiğe bakın.
Bu harika, göz kamaştıran canlılara bir bakın.
Hepimiz dehşet verici rakamları biliyoruz.
bak kamerayı açayım mı?
Bakın yine tekrarlayacağım. Şimdi!
Vay canına, harika parlıyor. Şuna bakın.
Bakın, yeniden giriş hakkında konuşuyoruz,
Boynuna bir bakın,
LA: Bakın, biz siyaset ve
kucakladığınız bütün güzelliklere bakın,
Bakın bunların hepsi kendi popolarını sağlama almak için
Bakın, bunlar sincap izleri.
Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.
Baksanıza, diş izleri var! Gördünüz mü?
O içindeki çocuğu hâlâ dinliyor. Bakın bu çok müthiş bir şey.
Bariyerlerden zıplayan bu bilyelere bir bakın,
Bakın savaştan çıkmış, bir soluklanması gerekiyor, değil mi?
Hayır, ben şimdi 33 yaşındayım, bakın 33 yaşındayım.
Ellerini, sanki bir parça yemek yiyormuş gibi kaldırıyor
Geçenlerdeki, Anthon Bourdain'in ölümüne yapılan bazı haberlere bir bakın.
Bilgili çalışanlar tarafından saygıyla karşılandıkları takdirde
Bakın, artık 2-3 yıl önce idam kararına mahkûm edilmişsin, dibi görmüşsün,
Bakın; işte bu deneyimsiz insanın yeniliklere açık olmasıyla ilgili bir şey.
onların bize yıllardır bahsettiği güzellik, hoşgörü dini değilmiş bakın Müslümanlık diyorlar
Bakın ben bunu ilk duyduğumda inanmadım. Şaka yaptıklarını zannettim.
Bakın 8500 dolar gibi küçük bir ve komik bir rakama satılmıştı bu eserler
Grönland'a kıyasla Afrika'nın büyüklüğüne bakın.
Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.