Examples of using "وقتها" in a sentence and their turkish translations:
Bakın ortam şu.
O zamandan beri iki kez daha görüştük.
O an beni en çok etkileyen şey,
Leyla zamanını evinin dışında geçirmeyi tercih etti.
O zamanlar dini görüşlerim çok uç noktadaydı.
Gecikmenin çok kapsamlı bedelleri var.
krizi hep beraber atlatabiliriz.
Astronot olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum:
Wall Street'teki kariyerimi bırakıp Gro İstihbarat'ı başlatmak üzere