Examples of using "الأمل" in a sentence and their turkish translations:
Ummak bir strateji değildir.
okullara gitseydik?
Popstar umut dağıtıyor filan diye.
Umuda ihtiyacımız var,
ve evet, bazen de üzüntü ve hayal kırıklığı.
- Adam bütün umudunu yitirmişti.
- Adam bütün ümidini kaybetmişti.
ve daha parlak bir gelecek için onlara umut vermek istiyorum.
Bizim umuttan bahsetmemiz lazım.
Umut ancak o zaman ortaya çıkar.
En çok ihtiyacım olan şey, umuttu.
Gelecek herkese umut ve fırsat sunuyor.
bir umut işte benimki hayal işte sadece
- O tüm umudunu kaybetti.
- O bütün umutlarını kaybetti.
Umudu gördüm, o neşeyi, o hayali gördüm.
umutla ilgili çok bir şey bildiğim için değil.
veya bir gün böceklerden korkan bir genç kızın
Başarısız oluruz, hayal kırıklıkları ve aksiliklere katlanırız.
bunun oldukça umut vadedici olduğunu,
Onlar için ama aynı zamanda onlarla birlikte
başarısızlıkla gelen hayal kırıklığını yaşamazlar.
Hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştım.
O hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştı.
Bizim biraz umuttan bahsetmemiz lazım, değil mi?
sinir bozucu şeyler aynı kaldı.
Tom hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştı.
Ama umudu iptal etmek, inandığımız her şeye aykırıydı.
Ümitsiz olan insanlara tekrar vurgulamak istiyorum
Biz, onların konuşmalarının, aranızda heyecan verici sohbetleri ateşlemesini ümit ediyoruz.
Ama en azından NASA için Apollo 8'in başarısı umut getirdi.