Examples of using "السباحة" in a sentence and their turkish translations:
- Yüzebilirim.
- Yüzme biliyorum.
Ben yüzmeyi seviyorum.
Havuzlarda yüzmeyi sevmiyorum.
Gece yüzmek tehlikelidir.
Yüzmeyi severdim.
Yüzme kolaydır.
- Sen yüzebiliyor musun?
- Yüzebilir misin?
- Yüzme biliyor musun?
- Yüzme biliyor musunuz?
Sen yüzebilir misin?
Onlara yüzmeyi öğretiyorum.
yer kabuğu hareketli bir şekilde yüzebiliyor
Yüzebilirsin, değil mi?
O, oğluna yüzmeyi öğretti.
Nehirde yüzebilirim.
- Siz burada yüzemezsiniz.
- Sen burada yüzemezsin.
O, sırt üstü yüzebilir.
Yüzme öğrenmek istiyorum.
- Burada yüzmemen gerekiyor.
- Burada yüzemezsin.
Gerçekten yüzemiyor musunuz?
- Yüzebilirim.
- Yüzme biliyorum.
O yaz aylarında yüzmeyi seviyor.
Onun kadar hızlı yüzebilir misin?
- Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.
Kız kardeşim çok hızlı yüzebilir.
Yüzme kulübünün bir üyesiyim.
Bağımsızlık yüzmek isteyeceğiniz bir okyanus değil,
havuzun üzerine bir plastik tabak koyun
Hadi akıma karşı yüzmeye çalışalım.
Onun kadar hızlı yüzebilir misin?
Tom gerçekten senden daha hızlı yüzebilir mi?
Yüzmeyi ve balık yakalamayı öğrenme vakitleri geldi.
Bir çoğu ağır zırhları içinde yüzerek kaçmaya çalışıyor umutsuzca.
hayır ölmüyorlar. Yüzebiliyorlar üstelik
Yüzmeyi severim fakat burada yüzmeyi sevmiyorum.
- Yüzemezsin, değil mi?
- Yüzme bilmiyorsun, değil mi?
Zayıflamak için her gün bir saat yüzme havuzunda yüzerim.
Tom çırılçıplak yüzmeye gitmenin çok iyi bir fikir olduğunu düşünmüyor.