Translation of "أمر" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "أمر" in a sentence and their turkish translations:

العنف أمر جلل والمخدرات أمر جلل؟

hip-hop'la bağlantısı ne?

هذا أمر.

Bu bir emirdir.

هذا أمر

Bu bir emirdir.

وهو أمر منطقي

-ki bu aslında mantıklı;

وهذا أمر مفهوم،

ve anlaşılacağı üzere böyleydi de

وهذا أمر جيّد.

Bu da iyi bir şey.

وهذا أمر بسيط.

ve bu sadece basit bir tanesi.

إنه أمر سهل.

Onu yapmak çok kolay.

هل هذا أمر؟

Bu bir emir mi?

السباحة أمر سهل.

Yüzme kolaydır.

إنه أمر مختلف .

O apayrı bir konu.

انسَ أمر العشاء.

Akşam yemeğini unutabilirsin.

الطّلاق أمر مرهق.

Boşanmak streslidir.

"لماذا أمر بيوم جيد ؟" أو "لماذا أمر بيوم سيء؟ "

''Neden kötü bir gün geçiriyorum'' veya '' neden iyi bir gün geçiriyorum'' sorularına verdiğiniz yanıtlar

انه أمر يؤسف له.

Ne yazık ki.

إنه أمر مبهر حقا.

Yani büyüleyici bir şey.

لماذا أمر بيوم جيد ؟

Neden iyi bir gün geçiriyorum?

لماذا أمر بيوم سيء ؟

Neden kötü bir gün geçiriyorum?

لكن الحياة أمر جدي،

Ama yaşamak ciddiyet ister.

ثم حدث أمر رائع.

Sonra inanılmaz bir şey oldu.

أترك أمر الألوان إليكم.

Renk seçimini size bırakıyorum.

وذلك أمر مهم جدًا.

Bu da çok önemli.

‫لكن ثمة أمر مريب.‬

Ama bir sorun var.

وهو أمر مضحك أيضًا

Bu da gayet komikti yani

وهذا أمر مميز حقًا.

Ve bu gerçekten oldukça farklı.

قيادة السيارة أمر ممتع.

Araba sürmek çok eğlencelidir.

هذا أمر يا توم.

Bu bir emirdir, Tom.

لعب التنس أمر ممتع.

- Tenis oynamak eğlenceli.
- Tenis oynamak eğlencelidir.

هذا أمر عليك تذكره.

O, hatırlamanız gereken bir şey.

- قيادة السيارة أمر سهل للغاية.
- قيادة السيارة أمر في غاية البساطة حقاً.

Araba kullanmak gerçekten çok basit.

إنه أمر مفهوم قول ذلك،

Gerçi bunu demek anlaşılır bir şey

هذا أمر عميق عن جد

Bunlar oldukça derin şeyler,

كان ضد كل أمر مكسور

bozuk olan her düzene karşıydı

إنه أمر نريد أن نكرره.

ve bu duyguyu yinelemek istiyoruz.

هناك أمر استغلال واحد فقط.

Sadece bir sömürü düzeni var.

لا تقلق بشأن أمر كهذا.

Böyle bir şey için endişe etmeyin.

هذا أمر جديد بالنسبة لي.

O, benim için haberdir.

و فكّر في أمر واحد

ve tek bir şey düşünün,

أن تكون بمفردك هو أمر جيد.

Hayır, tek başınalık güzeldir.

الأول أنه أمر غريب بالنسبة لي

İlk neden, bir arkadaşı erkek arkadaşının evinden almak

أن تطارد الحلم هو أمر بطولي،

kovalamak, sıkı ve yasalara uygun

ثم تحولت الحقيقة إلى أمر سيء،

ve sonra gerçeklik tersine dönerse

‫الترطيب أمر حيوي لجميع الكائنات الحية.‬

Su, tüm canlılar için hayatidir.

هذا أمر يمكن للشرطة أن تتعلمه.

polis nasıl yapması gerektiğini öğrenebilir.

شعور الفخر، الفخر هو أمر مهم!

Gurur duymak -- gurur esastır.

وتشييد الجامعات والمتاحف هو أمر جيد،

üniversiteler, müzeler yapmak iyi bir şeydir.

‫رؤية جراء الأسد الأمريكية أمر نادر.‬

Bu kadar küçük puma yavruları nadiren görülür.

حسب أمر القبر وموقعه في الشامان

Şamanlarda mezarı mertebesine ve konumuna göre

بمجرد وصول نابليون ، أمر دافوت بالانسحاب.

Napolyon gelir gelmez Davout'a geri çekilmesini emretti.

تآكل التربة أمر سيىء لعدة أسباب،

Toprak bozunması pek çok sebepten dolayı kötüdür,

في الواقع ، هذا أمر شرير تمامًا.

Aslında bu tamamen kötülüktür.

أمر رائع أن تكون لديك أسرة.

Bir aileye sahip olmak mükemmel.

أحتاج التحدث معك عن أمر طارئ

Acil bir konu hakkında seninle konuşmam gerek.

العيش مع توم أمر ليس بسهل.

Tom'la yaşamak kolay değil.

انا أعني أنه أمر مهين وأمر عنيف.

Uyuşturucu ticareti destekçisi ve şiddet dolu.

جمع الأموال أمر علائقي وليس من المعاملات.

Bağış toplama işleme dayalı değil, ilişkiye dayalıdır.

مكتوب بها: أمر تكليف، علي أرمان شالايان،

Atama emri, Ali Armağan Çağlayan;

ولم يسعْني التفكير إلا في أمر واحد:

Şunu düşünmeden edemedim:

وتعلمون ما هو أكثر أمر مثبط للحوافز؟

En köstekleyici şey ise

كان الخوف يسود السكان، لكن القائد أمر

Yerliler çok korkmuştu, ancak komutan

لا شكّ أنّ اللّعب هناك أمر خطير.

Orada oynamak tehlikeli olmalı.

أمر القاضى فاضل بعدم الاتّصال أبدا بليلى.

Fadıl'a hakim tarafından Leyla ile hiçbir zaman temas kurmaması emredildi.

وفي الختام، وهذا أمر مثير بالنسبة لي شخصيا،

Ayrıca kişisel olarak, kapalı alan yapay çiftliklerinin

سأقوم بتكرار ذلك لأنني أعتقد أنه أمر هام.

Bunu tekrar edeceğim çünkü bence gerçekten oldukça önemli.

كيف أختبر أن هويتي الجنسية أمر مختلف تمامًا.

Cinselliğimi nasıl deneyimlediğim ciddi anlamda değişti.

هو أمر متأصل في عقولنا ومجتمعنا إلى درجة

hem zihnimize hem de toplumumuza öylesine işlemiş ki

أمر صلاح الدين بجلب الماء البارد وتقديمه للملك

Saladin buzlu suyun getirilmesini emreder ve krala sundu.

هذا أمر مختلف. وكذلك الحال مع العائلات الأخرى.

Bu büyük bir değişiklik. Diğer aileler için de öyle.

القراءة للطفل يومياً تبدو أمر مهم جداً، ايضاً.

çocuklara her gün okuma yapmak oldukça önemli görünüyor.

علاوة على ذلك ، أمر الرشوة أكثر من اللازم

üstelik rüşvet düzeni çok fazla

لذلك هذا أمر سيئ لا تذهب إلى السجن

yani bu kötü bir şey aslında cezaevine girmiyorsunuz

أمر بايزيد فلول الأقنجي والمشاة وفرسان السباهي بتهذيب

Bayezid, geri kalan akıncılara, piyadelere ve süvarilere

- إن التحدث بالإنجليزية أمر ممتع.
- تحدث الإنجليزية ممتع.

İngilizce konuşmak eğlenceli.

كان ثمّة أمر لم يبدو على ما يرام.

Bir şey yanlış görünüyordu.

‫وحقيقة أن المكان هنا ضيق‬ ‫وصغير، هو أمر جيد.‬

Buranın oldukça dar ve küçük olması iyi bir şey.

‫وحقيقة أن المكان هنا ضيق وصغير هو أمر جيد.‬

Buranın oldukça dar ve küçük olması iyi bir şey.

أفكر في أمر من قبيل الدجاج الحر خارج الأقفاص.

aklıma gezen tavuk gibi şeyler geliyor.

لكن استقرار المناخ على المدى البعيد هو أمر غريب،

Ancak uzun süreli iklim dengesi tuhaf,

على الأجنحة، أمر حنبعل سلاح الفرسان بالإندفاع إلى الأمام

Kanatlarda, Hannibal süvarilerine düşmanı geri ittirmesini emrediyor.

وبدلاً من ذلك، أمر بهجوم ضد الخط الأمامي الروماني

Fakat bunun aksine Hannibal, Romalıların ön hattına kanlı bir hücum emri verdi.

‫لكن حواسها الخارقة مركزة على أمر واحد.‬ ‫جمع الفضلات.‬

Fakat inanılmaz duyuları tek bir göreve odaklıdır. Leşçillik.

يا له من أمر سخيف ، لكنها كانت ممتعة للغاية

ne saçma bir şeydi ama çok zevkliydi be

طبعا الاعتقال أمر لا مفر منه في هذه الحالة

Tabi bu durumda tutuklanmak kaçınılmaz oluyor

لذا أمر نابليون إلى الأمام الجنرال سوربييه مدفعية حراسة.

Böylece Napolyon, General Sorbier'in Topçuları koruyun.

أحيانا أُكثر من القراءة لحدّ نسيان أمر الطعام والنوم.

Bazen o kadar çok şey okurum ki yemek ve uykuyu unuturum.

هو أمر ضد التعليم، وأمر مهين ومدمر للنفس وأمر عنيف،

alçaltıcı, kendine zarar veren, şiddet yanlısı olduğunu söylüyor.

أن تمجد وصمة عارك فهو أمر سياسي كالدفاع عن النفس

kusurunuzu benimsemek, bir grup insanı değişmez bir özelliği için

‫تذكر، نحن في مهمة بحث وإنقاذ.‬ ‫لذا فالوقت أمر حيوي.‬

Unutmayın, bir arama kurtarma görevindeyiz. Yani zaman çok önemli.

‫إشعال النار هو دائماً أمر طيب،‬ ‫فهو يبعد الحيوانات المفترسة،‬

Ateş yakmak her zaman güzeldir, avcıları bizden uzak tutar.

أمر حنبعل جيشه بمطاردتهم عبر النهر، لتغيير مسار العدو بالكامل

Hannibal ordusuna onları nehrin ötesinde takip emri vererek onları tamamen dağıtmak istedi.

‫وجود مرساة آمنة ‬ ‫هو أمر حيوي في أي هبوط بالحبل.‬

Güvenli bir demirleme noktası bulmak her halatlı iniş için hayatidir.

حوالي الساعة 1 بعد الظهر ، أمر نابليون بشن هجوم عام.

13.00 civarı, Napolyon toplu bir saldırı emri verdi

أمر بايزيد القوات بالتجمع جنوب جبال البلقان، راغبًا في التخفي

Bayezid, birliklere Balkan Dağları'nın güneyinde toplanma emri verdi,

تتويبا: عندنا، الاهتمام بالتفاصيل أمر مقدس، و العقاب يأتي عاجلاً.

Tatoeba: Detaylara dikkatin kutsal olduğu yerde ceza hızlıdır.

من الذين أدركوا ما كنت أنا عليه وما كنت أمر به.

yaşadığım şeyi anlayan insanlardan haber aldım.

بعد حصار دام ثلاثة أيام، أمر قواته باقتحام بلدة تاوريني الرئيسية.

ordusuna Taurini'nin ana kasabına akın emri verir

وهذا أمر في غاية الأهمية خاصة خلال أوقات التعافي من الكوارث.

Bu özellikle felaketten kurtarma zamanlarında önemlidir.

نستطيع الجدال بانه أمر غير مهم لو أن الطفل وُلد فقيراً.

Ebeveynlik iyi şekilde yapılırsa