Translation of "لحسن" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "لحسن" in a sentence and their turkish translations:

شكراً لحسن استماعكم.

Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

فشل، لحسن الحظ

Neyse ki başaramadı

لحسن الحظ، برز التورم،

Neyse ki şişlik dağılmaya başladı

لحسن الحظ، هناك حل

Neyse ki, toprak bozunması ve iklim değişikliği olan

لحسن الحظ، يوجد شيءٌ ما،

Neyse ki, böyle bir şey var:

لكن لحسن الحظ، هناك حل.

Fakat, şükürler olsun ki bir çözüm var.

لحسن الحظ لم يتأذ أحد.

Allahtan, kimse yaralanmadı.

‫لحسن حظك‬ ‫أننا لم نكن أسفله.‬

Onun altında olmadığımız için uğurlu yıldızlarınıza şükredin.

لحسن الحظ، قبل عدة أشهر في 2018،

Neyse ki birkaç ay önce, 2018'de

لحسن الحظ أنها الآن في دبابيس تركيا

Neyseki o broş artık Türkiye'de

ولكن لحسن الحظ، في وسط كل ذلك

Neyse ki tam da bunların ortasında

‫لكن لحسن الحظ، لم أحتج إلى ذلك.‬

Ama neyse ki gerek kalmadı.

لحسن الحظ وجود مظلة إضافية مع توم.

Neyse ki, Tom'un fazladan bir şemsiyesi vardı.

لحسن الحظ فإن بعض مجتمعاتنا تقوم بعمل ذلك.

Şanslıyız ki bazı topluluklar tam da bunu yapıyor.

‫لحسن الحظ أن لدي ‬ ‫جهاز الإرسال الخاص بالطوارئ.‬

Neyse ki acil durum telsizimiz var.

‫لحسن الحظ هناك العديد من الطرق‬ ‫لإحراز النجاح.‬

Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.

ولكن، لحسن الحظ ذلك لم يأخذ وقتًا طويلاً،

Neyse ki bu durum çok uzun sürmedi

وإنني ممتن لكم لحسن ضيافتكم ولحفاوة شعب مصر.

Siz ve Mısır halkına konukseverliğiniz için teşekkür borçluyum.

‫لحسن الحظ أن هناك مسارات عديدة ‬ ‫يمكننا أن نسلكها لننجح‬

Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var

لحسن الحظ، مدينة نيوآرك قررت أن نيوآرك تستحق ما هو أفضل،

Şansımıza, Newark şehri Newarklıların daha iyisini hak ettiğine karar verdi

الذي أكمله لحسن الحظ من قبل أحد المارة ... والمتفرج هو المراهق

Neyse ki onun için bir seyirci tarafından tamamlandı… ve seyirci, genç

لحسن الحظ، فمعدل حالات الحمل غير المقصود قد انخفض خلال السنوات القليلة الماضية

Neyse ki istenmeyen gebelik oranı son birkaç yıl içerisinde

‫يمكن للسعة واحدة قتلها.‬ ‫لكن لحسن الحظ،‬ ‫هذه النحلات تشعر بالبرد ولن تهاجم.‬

Sokulacak olursa ölebilir. Ama neyse ki arılar saldıramayacak kadar üşüyor.

لحسن الحظ، كان هناك محل "أرماني" قريبًا من الرواق الذي نام فيه ديما.

Neyse ki, tam Dima'nın uyuduğu sokağın dışında bir Armani mağazası vardı.

لحسن الحظ أنه لم يصبْ أحد بجروح خطيرة عندما اصطدمت الشاحنة بمبنى المدرسة.

Kamyon okul binasına çarptığında neyse ki kimse ağır yaralanmadı.