Examples of using "لسوء" in a sentence and their turkish translations:
Ne yazık ki
ne yazık ki mülteci kampları, Mumbai'nin kenar mahalleleri,
yanlış anlaşılmaları
fakat yaşamsal olarak malesef değil
Hepsine burada yer veremiyoruz maalesef
Ama bu dediğiniz şeylerle maalesef alakası
Ben ne kadar şanssızım!
Yer farklı ama maalesef hikâye aynı eski hikâyeydi.
Günümüzde dahi hala görememekteler maalesef
artık karınlarını doyurabilmek için malesef şehir merkezlerine gelmek zorunda kalıyorlar
dilimizi malesef, batı ve Arap kültüründen harmanlaşarak garip garip kelimeler almışız
anadoludan İstanbul'a tayini çıkmış ve maaşı İstanbul'da yaşamak için yetmiyor malesef