Translation of "البقاء" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "البقاء" in a sentence and their turkish translations:

اختيار البقاء...

Kalmak,

- لا أريد البقاء وحيدا.
- لا أريد البقاء لوحدي.

Yalnız olmanı istemiyorum.

لا تطل البقاء!

Fazla uzun kalma!

- لا أمانع في البقاء.
- لا مانع عندي من البقاء.

Kalmaya itirazım yok.

- بإمكاني البقاء في غرفة الضيوف.
- يمكنني البقاء في غرفة الضيوف.

Misafir odasında kalabilirim.

‫الحركة أم البقاء الساكن؟‬

Dinamik hareket etmek mi, statik sağkalım mı?

البقاء بيننا ولكن ربما

aramızda kalsın ama muhtemelen

هل يمكننا البقاء هنا؟

Burada kalabilir miyiz?

لا أريد البقاء هنا.

Burada kalmak istemiyorum.

هل تطلب مني البقاء؟

Kalmamı istiyor musun?

أريد البقاء هنا معك.

Burada seninle kalmak istiyorum.

نحن نفضل البقاء هنا.

Biz burada kalmayı tercih ederiz.

بإمكانك البقاء لتناول العشاء.

Akşam yemeği için kalabilirsin.

يمكننا البقاء على قيد الحياة

hayatta kalabiliriz

ألا يمكنك البقاء أطول قليلاً؟

Biraz daha kalamaz mısın?

هل يمكنني البقاء هذه الليلة ؟

Bu gece burada kalabilir miyim?

هل يمكنني البقاء هنا الليلة؟

Bu gece burada kalabilir miyim?

يمكن لتوم البقاء إن رغب.

Tom isterse kalabilir.

قرّرتُ البقاء لبضعة أيام أُخر.

Birkaç gün daha kalmaya karar verdim.

‫لا أريد البقاء هنا.‬ ‫أريد الهبوط.‬

Burada oyalanmak istemiyorum. Aşağı inmek istiyorum.

‫الجثة شيء جيد لمن يريد البقاء.‬

Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

‫الجثة شيء جيد لمن يريد البقاء،‬

Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

أفضل الخروج على البقاء في البيت.

Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.

‫إن أردت تجربة البقاء المتحرك،‬ ‫المس "يميناً".‬

Dinamik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sağ"a tıklayın.

إنها تفضل البقاء في المنزل على الخروج.

Evde kalmayı dışarı gitmeye tercih eder.

كان عليهم البقاء في المنزل طوال اليوم.

Bütün gün evde kalmak zorundaydılar.

أفضل البقاء في البيت على الخروج معه.

Onunla çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

كانت تُمطر بغزارة فقررنا البقاء في المنزل.

O kadar çok yağmur yağıyordu ki evde kalmaya karar verdik.

توم لا يستطيع البقاء طويلا فلنبدأ الاجتماع

Tom uzun süre kalamaz bu yüzden toplantıyı başlatalım.

‫يمكننا أن نجرب ما يسمى بـ"البقاء الساكن‬‫"،‬

Statik sağkalım denen şeyi deneyebiliriz.

‫بهدوء وسكون.‬ ‫الجثة شيء جيد لمن يريد البقاء،‬

Yavaşça ve sessiz! Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

كان أيضًا تحفة فنية لكنه لم يستطع البقاء

o da bir şaheserdi fakat ayakta kalamadı

ونحاول البقاء على قيد الحياة عن طريق الصيد

ve avlanarak hayatta kalmaya çalışıyoruz

أولئك الذين يقولون أنني أريد البقاء في المستشفى

Hastanede yatmak istiyorum diyenler

قررت دانية البقاء مع فاضل في أية حال.

Dania yine de Fadıl'a sadık kalmaya karar verdi.

كنت أرغب في البقاء في السرير طوال اليوم.

- Tüm gün yatakta durmak istedim.
- Bütün gün yataktan çıkasım gelmedi.

تحدَّت بشكل حاسم رغبتي في البقاء على قيد الحياة.

yaşama isteğime büyük bir darbe vurmuştu.

‫وأي شيء يعيش هنا‬ ‫لن يرغب في البقاء هناك طويلاً.‬

ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.

‫جزء من البقاء في البرية‬ ‫هو أن تكون واسع الحيلة،‬

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

‫لا يمكننا البقاء في هذا الكهف‬ ‫إن كان هناك ذئب‬

Burada bir kurt varsa bu mağarada kalamayız

هل أستطيع البقاء في منزلك؟ ليس لي مكان أذهب إليه.

Yanında kalabilir miyim? Gidecek hiçbir yerim yok.

- لا يمكنني المكوث طويلا اليوم.
- لا يمكنني البقاء طويلا اليوم.

Bugün uzun kalamam.

‫إن أردت تجربة البقاء الساكن،‬ ‫اضغط "يساراً"، ثم اضغط زر الموافقة.‬

Statik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sol"a ve "Tamam"a basın.

‫إن أردت تجربة البقاء المتحرك،‬ ‫اضغط "يميناً"، ثم اضغط زر الموافقة.‬

Dinamik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sağ"a ve "Tamam"a basın.

‫وإن كنت تفضل اختبار مهارات البقاء لديك‬ ‫في مكان آخر من العالم،‬

Hayatta kalma becerilerinizi dünyanın başka yerlerinde denemek isterseniz

‫لكن ليالي الأدغال الباردة تعني‬ ‫أنه يستطيع البقاء نشطًا بعد حلول الظلام.‬

Ama sıcak yağmur ormanı geceleri sayesinde karanlıkta da iş görebiliyor.

أعلم أن وقت الرحيل قد حان و لكنّي أريد البقاء فترة أطول.

Gitme zamanı olduğunu biliyorum ama biraz daha kalmak istiyorum.

- هل يجب علي أن أبقى في المستشفى؟
- هل يتوجب علي البقاء في المستشفى؟

- Hastanede kalmak zorunda mıyım?
- Hastanede kalmama gerek var mı?

‫كنت شريكاً رائعاً في هذه الرحلة،‬ ‫وساعدتنا قراراتك على البقاء آمنين‬ ‫ وفي العثور على الترياق.‬

Bu yolculuk boyunca harika bir ortak oldunuz ve kararlarınız güvende kalıp panzehri bulmamıza yardımcı oldu.

‫جزء من البقاء على قيد الحياة ‬ ‫هو أن تعرف متى‬ ‫لا تقوم بمجازفات لا داع لها.‬

Hayatta kalma yollarından biri, gereksiz riskler alınmayacak zamanı bilmektir.

‫الشيء الجيد في هذا الأمر، ‬ ‫إنه يتيح لك البقاء على أرض مرتفعة.‬ ‫يسهّل لك هذا تحديد اتجاهك.‬

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

‫لكن من الصعب البقاء على تواصل‬ ‫في ظل صخب ليالي الأدغال.‬ ‫لم يُكتشف حلها في التواصل إلا مؤخرًا.‬

Fakat yağmur ormanının gece gürültüsünde iletişim kurmak zor. Kolugo'nun buna çözümü daha çok yeni keşfedildi.