Examples of using "الأسوأ" in a sentence and their turkish translations:
En kötüsünü beklemek zorundayız.
Fakat daha kötüsü, doktorum beni oturttu
Annemlerle konuşmak en kötü kısımdı.
kötü haberden öğrenmede en kötüleriydi
Nasıl bir beklentide olmam gerektiğini bilmesem de en kötüsüne hazırdım.
en kötü ihtimalle podkastlarımız hakkında konuşurduk.
Ve daha da kötüsü “Medya da bunun konuşulduğunu duyudunuz mu?" sorusuna.