Examples of using "أصدق" in a sentence and their turkish translations:
Fiyat o kadar düşüktü ki...
Ne olduğuna inanamıyorum.
Onun bir avukat olduğuna inanmıyorum.
Ben Tom'un öldüğüne inanamıyorum.
Yardım etmek istediğine inanıyorum.
Tom'un katil olduğuna inanmıyorum.
Tom'un yanında oturduğuma inanamıyorum.
Mary'nin yanında oturduğuma inanamıyorum.
Bu cümleyi yazdığıma inanamıyorum.
Tanrım, buna inanamıyorum.
Ben ona inanamıyorum!
Onu ağlattığıma inanamıyorum.
Yine de, bence hâlâ bir direnme aracı olabilir.
Hayır, tek kelimesine bile inanamıyorum.
Buna inanmıyorum!
Pazar günü bir sınava girmek zorunda olduğuma inanamıyorum!
Bunu kabul ettiğime inanamıyorum.
ama alt edilemeyecek canavarlar olduğunu düşünmüyorum.
Bakın ben bunu ilk duyduğumda inanmadım. Şaka yaptıklarını zannettim.