Translation of "  ‬" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "  ‬" in a sentence and their turkish translations:

أود أن أسألكم جميعًا سؤالًا واحدًا:

Hepinize bir soru sormak istiyorum:

من منكم لم يشعر بالوحدة، على الأقل لمرة واحدة في حياته؟

Kim hayatında bir kez olsun yalnız hissetmedi?

أنا لا أتحدث عن أن تكون بمفردك.

Tek başınalıktan bahsetmiyorum.

أو لمشاهدة الأفلام بمفردهم.

Tek başına sinemaya gider.

وعادةً ما تأتي للفلاسفة أفضل أفكارهم وهم بمفردهم.

Filozoflar çoğu zaman en iyi düşüncelerini tek başına düşünür.

أن تكون بمفردك هو أمر جيد.

Hayır, tek başınalık güzeldir.

أنا أتحدث عن أن تكون وحيدًا.

Yalnız olmaktan bahsediyorum.

الوحدة ليست اختيارًا.

Yalnızlık bir seçim değildir.

إنها تُمثل عدم توافق حقيقيّ

Sahip olduğumuz ve

غالبًا قد أصيبوا بهذه الأمراض إلى حدٍ كبير

hastalıklarla mücadele eden insanlar çoğu zaman bu hastalıklara

بسبب أنهم كانوا وحيدين في الأساس.

başta yalnız oldukları için yakalanırlar.

كخطر تدخين 15 سيجارة يوميًا.

riskli olduğu sonucunu ortaya koymuştur.

يوجد العديد من الأسباب البيولوجية والفسيولوجية

Bunun böyle olmasının birçok biyolojik ve

التي تفسّر ذلك،

fizyolojik nedeni var

إنها تمثل تحديًا أساسيًا لجوهر إنسانيتنا.

İnsaniyetimizin özüne esaslı bir meydan okumayı temsil eder.

نحن نرغب بشدة في التواصل بالبشر.

İnsanlarla bağ kurmaya ihtiyaç duyarız.

نحن نرغب به تقريبًا كما نرغب في الطعام والمأوى وممارسة الجنس.

Neredeyse yemeğe, barınağa ve sekse ihtiyaç duyduğumuz kadar.

وبالطبع فإنه من الصعب أن تمارس الجنس إذا كنت تفتقر للتواصل بالشر، أليس كذلك؟

Ve, tabii, bağ olmadan seks yapmak zordur, değil mi?

وهكذا عندما نفتقر للتواصل بالبشر فإننا نحاول التأقلم، ونحاول إيجاد طرق للاتصال،

Ve insanlarla bağımız olmadığı zaman, uğraşırız, bağ kurmanın bir yolunu buluruz

وغالبًا ما نقوم بذلك بطرقٍ غير صحية.

ve çoğu zaman bunu sağlıksız yollardan yaparız.

أعتقد أننا جميعًا نستطيع أن نتعاطف مع هذا قليلًا،

Şimdi, sanırım bu konuda hepimiz biraz empati kurabiliriz

منذ عدة سنوات، اعتدت العمل في مكانٍ مرهقٍ.

Birkaç yıl önce, yoğun bir yerde çalışıyordum.

كنت أعمل نهاية كل أسبوع.

Hafta sonları çalışıyordum.

وكما هو متوقع، إذا فعلت ذلك لهذه المدة،

Ve tahmin edersiniz ki, bunu bu kadar çok yaparsanız

فإن العمل يقف في طريق علاقتك بأصدقائك وأحبائك.

iş, arkadaşlarınızla ve sevdiklerinizle aranıza girer.

يجلس في الزاوية ويتفقد بريد العمل على هاتفه.

iş maillerini kontrol eden o kişiydim.

وبعدها بفترةٍ صغيرةٍ لم أعد أستقبل المكالمات،

Ve çok geçmeden, telefonumun çalması durdu

وأصبحت وحيدًا جدًا.

ve oldukça yalnızlaştım.

والذي كان العمل.

kabul edilme yolları aradım

وأصبت بعاداتٍ غير صحيةٍ لأن أعمل أكثر.

ve daha fazla çalışabilmek için biraz sağlıksız alışkanlıklar geliştirdim.

لذلك فبالنسبة لي، كنت أنام أقل لكي أعمل.

Bana gelince, daha az uyudum böylece çalışabilirdim.

وتوقفت عن التمارين الرياضية لكي أعمل.

Egzersiz yapmayı bıraktım böylece çalışabilirdim.

وأُصبت بألم الظهر المزعج هذا الذي لا يزول.

ve bir türlü geçmeyen sürekli bir sırt ağrısı başladı.

ولكن الأسوأ أن الطبيب أجلسني

Fakat daha kötüsü, doktorum beni oturttu

وقال لي: "يا (ويل)، في سن ال 31، لقد أصبحت مريضًا مزمنًا،

ve "Will, 31 yaşında kronik hasta oldun

وسوف تموت مبكرًا كنتيجة لذلك."

ve nihayetinde daha erken öleceksin" dedi.

هذه هي قصتي.

İşte, bu benim hikâyem.

وأعتقد أن كثيرًا منا لديه، أو يستطيع أن يميز قصة مماثلة.

Ve bence çoğumuz buna benzer hikâyelere sahibiz ya da aşinayız.

منذ الثمانينيات،

1980'lerden bu yana,

تضاعفت نسبة من أبلغوا عن شعورهم بالوحدة إلى 40%.

yalnız olduğu bilgisini veren insanların oranı iki kat artarak %40'a çıktı.

هذا بمثابة شخصان من كل خمسة أشخاص.

Bu, 5 insandan 2'si demektir.

والآن، ما سبب ذلك؟

Peki, bunun sebebi nedir?

حسنًا، أعتقد أن طبيعة العلاقات قد تغيرت جذريًا

Bence son 30 yılda ilişkilerin doğası

خلال الثلاثة عقود الأخيرة،

kökten değişti

وأننا لم نتكيف بعد على ذلك.

ve biz hâlâ uyum aşamasındayız.

نحن نعيش في هذا المجتمع المتاح دائمًا

Sürekli online olduğumuz bir toplumda yaşıyoruz

الذي يصبح متاحًا أكثر مما كان عليه،

ve bu sürekli online olma durumu gittikçe artarak devam ediyor

وهذا يفتت علاقاتنا،

ve ilişkilerimizi ayrıştırıyor

وإن لم نُجبر على أن نتعاطف، فإن معظمنا للأسف لن يفعل.

Ve empati kurmak zorunda kalmazsak maalesef çoğumuz empati kurmuyor.

ذلك لأن التعاطف يتطلب أن نكون معرضين للانتقادات،

İşte bu yüzden, empati hassaslığı gerektiriyor

وأن نكون معرضين للانتقادات يؤدي إلى أن نُجرح وأن يتم الحكم علينا.

ve hassas olmak, bizi kırılmaya ve yargılanmaya müsait hâle getiriyor.

حسنًا.

Peki.

إذن فالوحدة تقتلنا

Yalnızlık bizi öldürüyor

والمزيد منا يصبح وحيدًا.

ve her geçen gün daha çok insan yalnızlaşıyor.

حتى الأن فالأمر كئيب، أليس كذلك؟

Şimdiye kadar, oldukça iç karartıcı, değil mi?

ولكن ليس هذا سبب وجودي هُنا.

Fakat burada olma nedenim bu değil.

والآن، فإن النصيحة التقليدية تكون كالآتي:

Şimdi, bu durumda geleneksel tavsiye şu şekilde:

"إذا كنت تشعر بالوحدة، فاترك هاتفك،

"Hey, yalnızsan, telefonu elinden bırak,

ارسل رسائل إلكترونية أقل، واغلق وسائل التواصل الاجتماعي،

daha az mail gönder, sosyal medyayı kapat

واذهب للخارج وقابل الناس."

ve dışarı çıkıp insanlarla buluş."

إمم ...

Hmm..

وبينما يمكن أن يكون لذلك معنى بشكل سطحي،

Bilirsiniz, ilk bakışta mantıklı gelse de

فإني حقًا أشعر أنه شيء غير حساس.

aslında bunun biraz duyarsızca olduğunu düşünüyorum.

لأكون صريحًا، فإنه شيء غير مراعٍ لشعور الآخرين.

Dürüst olmak gerekirse, bu biraz düşüncesizlik.

نحن نحتاج إلى هواتفنا،

Telefonlarımıza, maillerimize

وإلى رسائلنا الإلكترونية.

ihtiyacımız var.

أعني أن وسائل التواصل الاجتماعي قد أصبحت تقريبًا كالمرفق العام.

Bu durumda sosyal medya neredeyse kamu hizmeti haline geldi.

والآن مجددًا، رأيت هذا مباشرةً؛

Bunu birebir deneyimledim;

بينما كنت أتوجه إلى الحانة لاحتساء شراب،

âdetim olduğu üzere birkaç içki devirmek için

كما كانت عادتي.

bara gitmeye hazırlanıyordum.

أرسل صديق لي لم أره منذ سنوات

Çok uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım

رسالة نصية طويلة.

bana mesaj attı.

ولسبب لا أعرفه فإني فتحت قلبي وشاركته ذلك اليوم،

Ve herhangi bir sebepten, o gün, döküldüm, paylaştım,

وتركته يعرف أنني كنت أعاني.

tükeniyor olduğumu bilmesine izin verdim.

وتعاطف معي من خلال الرسالة النصية، لا أقل.

Mesaj üzerinden, kendini benim yerime koydu.

واتضح أنه كان قد عانى من نفس الألم.

Aynı acıya katlandığı ortaya çıktı.

ولكنه حينها أخذ الأمر خطوة أبعد؛

Sonrasında bir adım ileri götürdü;

قال: "يا (ويل)، لماذا لا تترك شرابك

"Will, neden içkiyi bir kenara bırakıp olumlu bir şey

وتذهب لتقوم بأمرٍ إيجابي؟

yapmaya gitmiyorsun?

اذهب للجري."

Koşuya çık" dedi.

وهكذا فعلت، وشعرت بشعورٍ جيدٍ جدًا.

Çıktım, gayet iyi hissettirdi.

وشعرت بذلك ليس فقط لأن ذلك سبب تدفق هرمون الإندروفين

Ve sadece vücudum endorfin salgıladığı için

اهتم بي حقًا،

beni gerçekten umursayan

وكان يتواصل معي،

ve dürüst olmak gerekirse benim

وبصدق، كان يضعني في موضع المسئولية.

sorumluluk sahibi olduğumu düşünen birisi olduğunu bana hatırlattığı için.

ولذلك أتتني فكرة:

Böylece aklıma bir şey geldi:

إذا كانت رسالة أُرسلت إلي ساعدتني على تحسين صحتي،

Gönderilen tek bir mesaj sağlığımı iyileştirmeme yardımcı olabildiyse

فهل يمكن لرسالة أُرسلت لأشخاصٍ آخرين أن تساعدهم على تحسين صحتهم؟

bir başkasına gönderilen mesaj da onun sağlığını daha iyi hâle getirebilir mi?

وهل يمكن لمليون رسالة أُرسلت لمليون شخص

Milyonlarca kişiye gönderilen milyonlarca mesaj

أن تساعدهم على تحسين صحتهم؟

sağlıklarını düzeltmeye yardımcı olabilir mi?

وهل يمكننا رقمنة التعاطف جوهريًا

Global kronik hastalıklardaki eğilimlere ölçeklenebilir

قبل أربع سنوات، قررت أن أكتشف الإجابة.

Dört yıl önce, bunu araştırıp öğrenmeye karar verdim.

ثم شرعنا في إرسال رسائل مفيدة،

Onlara yardımcı olacak mesajlar göndermeye başladık,

وفعلنا ذلك رقميًا.

ve bunları dijital olarak yaptık.

يبلغون تحسنًأ ملحوظًا في صحتهم:

sağlıklarında kayda değer gelişmeler kaydediyor:

إنهم يحسنون من صحتهم العقلية، إنهم يحسنون من صحتهم الجسدية،

Ruh sağlıklarını, fiziksel sağlıklarını geliştiriyorlar,

والأفضل من ذلك أن أمراضهم تصبح تحت السيطرة بشكلٍ أفضل:

Dahası, rahatsızlıkları düzenlenebilir hâle geliyor:

مرض السكري تحت سيطرةٍ أفضل، مرض الاكتئاب يزول،

diyabetleri düzenlenebilir hâle geliyor, depresyonları yok oluyor,

وحتى تجربتهم مع السرطان تصبح أقل إيلامًا.

kanser tecrübeleri bile daha az stresli hâle geliyor.

ونحن نساعدهم على ادخار الأموال،

Onlara paradan tasarruf etmelerinde