Translation of "جيد" in Turkish

0.051 sec.

Examples of using "جيد" in a sentence and their turkish translations:

جيد

- Aferin!
- İyi iş çıkardın!

- إنه شخص جيد.
- إنه شخص جيد

- O iyi bir kişidir.
- O iyi bir insan.

جيد جداً.

Bayağı iyi.

‫هذا جيد.‬

İşte bu çok iyi.

‫عمل جيد.‬

İyi işti.

‫قرار جيد.‬

İyi bir karardı.

‫عمل جيد!‬

İyi iş!

سؤال جيد.

O iyi bir soru.

ما هو جيد لك، جيد لي أيضا.

Senin için iyi olan şey benim için de iyidir.

فالطمع شئٌ جيد،

açgözlülük iyidir,

‫هذا جيد حقاً.‬

Bu gerçekten çok iyi.

‫حسناً، عمل جيد.‬

Tamam, iyi iş. Aferin.

تعني أيضًا "جيد".

Aynı zamanda "iyi" anlamına gelir.

قال لشخص جيد

iyi bir insanı anlattı

توم طباخ جيد.

Tom, iyi bir aşçıdır.

هذا جيد جدا

Bu çok iyi.

أنت طباخ جيد

Sen iyi bir aşçısın.

هذا اللحم جيد.

Bu iyi et.

توم متزلج جيد.

Tom oldukça iyi bir kayakçı.

هذا سؤال جيد.

- Bu iyi bir soru.
- Bu, güzel bir soru.

هذا كتاب جيد.

Bu iyi ders kitabıdır.

هل اللحم جيد؟

Et iyi mi?

توم شخص جيد

Tom iyi bir kişidir.

إنه كتاب جيد

Bu iyi bir kitap.

"أن الجشع جيد،"

''Açgözlülük iyidir''

أنت مشتر جيد.

Sen iyi bir müşterisin.

توم قارئ جيد.

Tom iyi bir okuyucudur.

الجميع يرى ذلك؟ جيد ؟

Herkes görüyor değil mi? Havalı değil mi?

والصدنوق تشبيه جيد، هنا.

ve kutu burada çok iyi bir metafor.

هل تمر بيوم جيد ؟

Gününüz güzel geçiyor mu?

لماذا تمر بيوم جيد ؟

bunun nedeni nedir?

لماذا أمر بيوم جيد ؟

Neden iyi bir gün geçiriyorum?

ابني جيد جدًا بهذا.

Oğlum konuda gerçekten çok iyi.

الطمع ليس بشئٍ جيد.

Açgözlülük iyi değildir.

تُدير بلدها بشكل جيد،

ülkesini iyi yönetiyor,

‫اختيار جيد!‬ ‫عمل مضن.‬

İyi karardı! Zor iş.

‫مكان جيد وواسع للوقوف.‬

Güzel ve geniş bir açı.

‫هذا اكتشاف جيد.‬ ‫حسناً.‬

Bu iyi bir buluş oldu. Tamam.

إنه شعور جيد حقًا.

Gerçekten iyi hissettirir.

جيد لك وجيد للمناخ.

lezzetli, bitkisel burgerler sunarak yapabiliriz.

جيد أن تكون هنا.

Burada olmak güzel.

هل مذاق الشوربة جيد؟

Çorbanın tadı güzelmi?

يمكنه القراءة بشكل جيد.

O, oldukça iyi okuyabilir.

إن توم مستمع جيد

Tom iyi bir dinleyicidir.

نحن مستعدون بشكل جيد

Biz iyi hazırlık yaptık.

هذا حقا حديث جيد

O gerçekten iyi konuşur.

إذا كنت تمر بيوم جيد،

Eğer güzel bir gün geçiriyorsanız,

نريد الحصول على يوم جيد،

Her günü güzel geçirmek

"هل حصلت على يوم جيد ؟"

''İyi bir gün geçirdin mi?' diye sorar.

أمسكهم عندما يقومون بشيء جيد.

Onlara bir şeyi iyi yaparken denk gelin.

لتذكيرنا "بتقبل" ما هو جيد.

parlak neon bir poster var.

‫انظر، ها هو. هذا جيد.‬

Bakın, işte. Bu gayet iyi.

‫حسناً، هذا جيد.‬ ‫أنزل هذه.‬

Tamam, bu iyi. Şunu indirelim.

‫قرار إشعال النار قرار جيد.‬

Ateş iyi bir karardı.

‫هذا اكتشاف جيد.‬ ‫حسناً. رائع.‬

Bu iyi bir buluş oldu. Tamam. Güzel.

أجهز أفكاري بشكل جيد مقدما.

Düşüncelerimi çok önceden hazırlıyorum.

‫هذا شيء جيد لنا كناجين،‬

Bu, hayatta kalma mücadelesi verenler için iyi bir şey

ويمكن صنع فيلم جيد حقا

ve gerçekten çok iyi bir film yapılabilir

توم يحتاج الى محامٍ جيد.

Tom'un iyi bir avukata ihtiyacı var.

قمتَ بعمل جيد يا جمال.

İyi bir iş yaptın, Jamal.

لم يكن توم جيد بالمباره

Tom matematikte iyi değildi.

- أمي لا تتحدث الإنجليزية بشكل جيد جداً.
- والدتي لا تتحدث الإنجليزية بشكل جيد جداً.

Annem İngilizceyi pek iyi konuşmaz.

أن تكون بمفردك هو أمر جيد.

Hayır, tek başınalık güzeldir.

إذا سوف تشعر بشعور جيد حياله،

kendini bu konuda çok iyi hissedeceksin

نملك يوم جيد إذا كُنا سعيدين،

Mutlu olduğumuz zaman günümüz güzel geçer

الحصول على يوم جيد كل يوم،

her gün mutlu bir gün geçirmek isterseniz,

‫الجثة شيء جيد لمن يريد البقاء.‬

Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

‫الجثة شيء جيد لمن يريد البقاء،‬

Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

‫هذا ما نريده. هذا اكتشاف جيد.‬

Peşinde olduğumuz şey bu. Tamam, bu iyi bir buluş.

وأنه يثبتُ نفسه للقيام بعمل جيد.

ve kendi kendini kanıtlaması.

نفهمُ الكون بشكلٍ جيد بسبب العلم.

Bilim sayesinde evreni oldukça iyi biçimde kavrayabiliyoruz.

وتشييد الجامعات والمتاحف هو أمر جيد،

üniversiteler, müzeler yapmak iyi bir şeydir.

شخص جيد جدا مليء بالخير للجميع

çok iyi olan bir insan herkese karşı iyilik dolu

إنه فيلم جيد جدا ، أوصي به

Çokta güzel filmdir tavsiye ederim

- أنت طالب جيد.
- أنت نِعْمَ الطالب.

Sen iyi bir öğrencisin.

توم ليس جيد للحديث مع الاطفال

Tom çocuklarla konuşmada iyi değil.

يعزف على البيانو بشكل جيد جداً

O çok iyi piyano çalar.

هل يمكنك أن تنصحني بمطعم جيد؟

İyi bir restoran tavsiye edebilir misin?

لا أتكلم العربية بشكل جيد جدا.

Çok iyi Arapça konuşamıyorum.

السوشي جيد، لكن الأطباق التايلاندية أفضل.

Suşi iyidir ama Tayland yemekleri daha iyidir.

يريد للأطفال أن يحصلوا على تعليم جيد.

Çocuklarının iyi bir eğitim almasını ister.

لأن المعلومات الإيجابية تجعلك تشعر بشكل جيد

çünkü pozitif bilgi, iyi hissettirir

هو صديق جيد لي، اعتدت العمل معه.

Çok yakın bir dostum ve aslında eskiden birlikte çalışmıştık.

‫أجل، كل هذا الوحل جيد للغاية وبارد.‬

Evet, bu çamur çok güzel ve serin.

‫هذا في الواقع‬ ‫هو مأوى طبيعي جيد.‬

Bu oldukça iyi bir doğal sığınak.

‫عمل جيد.‬ ‫المهم هو ألا نستسلم قط.‬

İyi işti. Asla pes etmiyoruz.

‫يجب أن ننظفه بشكل جيد.‬ ‫انتهت المهمة.‬

Bunu düzgünce temizletmeliyiz. Görev sona erdi.

وقد سار الأمر بشكل جيد لعدة سنوات.

Ve gerçekten de bu yıllarca çok işe yaradı.

‫تعمل أعين التماسيح بشكل جيد في الظلام.‬

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

حسنٌ، المهندسون لديهم فهم مسبق جيد جداً

Mühendisler zaten alüminyum, çelik ve plastiğin