Translation of "Yerli" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Yerli" in a sentence and their spanish translations:

Ben yerli Amerikalıları seviyorum.

Me encantan los nativos americanos.

Yerli insanlar ve çiftçilerle tanıştım.

Me reuní con la población local, con los granjeros.

Tom bir yerli gibi Fransızca konuşabilir.

Tom habla francés como un nativo.

Tom bir yerli gibi İngilizce konuşabilir.

Tom puede hablar inglés casi como un nativo.

- Yerli bir konuşurla dört yıl İngilizce çalıştım.
- Yerli bir konuşur ile dört yıl İngilizce çalıştım.

Estudié inglés con un hablante nativo durante cuatro años.

Bugün, Lakchmamma yerli tapınağında şükran duaları ediyor.

Hoy Lakchmamma reza y da gracias en el templo de su casa.

Kolomb Günü, "Yerli Direniş Günü" diye anılmalıdır.

El Día de Colón debería ser recordado como el "Día de la Resistencia India".

Yerli Avustralyalılar, binlerce yıl boyunca kanguru yemişler.

Los indígenas australianos han comido canguros durante milenios.

Yerli bir konuşmacı gibi konuşmayı öğrenmek istiyorum.

Quiero aprender a sonar más como un nativo.

Tom Fransızcayı neredeyse bir yerli gibi konuşabilir.

Tom puede hablar francés casi como un nativo.

Beyazların üstünlüğüne inananların temsil ettiği yerli terörist tehdidini

No estamos hablando en serio de la amenaza de terrorismo interno

Sigara içmek artık tüm yerli uçak seferlerinde yasaklandı.

Ahora fumar está prohibido en todos los vuelos nacionales.

Bu cümle bir yerli konuşucu tarafından kontrol edilmeli.

Esta frase necesita verificación de un hablante nativo.

Keşke Tatoeba Corpus'ta daha yerli Amerikan dilleri olsa.

Desearía que hubiera más lenguas nativas americanas en el corpus de Tatoeba.

O sanki bir yerli konuşmacıymış gibi İngilizce konuşur.

Ella habla inglés como si fuera su lengua materna.

Yerli Meksika sanatına olan sevgisi, onun çöküşü oldu.

- Su afición por el arte indígena mexicano se convirtió en su ruina.
- Su amor por el arte indígena mexicano se convirtió en su caída.

Onun bir yerli konuşur gibi sesletim yapacağını sanmıyorum.

No creo que alguna vez llegue a sonar como un hablante nativo.

Anlaşılmak için yerli konuşmacı gibi konuşmana gerek yok.

No necesitas sonar como un nativo para que te entiendan.

Bu denemeyi düzeltmeme yardımcı olabilecek bir yerli konuşmacı arıyorum.

Estoy buscando a un hablante nativo que me pueda ayudar a corregir este ensayo.

Tom bir yerli Japonca konuşuru ile Japonca çalışmak istedi.

Tom quería estudiar japonés con un hablante nativo.

Bir yerli gibi yabancı bir dili konuşmayı gerçekten öğrenebilir miyiz?

¿Realmente podremos aprender una lengua extranjera como un nativo?

Bir yerli gibi konuşacağımı sanmıyorum ve gerçekten konuşmam gerektiğini sanmıyorum.

No creo que alguna vez vaya a sonar como un hablante nativo, y en realidad no creo que lo necesite.

Ne kadar çabalarsam çabalayayım bir yerli gibi sesletim yapacağımı sanmıyorum.

No creo que llegue a sonar nunca como un hablante nativo, sin importar cuánto lo intente.

Anlaşılmak için bir yerli konuşucu gibi ses çıkarmana gerek yok.

No tienes que sonar como un nativo para que se te entienda.

Tom neredeyse bir yerli gibi yazabilir fakat onun telaffuzu berbattır.

Tom puede escribir casi como un hablante nativo, pero su pronunciación es terrible.

Bir yerli Fransızca konuşucu ile evlendikten sonra Fransızcam daha iyi oldu.

Mi francés mejoró después de casarme con un hablante nativo.

Günlük bir organizasyonun ev sahibi ise her şeyin yerli yerinde olmasına odaklanır

mientras que los anfitriones cotidianos se centran en hacer bien las cosas

Benim bir yerli konuşmacı gibi ses çıkarmamın mümkün olacağını hiç düşünüyor musun?

¿Tú crees que es posible que yo alguna vez suene como un hablante nativo?

Bir yerli gibi konuşabilmemin gerekli olduğunu düşünmüyorum, sadece akıcı şekilde konuşabilmeyi istiyorum.

No creo que sea necesario que yo hable como un hablante nativo, tan sólo quiero poder hablar fluidamente.

Bir yerli gibi konuşmama gerek yok, ben sadece akıcı olarak konuşabilmeyi istiyorum.

No necesito sonar como un hablante nativo, sólo quiero ser capaz de hablar con fluidez.

Sanırım bir yerli konuşur ile daha sık konuşsam, İngilizce yeteneklerim çabucak gelişir.

Creo que si hablara más a menudo con un hablante nativo, mi inglés mejoraría rápidamente.

Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.

En este curso, vamos a dedicar tiempo para ayudarle a que hable más como un hablante nativo.

Brezilya'daki Belo Monte barajı çevre ve yerli halk üzerindeki etkisinden dolayı tartışmalı bir projedir.

La represa Belo Monte en Brasil, es un proyecto controvertido, debido al impacto sobre el medio ambiente y la población nativa.

Sanırım bazı yabancı dil öğretmenlerinin bir yerli konuşucu ile çalışmadan üniversitelerden mezun olmaları bir ayıptır.

Creo que es una vergüenza que algunos profesores de lengua extranjera hayan podido graduarse de la universidad sin nunca haber estudiado con un hablante nativo.

Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?

¿Crees que haya que poder hacerse pasar por un hablante nativo para ser un espía efectivo?

Bir insan on iki yaşından önce dili konuşmaya başlamazsa bir yerli gibi konuşmasının imkansız olduğunu duydum.

Oí que es imposible sonar como un hablante nativo a menos que uno empiece a hablar la lengua antes de los doce años.

Bana onun yerli konuşur olmadığını fark ettiren bir şey söylemeden önce Tom'la bir saatten fazla konuştum.

Hablé con Tom por más de una hora hasta que él dijo algo que hizo darme cuente de que él no era un hablante nativo.

Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.

Si tu compañía primordialmente hace negocios con Estados Unidos, entonces debes de estudiar inglés con un hablante nativo de Estados Unidos.

Hatalısınız. Papa Cenapları her açıdan hatalıdır. Mesih buraya Kolomb'la birlikte gelmedi. Gelen Deccaldi. Yerli soykırımı, II. Dünya Savaşındaki soykırımdan daha kötüydü, papa bile bunu inkar edemez.

Está equivocado, Su Santidad está equivocado, lo digo con respeto. Cristo no llegó aquí con Colón, quien llegó fue el Anticristo. El holocausto indígena fue peor que el Holocausto de la Segunda Guerra Mundial, ni el papa ni nadie puede negar eso.

Eğer bir yerli gibi konuşmak istiyorsan, banjo çalanların aynı parçayı onu doğru ve istenilen tempoda çalabilinceye kadar defalarca pratik yaptıkları aynı şekilde söylemeyi pratik yapmaya istekli olmalısın.

Si quieres sonar como un hablante nativo, debes estar dispuesto a practicar diciendo la misma frase una y otra vez de la misma manera en que un músico de banjo practica el mismo fraseo una y otra vez hasta que lo puedan tocar correctamente y en el tiempo esperado.