Translation of "Ile" in Korean

0.028 sec.

Examples of using "Ile" in a sentence and their korean translations:

Ve ölüm ile

자라는데 사용하고,

Şiddet ile hırsızlık yapılabilir.

폭력으로 뺏을 수도 있습니다

Para ile aranız nasıldır?

여러분과 돈은 어떤 관계 입니까?

Empati ile dinleme görevi.

희망과 열망을 경청하는 것입니다.

Bir ortaokul öğretmeni ile.

바로 중등학교 선생님입니다.

Cesareti ile zaman kazandı.

‎대담한 반격 덕에 ‎시간을 벌었습니다

Kantabai ile bankaya gittim.

칸타바이와 함께 은행에 갔습니다.

İş ile ilgili olabilir,

사업적 이유일 수도 있고

Kafamı düşünülemez haberler ile dolduruyorum,

받아들일 수 없는 이 소식을 어떻게든 이해해보려고 애쓰며

Yerel sağlık kuruluşları ile çalışarak

지역보건의료기관과 활동하면서

Ama belirsizlik ile karşı karşıyaydım

불확실성에 부딪혔고

Tek veri seti ile sınırlanmış--

한가지 정보에만 국한된 선입관

Ama yeniden giriş ile ilgili

하지만 우리는 병마와 같은, 충격적인 경험을 겪은 후

Benimkiler Post-it ile doluydu.

포스트잇이 있었고,

Bizim deneyimlerimiz kitlelerinki ile örtüşmüyor,

우리의 경험은 주류사회에서 반향을 일으 킬 수 없어요.

Dikiş ipliği ile oluşturulduğunu görecek.

끊어지지 않은 재봉실 한 가닥이란 걸 알게 됩니다.

Bir Bluetooth cihazı ile donatılmış,

이 기능으로 최대 60피트(약 18m)까지 신호를 보낼 수 있어요.

Manhattan ile karşılaştırıldığında böyle görünüyor.

이 도시가 어느 정도 크기인지 기존의 도시와 비교할 때

Küresel dünya ile ulusal kimlik

글로벌화 된 세계와 맞서는 저의 불안 중 하나가

Adeta ses ile flört ediyor.

소리와 함께 장난을 치죠.

Sıkı çalışma ve sabır ile

노력과 인내의 결과

Dorothy DeLay'in tarzı ile çalışmış

그는 도로시 딜레이의 방식으로 훈련했고

ile "Okuyup yazabilirsin, değil mi?"

얘기하는 것만큼이나 다릅니다.

Mikrobiyal aktiviteler ile toprakta parçalanarak

그건 살아있던 유기체의 몸이

Potansiyeli ile ayrıştırılmasını mümkün kılar.

잠재력을 가지고 있는 것입니다.

Ve eleştiri ile öğrenmeyi bilirler.

비판으로부터 배웁니다.

Köpek balıkları ile yüzmeye gidelim."

'속옷차림으로!' (웃음)

Hikâyem "davet eden düş" ile ilgili.

그건 '희망은 불러들인다'란 이야기입니다

Beş ile onuncu sınıfta olmaları gerekirken

학교에서는 5학년에서 10학년 정도의 학생이었을 테지만,

Bu CEO ile bir kez çalıştım

예전에 한 CEO와 일한 적이 있는데

Ama yaşamın ilk aşamaları ile kastettiğim,

하지만 제가 이야기하는 초기 생명체는

Irkçılık bir yanlış anlaşılma ile başlamadı

인종차별은 오해에서 시작된 것이 아니라

Birbirimize duyduğumuz tanımlanamayan ilgi ile açıklanabilir.

서로에 대한 이유 없는 보살핌에 대해 이야기하죠.

Çevre ile ilgili işlere yatırım yapıyorlar

인도는 청정 일자리에도 투자하고 있어요.

Ve dünyayı iklim aktivistleri ile donatalım.

기후활동가가 전 세계에 넘쳐나게끔요.

Ve hepsini bir gülümse ile bitiren

미소를 지으면서 끝내고,

Kalan yüzde 88 ile çalışmanız gerektiği.

나머지 88%와 함께 협력해야 한다는 것이죠.

Arkadaşım Richard Rogers ile maceraya atıldığımızda

제 친구 리처드 로저스와 함께 우리는 모험을 했습니다.

Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.

삶을 보는 또 다른 개념을 접하게 됐습니다.

Disiplin soruşturmaları ile uğraşan kamu görevlileri,

가끔씩 징계에 처해지는 경관에

Niye gıdadan ağırlık ölçüsü ile bahsediyoruz?

왜 우리는 식량을 무게의 관점에서 이야기 할까요?

Güney Louisiana'da Birleşik Houma Halkı ile başladım.

남루이지애나의 United Houma Nation을 시작으로

Ve bu denge ile her gün uğraşıyoruz.

우리는 매일 이 균형을 다룹니다.

Ve oğlu ile bir araya getirene kadar

저희가 재판에 승소해 그녀가 풀려나

Peki uzak geçmiş, günlük yaşam ile karşılaştırıldığında

그렇다면 먼 과거는 우리 삶과 관련이 없는 것 같은데

Memleketim ile ilgili durumda bu şekilde oldu.

제 고향 프리타운에서 그랬죠.

Gary ile benim aramdaki söyleşi viral oldu.

게리와 저의 생중계 통화가 온라인상에 퍼졌고

Bir çizgi roman süper kahramanı ile kıyaslayalım.

만화 속 재빠른 수퍼히어로와 그 속도를 비교해보죠.

En büyük sorunumuz ürün ile ilgili değildi.

관건은 제품에 관한 것이 아니라

Çoğunlukla, baby boomers ile birlikte hakları yenmiş.

그리고 대개는 베이비부머를 답답하게 생각합니다.

Ve onlarla konuşmak ile yapabileceğimiz şey bu.

그리고 그게 바로 그들과의 대화를 통해서 우리가 할 수 있는 일입니다.

Ve ancak kanıtlar ile hakikat ötesi dünyadan

그리고 오직 증거와 함께여야만 탈진실 사회에서 벗어나

TV muhabiri ile oyuncu arasında ayrım yapmadım.

어린 저는 TV 리포터인지 배우인지 구분도 못했습니다.

Cildinizin beyaz parçalar ile lekelenmiş gibi görünmesi

피부에 하얀 무늬가 얼룩덜룩하게 있는 것처럼 보이는 것인데,

Ancak BM ile çalışmanın başarıya götüreceğini söyleyebilirim.

유엔과 협력을 하면 성공할 수 있다고 말씀드릴 수 있어요.

Ameliyatlarını anestezi ile birlikte geçirmeyi tercih eder.

현실에 무감각한 경향이 있기 때문이죠.

Hepsinin en önemlisi olan yaşam ile başlıyoruz.

제일 먼저, 가장 중요한 인간의 수명입니다.

Dünyanın boyutu ile bizi koruduğu evrene kıyasla

대기층이 지구를 우주로부터 보호하고 있다는 것을 감안한다면

Mahkemeye katılanlarla hakimin konuşma şekli ile başlar.

판사가 재판 당사자에게 어떻게 말하느냐에서 시작합니다.

Ve bu süreç miras edindikleri genler ile,

이는 어느정도 태어날 때부터 가진 유전자와

Ve mantık ile hisler çatıştığında kaçınılmaz olarak

그리고 이성과 감정이 충돌하면

Ve bu değerleri ağabeyim ile bana aktardılar,

그 삶의 가치를 저와 남동생에게 물려주셨어요.

Karbon, mineraller ile fiziksel olarak birleştirilerek saklanır.

탄소를 광물 표면에 결속시키죠.

Mounds bar ile işim bitti, bu kadar.

마운드바도 질렸어. 이제 끝.

Daha fazla dağınıklık ile hayatımızı darmadağın ediyoruz.

우리는 삶은 잡동사니로 가득해요.

Bildiğimiz gibi evren büyük bir patlama ile başladı

우주는 우리가 알다시피 빅뱅으로 시작했습니다.

Hâlâ insan denemelerinden üç ile beş yıl uzaktayız.

그래서 임상 시험이 3년에서 5년 정도 걸리죠.

Ama kız arkadaşı Kay ile etkileşime başladığı anda

하지만 여자친구인 케이와 교감하는 순간

Bir bağışçı ile oturduğumda şöyle bir şey oluyor.

제가 기부자와 만나면 이런 상황이 연출됩니다.

CBP yetkilileri Anna ile konuşmama izin vermedikleri gibi

하지만 CBP 관계자들은 저를 안나와 만나지 못하게 하고

Bu utanç ya da suçluluk ile ilgili değil.

이것은 부끄러움 혹은 죄책감에 대한 것이 아닙니다.

Bu sefer farklı çeşitlerdeki birkaç gizli obje ile.

이번에는 다양한 숨겨진 사물의 모습입니다.

çok sayıda sağlıklı, öğrenme ile ilişkili faaliyet gördük.

학습 관련 기능이 제대로 작동되고 있는 것을 볼 수 있습니다.

1922 ile 1943 yılları arasında doğmuş olan gaziler,

1922-1943년 사이에 태어난 참전용사들은

Klitoris ile ne yapacaklarından çok da emin değillerdi.

도대체 음핵은 뭐하러 있는지 알 수가 없었어요.

Kadınlar besinin yüzde 60 ile 80'ini üretiyor.

보통 2만 평방미터 정도의 땅에서요.

Bakmak ile ilgili ne kadar becerikli görünseniz de

아무리 관찰 능력이 뛰어나도

Küresel ısınmayı 2 santigrat derece ile sınırlandırmayı hedefliyordu,

지구 온난화를 2도로 제한하는 게 목표입니다.

Bizi nasıl barındırdığı ya da barındırmadığı ile ilişkili.

그 공간의 수용 능력에 대한 것들을 담고 있었습니다.

Günümüz ile 2030 arasında öncelikler olduğunda karar kıldı.

이 계획들을 지금부터 2030년까지 우선 순위로 두자는 데 동의했습니다.

Ay ile gelgitlerin hayatın ritmini belirlediği bir dünya.

‎달과 조수가 ‎삶의 리듬을 결정하는 곳

çok daha az komplikasyon ile yüzde 30 oranında

그들은 30% 정도 더 많은 수술을 할 수 있게 되었고

Peki bu adil yargılanma algısı ne ile başlar ?

그럼 사람들이 느끼는 공정성은 어디서 시작할까요?

Üçüncü olarak da fikirler ile olan ilişkinizi değiştirmelisiniz.

셋째로 여러분은 아이디어와의 관계를 바꾸어야 합니다.

özel bir fotoğraflama tekniği ile bir araya getirilen

특별한 촬영 기술과 결합되어

Grip ile karşılaştırmaya başladığımızda, aslında biraz içimizi rahatlatıyoruz.

우리는 독감과의 차이를 찾아냈을 때, 우리는 거의 마음을 가라앉힙니다.

Hiçbir insanın bağışıklık sistemi bu virüs ile karşılaşmadı.

인간의 면역계는이 바이러스를 보지 못했습니다 전에.

Ellerinizi sadece su ile yıkarsanız… hiçbir şey çıkmaz.

만약 일반적인 물로만 손을 씻는다면, 아무것도 씻기지 않습니다.

Sarah (Ewok) ile yaptığımız konuşmadan birkaç yıl sonra

세라(이웍)와 대화를 나눈지 2-3년이 지나,

Ve "neden" ile demek istediğim "kâr yapmak" değil.

"왜"라고 할 때, 저는 "이득을 엉기위해"라고 말하는 것이 아닙니다.

Daha önce bir nöroplastisite ile konuşmamdan öğrendiğim gibi,

제 바로 전 강연에서 '신경가소성'에 대해 들으신대로

Hissettiğim ile kendim için para istemekle hissettiğim aynı değil.

제 자신을 위해 돈을 요구할때 제가 느끼는 감정은 같지 않습니다.

Kastım, "Bu, işinizi insanlara nasıl anlattığınız ile ilgili değil

이게 바로 당신의 일을 이야기할 때 하면 안 되는 방식이에요.

Zaman, gelgit ve cehennemden gelen kökler ile mücadele ediyorum.

시간도 없는데 밀물에, 짜증 나는 뿌리까지

Görmek ile ilgili öğrenmeniz gereken hâlâ çok şey var.

보는 것으로 배울 수 있는 건 무궁무진합니다.

18. yüzyıl Aydınlanma Çağı ile kendimizi ilişkilendirdiğimiz bir fikir,

그 사상은 18세기의 계몽주의와 연관되어 있죠.

İnsanların nasıl yaşadığı ve birbirleri ile nasıl iletişim kurduklarıyla

사람들이 어떻게 살고 서로 어떻게 소통하는지의 이야기였습니다.

Parlak yıldızlar ile takımyıldızlarının. Böylece nokta atışıyla yerini bulur.

‎밝은 별들과 별자리들로... ‎한 치의 오차도 없이 ‎길을 찾습니다

İklim bozukluğu ile baş etmenin önündeki en büyük engel

보시다시피 기후파괴를 막는데에 가장 큰 장애물은

Gördüğünüz gibi, çürüme ile metan ve azot oksit gibi

보세요, 부패과정은 이산화탄소와 메탄과 아질산같은