Translation of "Ile" in Chinese

0.033 sec.

Examples of using "Ile" in a sentence and their chinese translations:

Tuş ile oynama.

不要玩鑰匙。

Ne ile ilgileniyorsunuz?

你对什么感兴趣?

Jane ile tokalaştım.

我和珍握了手。

- Dağ kar ile kaplı.
- Dağ, kar ile kaplı.

这座山被雪覆盖了。

Kobe, limanı ile ünlüdür.

神戶是著名的港口。

Onu ne ile açtın?

你用什么打开的?

Havaalanına taksi ile gittik.

我搭計程車去機場。

Biz deneyim ile öğreniriz.

我們從經驗中學習。

Mary ile nasıl tanıştınız?

你怎麼認識瑪麗的?

Kovayı su ile doldurun.

把水裝滿桶子。

Hırsız para ile uzaklaştı.

小偷帶著錢逃跑了。

Kanun belirsizlikler ile dolu.

法律有很多不明确的地方。

Cadde asfalt ile kaplanmıştır.

這條街鋪上了柏油。

Şişe su ile doludur.

這個瓶子裝滿了水。

Sevgi ile arzuyu karıştırmayın.

不要把欲望和爱情混为一谈。

Yumruğu ile masaya vurdu.

她用拳頭拍了桌子。

O öfke ile yanıyor.

他怒火中燒。

Dün Tony ile oynadım.

昨天我跟托尼玩。

Cevaplarını öğretmeninki ile karşılaştır.

把你的答案和老师的比较一下。

Nehri tekne ile geçtim.

我乘船过了河。

Pirinç kilo ile satılır.

米以公斤為單位來出售。

Annesi ile alışverişe gitti.

她和她母親去購物。

Asya tarihi ile ilgileniyorum.

我对亚洲的历史很感兴趣。

Biz Japonya ile savaştayız.

我們在跟日本打仗。

Ders on ile başlayalım.

我们从第十课开始吧。

O, işi ile meşgul.

他忙着工作。

Çalışanları ile iyi geçiniyor.

他和他的員工相處。

Mary politika ile ilgilenir.

玛丽对政治感兴趣。

Dün Mary ile buluştum.

昨天我遇見了瑪麗。

O Ann ile evlendi.

他和 Ann 結了婚。

Tom ile görüşmeye gitmeliyim.

我必須去見湯姆。

Tom ayakkabıları ile uyudu.

汤姆穿着鞋睡了。

İstasyona taksi ile gittim.

我搭了計程車到車站。

Okula otobüs ile giderim.

我乘车去学校。

Baş yönetici ile tanıştım.

我認識了這位行政長官。

Kovayı su ile doldurdum.

我在桶子裡裝滿了水。

Bu hikaye ile ilgileniyorum.

我對這個故事感興趣。

Avusturya ile Avustralya'yı karıştırma.

不要把奥地利和澳大利亚混淆。

Yumurtalar düzine ile satılırlar.

蛋是按打卖的。

O, ödevi ile meşguldü.

他忙於做功課。

Bir İspanyol ile çalışıyorum.

我和一个西班牙人一起工作。

Tom, Mary ile konuşmadı.

汤姆没跟玛丽说话。

Yoko ile biraz tartıştım.

我和洋子有了一点争执。

Patronun ile geçiniyor musun?

你跟老板合得来吗?

Bill ile konuşabilir miyim?

我可以跟Bill說話嗎?

O araba ile geldi.

他开车来的。

John Jane ile evliydi.

John 和 Jane 是兩夫婦。

Londra sisi ile ünlüdür.

倫敦以霧著名。

Sachiko ile çıkıyor musun?

你要和幸子出去嗎?

Asker acı ile inledi.

這名士兵痛苦地呻吟。

Japon tarihi ile ilgileniyorum.

我對日本歷史有興趣。

Oğlum sekreteri ile nişanlandı.

我的兒子和他的秘書訂婚了。

Onu Tom ile tartışmadım.

我還沒和湯姆討論過那個。

Süpermarkette Tom ile karşılaştım.

我在超市碰到了汤姆。

Ev işleri ile meşguldü.

她忙於家務。

- Onlar Mary ile alay ettiler.
- Onlar Mary ile alay etti.

他們取笑瑪麗。

- Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
- ABD, Kanada ile komşudur.

美国与加拿大相邻。

- Geçenlerde Jane ile karşılaştım.
- Birkaç gün önce Jane ile karşılaştım.

前幾天我遇到了珍。

- Tom'la konuşmalısın.
- Senin Tom ile konuşman gerekir.
- Tom ile konuşmalısın.
- Tom ile konuşman gerek.
- Tom'la konuşman gerek.

你應該和Tom說。

Bir insanı görünüşü ile yargılamamalısın.

你不應該以貌取人。

Towada Gölü güzelliği ile ünlüdür.

十和田湖以它的美麗聞名。

Ben araba ile sahile gittim.

我乘車去了海邊。

Roma antik mimarisi ile ünlüdür.

羅馬以其古代建築而聞名。

Mike ile konuşabilir miyim, lütfen.

我可以和麥克說話嗎,謝謝。

Margaret ile evlenmeye karar verdim.

我決定要和 Margaret 結婚。

Bob demliği su ile doldurdu.

鮑伯把這個壺裝滿了水。

Brian Kate ile okula gitti.

布萊恩和凱特去上學了。

Biz yumurtaları düzine ile alırız.

鸡蛋是论打买的。

Onu ne ile açacağımı bilmiyorum.

我不知道用什么能打开它。

Babam arkadaşları ile iyi geçinir.

我爸爸和朋友的關係很好。

O, iki yastık ile uyur.

她用两个枕头睡觉。

O, araba ile Boston'a gitti.

他坐汽車到波士頓。

O, kızı ile gurur duyuyordu.

他为自己的女儿感到骄傲。

Tüm gücün ile mücadele et.

用你的全力打。

Tom'un Mary ile konuşması gerekiyor.

湯姆需要跟瑪麗說話。

O, bir gürültü ile patladı.

它發出巨響爆炸了。

Mary'nin bir arkadaşı ile karşılaştım.

我遇到了瑪麗的一位朋友。

O, bir aktris ile evlendi.

他和一个女演员结婚了。

O, sınıf arkadaşı ile evlendi.

她跟她的同學結婚了。

Tom, Marie ile evlenmek istiyor.

Tom想和Marie结婚。

Sevgi ile merhameti asla karıştırmayın.

同情心和愛心絕不可混為一談。

Japonya Fuji Dağı ile ünlüdür.

日本以富士山聞名。

Kenji ile aynı okula gidiyorum.

我和见次去同一间学校。

O, raketi ile topa vurdu.

他用他的球拍擊球。

O, belediye başkanı ile tanışıktır.

他认识市长。

Tom'un Mary ile tartıştığını gördüm.

我见汤姆跟玛丽争论。

Onlar size ne ile vurdu?

他們是用甚麼來打你的?

Sizi Bay Murata ile tanıştırayım.

讓我介紹你認識村田先生。

Tom Marie ile ilişkiyi bitirdi.

汤姆和玛丽分手了。

Babam testere ile odun kesti.

我父亲用一把锯子切木头。

Bay Sato ile konuşabilir miyim?

我可以和佐藤先生說話嗎?

O, para ile birlikte kaçtı.

他携款潜逃。

Oğlan oyuncak askerleri ile oynuyor.

男孩在玩玩具兵。

Sadece Tom ile evlenmek istemiyorum.

我只是不想和汤姆结婚。

Hayatımı Mary ile geçirmek istiyorum.

我这一生都想跟玛利亚在一起.

Tom, Mary ile konuşmak istiyorum.

汤姆,我想跟玛丽谈话。

Görüşmeler kirlilik sorunu ile ilgilenecek.

这场谈论即将对污染问题展开讨论。