Translation of "Yazarı" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Yazarı" in a sentence and their spanish translations:

Yazarı tanıyorum.

El autor es un conocido mío.

O, makalenin yazarı.

Él es el autor del artículo.

O bir oyun yazarı.

Él es dramaturgo.

Bu kitapların yazarı kimdir?

¿Quién es el autor de estos libros?

Bu cümlenin yazarı yok.

Esta frase no tiene autor.

Bu kitabın yazarı kimdir?

¿Quién es el autor de este libro?

Siz bu kitabın yazarı mısınız?

- ¿Eres el autor de este libro?
- ¿Es usted el autor de este libro?

Hayattaki amacım roman yazarı olmaktır.

Mi objetivo en la vida es ser un novelista.

Bu kitabın yazarı siz misiniz?

¿Es usted el autor de este libro?

Bu kitabın yazarı hâlâ genç.

El autor de este libro es aún joven.

Birçok blog yazarı İngilizce yazar.

Muchos blogueros escriben en inglés.

- Bu makalenin yazarı ünlü bir eleştirmendir.
- Bu yazının yazarı tanınmış bir eleştirmendir.

El autor de este artículo es un crítico famoso.

Botanisti, jeoloğu, kartografı, yazarı ve ressamı

botánico, geólogo, cartógrafo, escritor y pintor

Roman yazarı çalışma için malzemeleri topladı.

El novelista juntó materiales para su trabajo.

- Romanın yazarı kimdir?
- Romanın müellifi kimdir?

¿Quién es el autor de la novela?

Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.

Él fue premiado como el mejor escritor del día.

Bu yazının yazarı ünlü bir eleştirmendir.

El autor de este artículo es un crítico famoso.

Prens Hamlet bir oyun yazarı değildi.

El príncipe Hamlet no fue un dramaturgo.

Bu yazının yazarı tanımlanmayı tercih etmiyor.

El autor de la frase prefiere no ser identificado.

Tiyatro oyununu bilmiyorum, fakat yazarı iyi biliyorum.

No conozco la obra de teatro, pero sí conozco bien al autor.

Bu kitapların yazarı Brezilya'da çok iyi tanınmaktadır.

El autor de estos libros es muy conocido en Brasil.

- Sizce bu romanın yazarı kim?
- Bu romanın yazarının kim olduğunu düşünüyorsun?

¿Quién crees que es el autor de esta novela?

Çevirmenin görevi yabancı bir ülkeden bir yazarı tanıtmak değil de kendi dilinde onun için bir anıt inşa etmektir.

El deber del traductor no es presentar a un escritor de un país extranjero, sino edificarle un monumento para él en su propio idioma.