Translation of "Genç" in Chinese

0.012 sec.

Examples of using "Genç" in a sentence and their chinese translations:

O genç görünüyor.

他看起来很年轻。

Sen genç olamazsın.

你可不年轻。

Öğretmen genç miydi?

那个老师年轻吗?

Sakin ol, genç adam.

- 別那麼猴急,年輕人。
- 握住你的馬,年輕人。

Dükkân genç insanlarla doluydu.

店裏擠滿了年輕人。

Genç kız gözyaşlarına boğuldu.

這個年輕的女孩淚流滿面。

"O genç mi?" - "Evet."

“她很年轻吗?”“是的。”

Tom benden daha genç.

汤姆比我年轻。

Onlar genç iken evlendiler.

他们结婚的时候还很年轻。

Ondan daha genç misin?

你比他年輕嗎?

Genç adam bir doktor.

这个年轻人是医生。

Bana sırnaşmayın genç bayan!

别对我放肆,小姑娘!

Peter çok genç görünüyor.

彼得看起來很年輕。

- Kadın gençtir.
- Kadın genç.

女人很年轻。

Keşke ben genç olsam.

但願我還年輕。

Keşke daha genç olsam.

但願我年輕一點。

O benden daha genç.

他比我年轻。

Sigara içenler genç ölür.

抽烟的人死的早。

Genç adama utanarak baktı.

她羞怯地看了一眼那個年輕人。

Keşke tekrar genç olsam.

我希望我再年輕一次。

O ondan daha genç.

她比他年轻。

Genç kaplanlar kedilere benzerler.

小老虎很象猫。

O genç bir sanatçı.

她是文艺青年。

Onlarca genç insan gösteriye katıldı.

几十个年轻人参加了示威游行。

O, göründüğü kadar genç değil.

她没她看上去那么年轻。

Oldukça genç yaşta kelleşmeye başladı.

他很年輕就開始禿頭了。

Şu genç bayan bir hemşiredir.

这个年轻女孩是护士。

O, genç naif ve tecrübesiz.

她年轻,天真而又缺乏阅历。

Sen güzel bir genç kadınsın.

- 你是一个美丽的女孩。
- 你是一个美丽的女人。

Sanırım bu genç adamı tanıyorsun.

我觉得你认识这个年轻人。

Genç iken birçok kitap okumalısın

- 當你年輕的時候, 你應該多讀點兒書。
- 应该趁年轻多读点书。

Biz Tom kadar genç değiliz.

我们不再像汤姆那样年轻。

Sorun senin çok genç olmandır.

問題是你太年輕了。

O, göründüğü kadar genç değildir.

他看上去显老。

O geleceği parlak bir genç.

他是个有为的青年。

Jane genç yaşta bir hostesti.

Jane 年輕時曾做過女乘務員。

Bu genç erkekler ebeveynlerinden bağımsızlar.

那些年輕人脫離父母獨立。

O genç adam bizim öğretmenimizdir.

那位帅哥是我们的老师。

Genç çocuklar çoğunlukla bilimden etkilenir.

小孩常常对科学很有热情。

Birçok genç erkek savaşa gitti.

很多年輕人去了打仗。

Annesi yaşına göre genç görünüyor.

他媽媽看起來比實際年齡年輕。

Tom, Mary'den çok daha genç.

汤姆比玛丽年轻许多。

- Şu genç adam bisikletçiliğe çok düşkündür.
- Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.

那年轻人很喜欢骑自行车。

Genç kadın kollarında bir bebek taşıyordu.

那個年輕女人手抱著嬰兒。

İş genç kızlar için uygun değil.

这个岗位不合适小姑娘。

Genç görünüyor ama aslında kırkın üzerinde.

- 她看上去很年轻,实际上已经超过40岁。
- 她看起来是年轻的,但实际上她四十多岁了。

- O çok gençtir.
- O çok genç.

他很年轻。

Onun genç olduğu gerçeğini hesaba katmalıyız.

我们必须考虑到他很年轻。

Oraya yalnız gidemeyecek kadar çok genç.

他年紀還小,不應該自己一個人去。

Birçok genç kız, o şarkıcıyı beğenir.

许多年轻女孩喜欢这个歌手。

Genç Fransızlar da politikadan bahsediyor mu?

法国年轻人也谈政治吗?

Çoğu genç insanın cep telefonu vardır.

年轻人几乎都有手机。

Yaşı genç olabilir, ama güvenilir biri.

他雖然年輕卻很值得信賴。

O, girişte genç bir adam gördü.

她在入口看到一個年輕男人。

Bugün genç insanlar hakkında ne düşünüyorsun?

你对于现在的年轻人有什么看法?

Söyler misin kim bu genç adam?

告诉我,这个年轻人是谁?

O adam genç kızın bileğini yakaladı.

那個男人抓住了這個年輕女孩的手腕。

Genç adam eski bir evde yaşıyor.

那个年经人住在一座老房子里。

O benden iki yaş daha genç.

她比我年輕兩歲。

Tom'un çok genç olduğunu düşünüyor musun?

你觉得汤姆是不是太嫩了?

Çoğu genç bir cep telefonuna sahip.

年轻人几乎都有手机。

Onlar genç ama onların deneyimi var.

他們還年輕,但他們有經驗。

O seçkin genç bir kişiye rastladı.

他遇到了一个优秀的年轻人。

Oğlu kanserden genç bir yaşta öldü.

他儿子小时候就死于癌症了。

Yaklaşık olarak otuz genç kişi katıldı.

约有三十个年轻人到了。

Genç, neden birlikte bir gruba girmiyoruz?

Junior,我们为何不一起加入同一个小组呢

Tom genç ve yakışıklı bir adam.

汤姆是一个年轻而且英俊的人。

Söyle bana; Bu genç adam kim?

告诉我,这个年轻人是谁?

O, yalnız yaşayamayacak kadar çok genç.

他太年輕了無法獨自生活。

Genç arkadaşıma güzel bir hikaye anlat.

跟我的年輕朋友講一個好聽的故事。

Yaşlı kadınlar, genç erkeklerle çıkmaktan hoşlanırlar.

老牛吃嫩草。

Tom kesinlikle Mary'den daha genç görünüyor.

汤姆看起来的确比玛丽年轻。

En genç kız son derece güzel.

么女長得特別漂亮。

O, erkek kardeşinin yanında genç görünüyordu.

他在他弟弟旁边显得很年轻。

İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.

兩個年輕的女孩高興地微笑了。

Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.

该名青年将少女从流氓团伙中救了出来。

O şarkıcı genç insanlar arasında çok popüler.

那位歌手十分受年青人歡迎。

Genç adam elini uzattı ve onu salladım.

年轻人伸出他的手,接着我和他握了手。

Bir genç adam kapının önünde şarkı söylüyor.

有位年轻人在门前唱歌.

Onun hâlâ genç olduğunu göz önüne almalıyız.

我們得體諒她年輕。

Xavier, Paris Üniversitesi'ndeki genç bir ekonomi öğrencisidir.

Xavier是一个在巴黎大学学经济的年轻的大学生。

Bu kitaplar, genç okuyucular için uygun değildir.

这本书不是给年轻读者看的。

Bir grup genç, oyun alanında hentbol oynuyor.

一群年輕人在操場上打手球。

Bay Yamanaka, kendi yaşına göre genç görünüyor.

以他的年齡來說,他看起來年輕。

Japonya'daki birçok genç insan kahvaltıda ekmek yer.

許多日本的年輕人吃麵包當作早餐。

Genç adam ona evlenme teklif etmeye karar verdi.

少年決定要向她求婚。

Genç iken güzel kitapları okumak güzel bir şey.

年轻的时候多看点好书是件好事。

Onun genç olduğu doğru fakat o çok güvenilir.

确实,他还年轻,但是很靠得住。

Bu yaz bir sürü genç insan Hawaii'ye gitti.

今年夏天滿多情人去夏威夷旅行。

Zavallı genç adam sonunda büyük bir sanatçı oldu.

这个可怜的年轻人最后成为了一个了不起的艺术家。

O günlerde âdet olduğu üzere, genç yaşta evlendi.

如當時的習慣,他很年輕便成婚了。

Koltuk değnekli bir genç kız Tom'a nerede yaşadığını sordu.

一个拄着拐杖的年轻女孩问汤姆他住在哪里。

- Genç insanlar genelde enerji dolu.
- Gençler genelde enerji doludur.

年輕人通常都是充滿活力的。

Amerika Birleşik Devletleri'nde genç ölümlerinin birinci sebebi trafik kazalarıdır.

交通事故是美国青少年死亡的主要原因。