Translation of "Yapılacak" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Yapılacak" in a sentence and their spanish translations:

Toplantı yarın yapılacak.

La reunión tendrá lugar mañana.

Yapılacak ne var?

¿Qué hay que hacer?

- Konferans Tokyo'da gerçekleşecek.
- Konferans Tokyo'da yapılacak.
- Toplantı Tokyo'da yapılacak.

La conferencia tendrá lugar en Tokio.

Yapılacak doğru şey bu.

Eso es lo correcto.

Yeteneğine göre ödeme yapılacak.

Se te pagará según tu habilidad.

Konferans öbür gün yapılacak.

La conferencia tendrá lugar pasado mañana en Tokio.

Yapılacak az şey var.

Queda poco por hacer.

Yapılacak bir şey yok.

- No se puede evitar.
- No queda otra.

Sergi önümüzdeki ay yapılacak.

La exhibición se llevará a cabo el próximo mes.

Yapılacak çok şey var.

¡Hay mucho por hacer!

Yapılacak çok iş var.

- Hay mucho que hacer.
- Hay muchas cosas que hacer.

Yapılacak tek şey var.

Sólo hay una cosa por hacer.

- Burada yapılacak bir şey yok.
- Burada yapılacak hiçbir şey yok.

No hay nada que hacer aquí.

- Hâlâ yapılacak çok iş var.
- Hâlâ yapılacak çok şey var.

- Todavía queda mucho por hacer.
- Aún queda mucho por hacer.

Umarım hastane yapılacak dendiğinde de

Espero que también se construya el hospital

Daha yapılacak çok iş var.

- Todavía queda mucho por hacer.
- Aún queda mucho por hacer.

Yapılacak bir sonraki adım nedir?

¿Cuál es el siguiente paso que hay que dar?

Toplantılar bundan sonra Türkçe yapılacak.

De ahora en adelante las reuniones se llevarán a cabo en turco.

Bu yapılacak güzel bir şey.

Es lo más inteligente para hacer.

Yapılacak başka hiçbir şey yok.

No queda nada que hacer.

Hâlâ yapılacak çok iş var.

- Todavía queda mucho por hacer.
- Aún queda mucho por hacer.

Hâlâ yapılacak çok şey var.

Todavía queda mucho por hacer.

Onun yapılacak çok şeyi vardı.

Él tenía muchas cosas que hacer.

Yapılacak tek şey kaldı, beklemek!

¡No queda más que esperar!

Toplantılar iki haftada bir yapılacak.

Las reuniones tienen lugar una vez cada dos semanas.

Onunla ilgili yapılacak bir şey yok.

No hay nada que hacer al respecto.

Tom'un bir yapılacak işler listesi var.

Tom tiene una lista de cosas que hacer.

Onun hakkında yapılacak bir şey yok.

No hay nada que hacer al respecto.

En çok yapılacak şeye sahip olan biziz.

tenemos más por hacer.

Buzullarımızı korumak için yapılacak savaşı sahiplenmeleri gerekiyor.

asumir la responsabilidad de la lucha para proteger nuestros glaciares.

Sana yaptığın işin miktarına göre ödeme yapılacak.

- Se te pagará según la cantidad de trabajo que realices.
- Se le pagará de acuerdo a la cantidad de trabajo que haga.

Hala yapılacak çok daha fazla şey var.

Aún queda mucho por hacer.

Polis başbakana yapılacak suikast planını ele geçirdi.

La policía descubrió una conspiración para asesinar al presidente del gobierno.

- Hâlâ yapılacak çok iş var.
- Daha yapılacak çok iş var.
- Hâlâ yapılacak çok şey var.
- Hâlâ yapacak çok iş var.
- Yapacak hâlâ birçok şey var.

- Todavía queda mucho por hacer.
- Aún queda mucho por hacer.

Bunun sebeplerinden bir tanesi Ayasofya'ya yapılacak saldırıları engellemekti

Una de las razones fue para evitar ataques a Hagia Sophia.

Öğretmen "Sınav gelecek hafta bu gün yapılacak" dedi.

"El examen se llevará a cabo este mismo día, la próxima semana," dijo el profesor.

- Cenaze hizmetleri katedralde düzenlenecek.
- Cenaze hizmetleri katedralde yapılacak.

Los funerales se celebrarán en la catedral.

Bu öğleden sonra yapılacak bir şeyin var mı?

¿Tienes algo que hacer esta tarde?

Bu durumdayken yapılacak ilk şey, panik hissiyle mücadele etmektir.

Lo primero que hacer en esta situación es esforzarse por no sentir pánico.

Bu egzersiz benim için yardım almadan yapılacak kadar kolaydır.

Este ejercicio es lo suficientemente fácil para que lo haga sin ayuda.

Yapılacak olan iş İsa'nın Vaftizi tablosunda çizilecek bir melek çocuktu

El trabajo a realizar era un niño ángel que se dibujaría en el bautismo de Jesús.

Yapılacak en iyi şeyin bu ışığı açık bırakmak ve tüm böceklerin

Creen que lo mejor es dejar esto con la luz encendida

Onun yakalamak için hangi yaklaşımı kullanmalıyız? Yapılacak en iyi şeyin, ışıkla birlikte bunu bırakıp

¿Qué método deberíamos usar para capturarla? Creen que lo mejor es dejar esto con la linterna prendida

Açık bir savaşa zorlayamayacak halde olan Hannibal için Arretium'a yapılacak bir saldırı söz konusu değil.

Sin ser capaz de forzar una batalla bierta, para Hannibal, un asalto en Arretium está fuera de discusión.

Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

La voluntad del pueblo es la base de la autoridad del poder público; esta voluntad se expresará mediante elecciones auténticas que habrán de celebrarse periódicamente, por sufragio universal e igual y por voto secreto u otro procedimiento equivalente que garantice la libertad del voto.