Translation of "Gün" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Gün" in a sentence and their spanish translations:

Gün ağarıyor.

Amanece.

Altı-Gün savaşı kaç gün sürdü?

¿Cuántos días duró la Guerra de los Seis Días?

- Her gün koşarım.
- Her gün çalışırım.

Corro todos los días.

- Bir gün anlayacaksınız.
- Bir gün anlayacaksın.

- Un día lo entenderás.
- Un día lo entenderéis.

- Durum her geçen gün kötüleşiyor.
- Durum gün be gün kötüleşiyor.

La situación está cada vez peor.

- Ben onu her gün kullanırım.
- Her gün onu kullanıyorum.
- Onu her gün kullanırım.
- Her gün kullanırım.
- Her gün kullanıyorum.

Lo uso todos los días.

Her gün mutlu bir gün geçirmek isterseniz,

tener un buen día cada día,

O gün tüm gün sinirli ve öfkeliydim,

Estuve enfadada y molesta todo ese día

Biri doğduğu gün biri tahta çıktığı gün

el día que nació alguien, el día que él estaba en el trono

Gün doğumundan gün batımına kadar çiftlikte çalışır.

Él trabaja en la granja desde la mañana a la noche.

- Bugün güneşli bir gün.
- Güneşli bir gün.

Es un día soleado.

- Beş gün yağdı.
- Beş gün yağmur yağdı.

Ha llovido durante cinco días.

400 gün sürdü.

Nos tomó 400 días.

Her gün çıkabilirsiniz

Tomarlas cualquier día

Her gün oluyor.

Sucede todos los días.

Sonra bir gün

Y un día,

Her gün kendimize

Todos los días estamos aprendiendo,

Her gün kapıdan,

Salía al mundo todos los días

Gün geçtikçe ucuzluyor.

se están abaratando día a día.

Gün yüzüne çıkar

surgir

Yağmurlu bir gün.

Es un día lluvioso.

Güzel bir gün!

¡Hermoso día!

O gün gelecektir.

El día vendrá.

On gün geçti.

Pasaron diez días.

Güzel bir gün.

Es un bonito día.

Bir gün yürüyebileceksin.

Un día serás capaz de caminar.

Ertesi gün Noel'di.

Al día siguiente fue Navidad.

Her gün yüzeceğim.

Voy a nadar cada día.

Üç gün önceydi.

Fue hace tres días.

Yakında gün ağaracak.

Pronto amanecerá.

Mükemmel bir gün.

Es un día perfecto.

Yepyeni bir gün.

Es un nuevo día.

Bir gün anlarsın.

Un día lo entenderás.

Bütün gün bekleyemeyiz.

No tenemos todo el día.

Bütün gün bekleyemem.

No tengo todo el día.

Yeni bir gün.

Es un nuevo día.

Neredeyse gün doğuyor.

El amanecer está cerca.

Üç gün oldu.

Han pasado tres días.

Kaç gün için?

¿Para cuántos días?

Bu gün Cuma.

Este día es viernes.

Bugün büyük gün.

Hoy es el gran día.

Bir gün anlayacaksınız.

Un día lo entenderéis.

Bir gün kaldı.

Queda un día.

Bugün hangi gün?

¿Qué día es hoy?

Bu gün pazardır.

- Este día es domingo.
- Hoy es domingo.

Bütün gün uyudum.

Dormí todo el día.

Tüm gün boşum.

Tengo el día entero libre.

Gün batımını seviyorum.

Me gustan mucho las puestas de Sol.

Her gün görüşüyoruz.

Nos vemos a diario.

O gün neredeydin?

¿Dónde estabas ese día?

Gün henüz bitmedi.

Todavía no ha acabado el día.

Bir gün anlayacaksın.

Un día lo entenderás.

Her gün ağlarım.

Lloro todos los días.

Bir gün başaracaksın.

Algún día tendrás éxito.

Gün gibi aşikâr.

Es tan claro como el agua.

Bulutlu bir gün.

Es un día nublado.

Bütün gün çalışıyorum.

Trabajo todo el día.

O gün yarın.

Mañana es el día.

Hepimiz her gün güzel bir gün geçirmek isteriz.

Todos queremos tener un buen día cada día.

İtalya'nın ilk altı gün yedi gün vakası girilmedi

Los primeros seis días y siete días de Italia no han sido ingresados

- Hasta her gün toparlanıyordu.
- Hasta her gün iyileşiyordu.

El paciente se iba recuperando día a día.

- Ne hoş bir gün.
- Ne güzel bir gün!

¡Qué agradable día!

- Her gün İngilizce çalışırım.
- Her gün İngilizce öğreniyorum.

Estudio inglés todos los días.

- Her gün İngilizce konuşurum.
- Her gün İngilizce konuşuyorum.

- Hablo inglés todos los días.
- Hablo inglés cada día.

- Her gün aynı bok.
- Her gün aynı terane.

Misma mierda, diferente día.

- Bu güzel bir gün.
- Bugün güzel bir gün.

- Hoy es un bello día.
- Hoy es un hermoso día.
- Hoy es un bonito día.

- Aralık 31 gün çeker.
- Aralıkta 31 gün vardır.

Diciembre tiene treinta y un días.

- Bugün güneşli bir gün.
- Bugün güneşli bir gün

Hoy es un día soleado.

- Her gün çalışır mısın?
- Her gün koşar mısın?

¿Corres todos los días?

- İnsanlar her gün ölür.
- İnsanlar her gün ölürler.

Todos los días gente muere.

- Ben her gün yüzerim.
- Her gün yüzmeye giderim.

Nado todos los días.

- Bir gün beni unutacaksınız.
- Bir gün beni unutacaksın.

- Me olvidarás algún día.
- Algún día me olvidaréis.
- Un día me olvidarás.
- Te olvidarás de mí algún día.

- Ben onu her gün kullanırım.
- Her gün onu kullanıyorum.
- Onu her gün kullanırım.

Lo uso todos los días.

- Tom her gün içer.
- Tom her gün parlatır.
- Tom her gün içki içer.
- Tom her gün kafayı çeker.

Tom bebe todos los días.

- Güzel gün, değil mi?
- Hoş bir gün, değil mi?
- Güzel bir gün, değil mi?

Bonito día, ¿verdad?

- Ben bir gün ülkenize geleceğim.
- Bir gün ülkene geleceğim.

Algún día iré a tu país.

- Biz her gün TV izleriz.
- Her gün televizyon seyrederiz.

Nosotros vemos televisión todos los días.

- O iki gün önceden vardı.
- İki gün önce geldi.

Él llegó hace dos días atrás.

- Birkaç gün önce faksını aldım.
- Geçen gün faksını aldım.

Recibí su fax el otro día.

- Güzel gün, değil mi?
- Güzel bir gün, değil mi?

Bonito día, ¿verdad?

Üstelik iki gün yaşayabilirsin.

Y tienen dos días de vida.

İşte bu gün, evet

Este fue el día, oh sí!

2019 Ocağında bir gün

Un día, en enero de 2019,

Her gün 106 tecavüz;

106 violaciones por día;

Memur o gün kovuldu.

Lo despidieron al momento.

Her gün daha fazlasıyla,

7 500 miles de millones en el último recuento,

Rıhtımda otururken bir gün

Un día, sentado en el muelle,