Translation of "Söylüyorlar" in Spanish

0.023 sec.

Examples of using "Söylüyorlar" in a sentence and their spanish translations:

Rahibeler şarkı söylüyorlar.

Las monjas están cantando.

Onlar yalan söylüyorlar.

Están mintiendo.

Yağmur yağacağını söylüyorlar.

Dicen que va a llover.

Bir savaşçı olduğunuzu söylüyorlar.

Dicen que eres una guerrera.

Iş bulamamaktan korktuklarını söylüyorlar.

que no podrán conseguir trabajo.

Onun yakında evleneceğini söylüyorlar.

Dicen que ella va a casarse pronto.

Onun Almanya'da doğduğunu söylüyorlar.

Dicen que nació en Alemania.

Fıstıkların afrodizyak olduğunu söylüyorlar.

Dicen que los cacahuetes son afrodisíacos.

Onun hasta olduğunu söylüyorlar.

- Dicen que está enfermo.
- Dicen que ella está enferma.

Zen'in aklımızı işlediğini söylüyorlar.

Dicen que el Zen cultiva nuestra mente.

İnsanlar deli olduğumu söylüyorlar.

La gente dice que estoy loco.

Onun asla dönmeyeceğini söylüyorlar.

Se dice que él ya nunca volverá.

Dışardaki kuşlar şarkı söylüyorlar.

Los pájaros afuera están cantando.

Çünkü gençler bize kaygılandıklarını söylüyorlar.

Porque nos indican que están preocupados.

Ihtiyaç duydukları becerileri edinemediklerini söylüyorlar.

que les preocupa no estar aprendiendo las habilidades que necesitan.

Peki bunu neye dayanarak söylüyorlar

Entonces, ¿qué dicen sobre la base de

Trump'ın kazanmasının imkansız olduğunu söylüyorlar

Dicen que Trump es imposible de ganar

İnsanlar onun asla ölmeyeceğini söylüyorlar.

La gente dice que él jamás muere.

Onlar hayvanların nefret edemediğini söylüyorlar.

Se dice que los animales no pueden odiar.

Onun ona âşık olduğunu söylüyorlar.

Dicen que está enamorada de él.

Onlar onun çalışkan olduğunu söylüyorlar.

Dicen que es diligente.

Onun çalışmaktan nefret ettiğini söylüyorlar.

Dicen que odia trabajar.

Onlar Mike'ın yatakta hasta olduğunu söylüyorlar.

Dicen que Mike está en la cama enfermo.

Venedik'in güzel bir şehir olduğunu söylüyorlar.

Dicen que Venecia es una hermosa ciudad.

Dünyadaki en nazik kadın olduğunu söylüyorlar.

Dicen que ella es la mujer más amable del mundo.

İnsanlar onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar.

La gente dice que él sigue vivo.

Çocuklar kamp ateşi etrafında şarkı söylüyorlar.

Los niños están cantando en torno a la fogata.

Bu eski evde hayaletlerin olduğunu söylüyorlar.

Dicen que hay fantasmas en esta casa vieja.

Onun gençken bir müzisyen olduğunu söylüyorlar.

Dicen que era un músico cuando era joven.

Onun iki yıldır ölü olduğunu söylüyorlar.

Dicen que él lleva dos años muerto.

Onlar Coca-Cola'nın dişleri erittiğini söylüyorlar.

Dicen que la Coca-Cola disuelve los dientes.

Onlar büyük bir barajın yapılacağını söylüyorlar.

Dicen que se construirá una gran presa.

Vikinglerin Columbus'tan önce Amerika'yı keşfettiğini söylüyorlar.

- Se dice que los Vikingos descubrieron América antes que Colón.
- Dicen que los vikingos descubrieron América antes de Colón.

Onlar o ilacın güvenli olmadığını söylüyorlar.

- Dicen que ese medicamento no es seguro.
- Dicen que esa droga no es segura.

Onlar Liisa'nın yazlık evinin yandığını söylüyorlar.

Dicen que la casa de veraneo de Liisa se incendió.

Bu eski evin perili olduğunu söylüyorlar.

- Dicen que esta vieja casa está embrujada.
- Dicen que hay fantasmas en esta casa vieja.

Diyelim ki yalan söylüyorlar ne elde edecekler

Digamos que mienten lo que obtendrán

Onlar, senin ilk aşkını asla unutmadığını söylüyorlar.

Dicen que nunca se olvida al primer amor.

Onun en iyi tenis oyuncusu olduğunu söylüyorlar.

Dicen que es el mejor jugador de tenis.

Onlar golfün Japonya'da çok popüler olduğunu söylüyorlar.

Se dice que el golf es muy popular en Japón.

Onlar onun ciddi olarak hasta olduğunu söylüyorlar.

Se dice que él está enfermo de gravedad.

Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.

- Dicen que soy una anciana.
- Dicen que soy una mujer mayor.

Bazı insanlar benim aşkımın gerçek olamayacağını söylüyorlar.

Algunas personas dicen que mi amor no puede ser verdadero.

O ve kocasının hiçbir konuda anlaşamadığını söylüyorlar.

Dicen que ella y su marido no están de acuerdo en nada.

İnsanlar onun gençken bir oyuncu olduğunu söylüyorlar.

Dicen que era una actriz en su juventud.

Onlar onun iyi bir doktor olduğunu söylüyorlar.

Dicen que es un buen médico.

"Yalan mı söylüyorlar yoksa?" diye bir video çekmiştik

"¿Están mintiendo o lo están?" hicimos un video

Onlar onun kentteki en zengin kişi olduğunu söylüyorlar.

Ellos dicen que es la persona más rica en la ciudad.

- İnsanlar krizin bittiğini söylüyor.
- İnsanlar krizin bittiğini söylüyorlar.

La gente dice que la crisis se ha ido.

Onlar kadınların genellikle erkeklerden daha uzun yaşadıklarını söylüyorlar.

Comúnmente se dice que las mujeres viven más que los hombres.

- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- Aşkın gözü kördür derler.

- Se dice que el amor es ciego.
- Dicen que el amor es ciego.

Arkadaşlarım ben sarhoşken daha iyi Fransızca konuştuğumu söylüyorlar.

Mis amigos dicen que hablo mejor en francés cuando estoy borracho.

Onlar onun bir haftadır yatakta hasta olduğunu söylüyorlar.

Dicen que lleva una semana en la cama enfermo.

Bazı insanlar COVİD-19'un laboratuarda yaratıldığını söylüyorlar.

Hay quien dice que el coronavirus ha sido creado en un laboratorio.

- İki kadın şarkı söylüyor.
- İki tane kadın şarkı söylüyorlar.

- Dos mujeres cantan.
- Dos mujeres están cantando.

Bir bakışın binlerce kelimeden daha fazla değerli olduğunu söylüyorlar.

Dicen que una mirada vale más que mil palabras.

Bazı insanlar, Japonya'nın erkek egemen bir toplum olduğunu söylüyorlar.

Algunas personas dicen que Japón es una sociedad dominada por los hombres.

Bazı insanlar Fransızcanın dünyadaki en güzel dillerden biri olduğunu söylüyorlar.

Algunos dicen que el francés es uno de los idiomas más lindos del mundo.

Firefox'un bir gün içinde 8 milyon kez indirilmiş olduğunu söylüyorlar.

Dicen que cada día Firefox se descarga más de 8 millones de veces.

Onlar asbestten yapılmış su haznelerinin bir sağlık riski doğurabileceğini söylüyorlar.

Dicen que los tanques de agua de amianto pueden ser un riesgo para la salud.

- İyi bir doktor olduğu söyleniyor.
- Onun iyi bir doktor olduğunu söylüyorlar.

Dicen que él es un buen médico.

- Onlar onun çok zengin olduğunu söylüyorlar.
- Onun çok zengin olduğunu söylerler.

- Dicen que él es muy rico.
- Se dice que es muy rico.
- Dicen que es muy rico.

Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.

Dicen que hay ranas de colores chillones, pero yo nunca las he visto.

Bazı insanlar gece geç saatlerde yemek yemenin sağlığınız için kötü olduğunu söylüyorlar.

Algunas personas dicen que comer tarde por la noche es malo para la salud.

Onlar Amerika'da herhangi birinin başkan olabileceğini söylüyorlar fakat belki gerçekten doğru değildir.

Dicen que en Estados Unidos cualquiera puede ser presidente, pero puede que no sea del todo cierto.

Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.

Los opositores dicen que las cosechas genéticamente modificadas pueden polinizar y dañar otras cosechas.

Bazıları 2.Ramses'in altı kadına ve 100'den fazla çocuğa sahip olduğunu söylüyorlar.

Dicen que Ramsés II tuvo seis esposas y más de 100 hijos.

Onlar kızların nasıl göründükleri ile ilgili endişelenerek erkeklerden daha çok zaman harcadıklarını söylüyorlar.

Dicen que las chicas pasan más tiempo preocupándose por su aspecto que los chicos.

Uzmanlar, insanlar daha fazla ödemeye istekli olduğu için kahve fiyatlarının daha çok arttığını söylüyorlar.

Los expertos declaran que los precios del café están subiendo fundamentalmente porque la gente está dispuesta a pagar más.

Bilim adamları, Avustralya'daki Büyük Set Resifi'nin yarısından fazlasının son 30 yıl içinde yok edildiğini söylüyorlar.

Los científicos dicen que más de la mitad de la Gran Barrera de Coral de Australia ha sido destruida en los últimos 30 años.

Çoğu insan bir yabancı dil öğrenmenin en iyi yolunun bir anadil konuşurundan öğrenmek olduğunu söylüyorlar.

La mayoría de la gente dice que la mejor manera de aprender una lengua extranjera es aprender de un hablante nativo.

Bütün doktorlar kahve içmemem gerektiğini söylüyorlar ama buna rağmen, sevdiğim arkadaşlarımla beraberken ara sıra birazcık içiyorum.

Todos los doctores dicen que yo no debo tomar café, y sin embargo bebo un poco de vez en cuando en buena compañía.

Onlar müziğin vahşi canavarı sakinleştirdiğini söylüyorlar ama benim için şahsen, o beni ne rahatlatıyor ne de sakinleştiriyor.

Dicen que la música amansa a las fieras pero a mí personalmente ni me relaja ni me calma.

"Yüzün BBC'nin her yerinde, Dima!"Al-Sayip bağırdı. "Onlar 25 adamla uyuduğunu va sonra onları öldürdüğünü söylüyorlar! Allah'ın belası bunu nasıl yaptın!

—¡Tu cara está por toda la BBC, Dima! —exclamó Al-Sayib— ¡Dicen que te acostaste con 25 hombres y después los mataste! ¡¿Cómo demonios lo hiciste?!