Translation of "Risk" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Risk" in a sentence and their spanish translations:

risk düşer.

Tu riesgo baja.

Risk alma.

No corras riesgos.

Risk almaktan çekinmiyorduk.

[Huidobro] Una cuestión cuidadosa, de riesgos...

Risk çok büyük.

- Hay mucho en juego.
- Hay un montón en juego.

Hiçbir risk yok.

No hay riesgo.

Risk almaktan hoşlanmam.

- Odio correr riesgos.
- No me gusta correr riesgos.

risk almada iyi olabilirlerdi.

ni tampoco apostando para alzarse con grandes recompensas.

Muhakeme ve risk gerektiriyor.

Requiere juicio y riesgo.

...risk o kadar artıyor.

mayor será el riesgo.

Kumarbazlar risk almayı severler.

Los jugadores disfrutan tomar riesgos.

Risk çok fazla büyük.

El riesgo es demasiado grande.

Büyük bir risk aldın.

Has corrido un gran riesgo.

Biz risk almak zorundayız.

Tenemos que arriesgarnos.

Risk altında olan nedir?

¿Qué está en peligro?

Risk almaktan nefret ederim.

Odio correr riesgos.

Tüm popülasyonlardaki yaşlılar risk altındadır,

Las personas mayores en todas las poblaciones están en riesgo,

risk faktörleriyle bağlantılı olduğunu söylüyor.

tener dificultades financieras o desempleo.

Ama karşılaştığı en büyük risk,

Pero el mayor riesgo al que se enfrenta

Pentagon, risk sermayesi şirketi aracılığıyla

El Pentágono, a través de su agencia de capital de riesgo,

Plakların oluşumu bir risk etkeni,

Tener placas es un factor de riesgo,

Risk almazsanız bir şey kazanamazsınız.

El que no arriesga no gana.

risk, yüz kat azaltılmadan önce

un tercio de los niños no vivían para ver su quinto cumpleaños,

Niçin böyle bir risk alıyorsun?

¿Por qué asumes ese riesgo?

Böyle bir risk almak istemiyorum.

No quiero tomar un riesgo así.

O büyük bir risk aldı.

Él corrió un gran riesgo.

Tom büyük bir risk aldı.

Tom tomó un gran riesgo.

Bu almamız gereken bir risk.

Es un riesgo que debemos correr.

İlgili büyük bir risk var.

Hay un gran riesgo implicado.

Herhangi bir risk var mı?

¿Existe algún riesgo?

Almak zorunda olmamız bir risk.

- Es un riesgo que tenemos que tomar.
- Es un riesgo que tenemos que asumir.
- Es un riesgo que tenemos que correr.

Risk yoksa ödül de yok.

- El que no arriesga nada, no gana nada.
- Sin riesgo no hay recompensa.

Ama adalet almaya değecek bir risk.

Pero ser justos es un riesgo que vale la pena correr,

Pozitif risk alma tekrarladığında artar mı?

¿Correr riesgos positivos puede escalar con las exposiciones repetidas?

Başarının yolu risk ve belirsizliklerle döşelidir.

El camino al éxito está pavimentado con riesgo e incertidumbres.

Hangi yöne dönsek risk faktörü var:

Enfrentamos riesgos de cualquier forma:

Risk altında olan çok şey var.

Hay demasiado en peligro.

Bu almak zorunda kalacağımız bir risk.

Es un riesgo que tendremos que tomar.

Ve akıl hastalığı açısında yüksek risk altındaydık.

y teníamos alto riesgo de enfermedades mentales.

Bizim seslerimiz büyük bir finansal risk demek.

nuestras voces son un riesgo financiero muy alto.

Bu sürecin bana risk almayı öğrettiğini hatırlatıyor.

Me recuerda que este proceso me enseñó a correr riesgos.

Tıpkı erkek risk sermayedarlarının sorduğu sorular gibi.

al igual que hacían los inversores.

- Bir riske gireceğini söyledi.
- Risk alacağını söyledi.

- Dijo que se iba a arriesgar.
- Él dijo que tomará el riesgo.

İnsanların benimseyebileceği bazı risk azaltma uygulamaları olabilir,

existen algunas medidas que pueden disminuir el riesgo de contagio,

Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.

Tienes que arriesgar mucho para ganar mucho.

Risk almazsanız bir şey kazanamazsınız. Cesur olmanız gerek.

El que no arriesga no gana. Deben ser valientes.

Aynı zamanda böylesi dikkatsiz bir şekilde risk alabilirler?

y, al mismo tiempo, tan descuidados y correr tantos riesgos?

Üstelik dünyadaki tüm ergenler aynı düzeyde risk almazlar.

Además, no todos los adolescentes del mundo toman riesgos del mismo nivel.

Böylece, risk almaya alışmanın korku ve suçluluk gibi

Predije que la habituación a correr riesgos

Ve kumar gibi risk alma davranışlarına ölçüt oluşturabilecek

para medir su conducta de toma de riesgos comparable con las del mundo real,

Sonuçlar risk almaya alışmanın gerçekten de ergenin duygusal

Y los resultados mostraron que la habituación a correr riesgos

Ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen,

Y aunque el aumento del riesgo es relativamente pequeño,

Dolayısıyla, hem erkek hem de kadın risk sermayedarlarının

Teniendo en cuenta que tanto inversores como inversoras

Eğer bir arkadaşınızla yakın mesafeden konuşuyorsunuz risk yükselir.

Si estas hablando con un amigo a una distancia corta tu riesgo sube.

Her birimizin nasıl davrandığına göre risk azalıp çoğalabilir.

El riesgo puede subir o bajar dependiendo de como cada uno se comporta.

Yaşlı veya risk altındaki komşuların bakımına nasıl yaklaşmalıyız,

¿Cómo deberíamos cuidar de nuestros vecinos adultos mayores o con alguna condición de riesgo...

Zor iş kimseyi öldürmedi. Ama risk almak neden?!

El trabajo duro nunca ha matado a nadie. ¡¿Pero para qué arriesgarse?!

Geçtiğimiz Ocak ayında risk alıp babamı doğum gününde aradım

El pasado enero, me arriesgué y llamé a mi padre por su cumpleaños.

Yardım çağırmamız gerekiyor. Bu almaya değer bir risk değildi.

Necesitamos ayuda. No valió la pena el riesgo.

risk almaya devam etmeleri bir o kadar kolaylaşıyor olmasıydı.

les era más fácil correr más riesgos.

Ki bu da daha çok risk almalarına engel oldu.

lo que evitó que corrieran más riesgos.

Tüm görünen bu risk alma davranışlarını güdüleyen, kontrol eden

todos los cambios funcionales físicos, detectables y emocionales

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

De hecho, mi paciente asmático grave está en mayor riesgo cuando está callado.

Kalp hastalığı için düzeltilebilir, önemli bir risk faktörü olarak listelemiyor,

como factor de riesgo modificable clave para la enfermedad cardíaca,

Kalp hastalığı, felç ve kanser açısından daha düşük risk taşıyor

enfermedad cardíaca, embolia y cáncer,

Elon Musk, bunun bir varoluşsal risk olduğu ve toplum olarak

Elon Musk advierte que es un riesgo existencial

Sanırım burası için yeterli halatım var ama bu bir risk.

Creo que tengo suficiente cuerda, pero es un riesgo.

Daha çok risk alma eğilimde oldukları artık bir sır değil

tienden a correr más riesgos que los niños o los adultos,

Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.

Es un gran riesgo tener toda una población en un solo lugar.

Ama daha az risk ya da ceza ile sahtelerini internette satarak

Pero puede ganarse 2000 % vendiendo productos falsificados en Internet

- Onu yapmak için, risk almak zorundasın.
- Bunu yapmak için riskler almak zorundasın.

Para hacer eso, tienes que arriesgarte.