Translation of "Konuşacak" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Konuşacak" in a sentence and their spanish translations:

Tom konuşacak.

- Tom hablará.
- Tom va a hablar.

İnsanlar konuşacak.

La gente hablará.

Konuşacak durumda değiller.

sobre su vida y sus problemas.

Onunla konuşacak mısın?

¿Tú le vas a decir?

Konuşacak kimsem yoktu.

No tenía a nadie con quien hablar.

Ben konuşacak birini istiyorum.

Quiero a alguien con quien hablar.

Sadece konuşacak birini istiyorum.

Sólo quiero a alguien con quien hablar.

Artık konuşacak enerjim yok.

Ya no tengo fuerzas para hablar.

Konuşacak çok şeyiniz vardır.

Tenemos mucho de que hablar.

Konuşacak hiç kimsem yoktu.

No tenía a nadie con quien hablar.

Tom konuşacak birini bulamadı.

Tom no pudo encontrar a nadie con quien hablar.

Tom bizimle pazartesi konuşacak.

Tom hablará con nosotros el lunes.

Konuşacak birisine ihtiyacım var.

Necesito a alguien con quien hablar.

Dili konuşacak kimsem yok.

No tengo a nadie con quien hablar el idioma.

Onun konuşacak hiç kimsesi yok.

Ella no tiene con quién hablar.

Konuşacak herhangi bir arkadaşım yok.

No tengo amigos con los que hablar.

Bence konuşacak birine ihtiyacın var.

Creo que necesitas a alguien con quien hablar.

Hakkında konuşacak bir şeyimiz yok.

No tenemos nada de qué hablar.

Judy yarın Japonya hakkında konuşacak.

Mañana, Judy hablará sobre Japón.

Onun hiç konuşacak arkadaşı yok.

Él no tiene amigos con los que charlar.

Sorunlarım hakkında konuşacak bir arkadaşım yok.

No tengo ningún amigo con el que hablar de mis problemas.

Benim sizinle konuşacak bir şeyim var.

Tengo algo que discutir contigo.

Yaşlı insanların konuşacak birine ihtiyaçları vardır.

Los ancianos necesitan a alguien con quien conversar.

Tom konuşacak birine sahip olmayı diledi.

Tom deseaba tener a alguien con quien platicar.

Tom Mary ile konuşacak durumda değildi.

Tom no estaba de humor para hablar con Mary.

Tom'un Mary ile konuşacak cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor de hablarle a Mary.

Arkadaş gibi yanında olacak, konuşacak birini bulmak

alguien que pueda apoyarlos como amigos, con quien conversar,

Tüm yaşlı insanların konuşacak birine ihtiyacı var.

Todas las personas mayores necesitan alguien con quien hablar.

Tom konuşacak kimsesi olmayan tamamen yalnız biri.

Tom está completamente solo y no tiene a nadie con quien hablar.

- Bob konuşacak birini arıyordu.
- Bob bir muhatap arıyordu.

Bob buscaba alguien con quien hablar.

Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.

Mary no tiene a nadie con quien hablar, pero no se siente sola.

Jose şu anda konuşacak bir durumda değil; daha sonra arayın.

José no está en condiciones de hablar ahora; llamá más tarde.