Translation of "Kendine" in Spanish

0.039 sec.

Examples of using "Kendine" in a sentence and their spanish translations:

Kendine inan.

Cree en ti mismo.

Kendine gel.

Cuida tus modales.

Kendine güven.

Ten confianza en ti mismo.

kendine şunu sor:

Pregúntense,

Kendine şunu sor:

Pregúntense,

Ve kendi kendine

y se dijo a sí misma:

Kendine odaklanan, savunmasız

Narra una naturaleza ingeniosa, elegante,

Kendine iyi bak.

Cuídate.

Kendine zarar vereceksin.

- Te vas a lastimar.
- Te harás daño.

O, kendine bakmıştı.

Él se había cuidado.

O, kendine bakamaz.

Él no se puede cuidar solo.

Aynada kendine bak.

Mirate en el espejo.

Kendine inanmak zorundasın.

- Debes creer en ti mismo.
- Debéis creer en vosotros mismos.

Kendine dikkat et.

- Míralo tú mismo.
- Véalo usted mismo.
- Miradlo vosotros mismos.

Ellerini kendine sakla.

Ten las manos quietas.

Aynada kendine baktı.

- Se miró en el espejo.
- Ella se miró en el espejo.

Aynada kendine gülümsedi.

Se sonrió a sí misma en el espejo.

Kendine iyi bak!

- ¡Cuidate!
- ¡Te cuidas!

Tom kendine bakabilir.

Tom se puede cuidar solo.

Tom kendine güldü.

Tom se rio de sí mismo.

Onu kendine sakla.

- Llévalo contigo.
- Consérvalo contigo.

Kendine gel, çocuk!

- ¡Comportate, nene!
- ¡Compórtate, niño!

Tom kendine bakamaz.

Tom no se puede cuidar a sí mismo.

- Kendi kendine, "Başaracağım!" dedi.
- Kendi kendine, "Yapacağım!" dedi.

- Dijo a si mismo, "Lo haré."
- Se dijo a sí mismo, "lo haré".

- Kendine bu kadar katı olma.
- Kendine karşı bu kadar katı olma.
- Bu kadar yüklenme kendine.

- No seas tan duro contigo mismo.
- No sea tan dura consigo misma.

kendine bir yörünge belirliyor

se marca una trayectoria

Toplumda kendine yer bulabiliyor

puede encontrar un lugar en la sociedad

Kendine daha iyi bakmalısın.

- Deberías cuidarte más.
- Deberías cuidarte mejor.

Mary aynada kendine baktı.

Mary se miró en el espejo.

Makine kendi kendine çalışır.

La máquina funciona sola.

O kendi kendine mırıldanıyor.

Ella está murmurando consigo misma.

Kendine büyük evi aldı.

Ella tiene la enorme casa para ella sola.

Onu kendine düşman etme.

No hagas de él un enemigo.

O henüz kendine gelmedi.

- Él no ha recobrado aún el conocimiento.
- Todavía no ha recuperado la consciencia.

Tom kendi kendine konuşuyordu.

Tom estaba hablando consigo mismo.

Kendine otel suiti tuttu.

Tenía la habitación del hotel para ella sola.

Mary kendine makyaj yapıyor.

Mary se está maquillando.

Kendine bu kadar yüklenme.

No te maltrates a ti mismo.

Tom kendine yardımcı oldu.

- Tom se sirvió.
- Tom se ayudó a sí mismo.

Mum kendi kendine söndü.

La vela se apagó sola.

- Kendine gel.
- Terbiyeni takın.

Compórtate.

Lütfen kendine iyi bak.

Cuídate mucho por favor.

Tom düşüncesini kendine sakladı.

Tom se guardó su opinión para sí mismo.

Sen kendine aşırı güvenensin.

- Eres arrogante.
- Eres soberbio.

Kendine işkence etmeyi bırak.

Deja de torturarte.

Sen kendine aşırı güvenendin.

- Fuisteis arrogantes.
- Eras arrogante.

O kendi kendine konuşuyor.

Está hablando consigo mismo.

- Kendine gel!
- Terbiyeni takın!

¡Pórtense bien!

O kendi kendine konuştu.

Él habló consigo mismo.

Kendine yalan söylemekten vazgeçmelisin.

Debes dejar de mentirte a ti misma.

Tom aynada kendine baktı.

Tom se miró en el espejo.

Tom sırrı kendine sakladı.

Tom se guardó el secreto.

Tom aynada kendine gülümsedi.

Tom se sonrió a sí mismo en el espejo.

Kendi kendine Fransızca öğrendi.

Aprendió francés solo.

Kendine karşı dürüst ol.

Sé honesto contigo mismo.

Kapı kendi kendine açılıyor.

La puerta se abre sola.

kendine hizmet eden önyargıda ise

pero, en el sesgo de autoservicio,

''Çok kışkırtıcı, kendine hakim olamadı.''

“Era tan tentador que no pudo evitarlo”.

Kendi kendine iyileşen birinin hikâyesi.

se cura solo por haber sido mal diagnosticado.

Sahada kendine güvenli bir doktor

un colega de confianza en el terreno

çünkü kendine yeni konakçı bulamıyor

porque no puede encontrar un nuevo anfitrión

Siz televizyonda kendine profesör dedirten

te haces profesor de televisión

Kendine bu kadar sert olma.

No sea tan dura consigo misma.

Tom kendine benzeyen insanları sever.

A Tom le gusta la gente como él.

Kendine biraz sıcak çay yap.

Prepárate algo de té caliente.

Kendine inanıncaya kadar Tanrıya inanamazsın.

Nadie puede creer en Dios hasta que crea en sí mismo.

Kendine iyi bak. Hasta olma.

- Cuídese. No se enferme.
- Cuídate. No te pongas enfermo.

Kendi kendine gelin güvey oluyorsun.

Estás construyendo castillos en el aire.

Kendine ait birini almak zorundasın.

Tendrás que conseguir uno por tu cuenta.

Tom Mary'nin kendine gelmesini istedi.

Tom pidió a Mary que se comportase.

Aynada kendine bakmaktan hoşlanır mısın?

¿Te gusta mirarte al espejo?

- Tom kendine geliyor.
- Tom ayılıyor.

Tom está volviendo en sí.

Güle güle! kendine iyi bak!

¡Adiós! ¡Cuídate!

O kendine bir mektup yazdı.

Ella se escribió una carta a ella misma.

Kendine özgülük Batıda çok önemlidir.

La individualidad es muy importante en Occidente.

Tom kendine bir sandviç yaptı.

Tom se hizo un sándwich.

Tom kendi kendine konuşmaya başladı.

Tom empezó a hablar consigo mismo.

Kendine bakacak kadar yeterince yaşlısın.

Eres lo suficientemente grande para cuidarte solo.

Tom bütün evi kendine ayırdı.

Tom tenía toda la casa para él solo.

Tom Mary'ye kendine gelmesini söyledi.

Tom le dijo a Mary que se comportara.

Tom'un kendine hiç güveni yok.

Tom no tiene confianza en sí mismo.

Kendine daha iyi bakman gerek.

- Cuídate más.
- Tienes que cuidarte mejor.
- Debes cuidarte mejor.

- "Bu kitabı istiyorum.", dedi kendi kendine.
- "Ben o kitabı istiyorum" dedi kendi kendine.

"Quiero ese libro" -él se dijo a sí mismo.

Bence kendine güvenmek ikna etmenin düşmanı.

Creo que la confianza es enemiga de la persuasión.

Bu sadece kendi kendine yeterliliğin yalanıydı.

Esa es la mentira de la autosuficiencia.

Steve Jobs'da kendine bir çevre belirledi

Steve Jobs se ha marcado un círculo

Niye kendine güvenin bu kadar az?

- ¿Por qué estás tan insegura?
- ¿Por qué sos tan insegura?
- ¿Por qué eres tan inseguro?
- ¿Por qué eres tan insegura?
- ¿Por qué sois tan inseguros?
- ¿Por qué sois tan inseguras?
- ¿Por qué es tan inseguro?
- ¿Por qué es tan insegura?

Neden kendine iyi bir ev almıyorsun?

¿Por qué no te consigues una casa decente?