Translation of "Getirir" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Getirir" in a sentence and their spanish translations:

Onu söylemek uğursuzluk getirir.

- Decir eso da mala suerte.
- Decir eso trae mala suerte.

Para mutluluk getirir mi?

¿El dinero trae la felicidad?

Kara kedi uğursuzluk getirir.

Los gatos negros traen mala suerte.

Gün birçok şeyi getirir.

El tiempo trae muchas cosas.

...gece, beraberinde sürpriz davranışlar getirir...

la noche marca el inicio de comportamientos sorprendentes

Bana bir battaniye getirir misin?

¿Me podrías traer una cobija?

Bana biraz çay getirir misin?

¿Puedes traerme un poco de té?

Lütfen bana faturayı getirir misin?

¿Me puede traer la cuenta, por favor?

Zaman ve koşullar bilgelik getirir.

El tiempo y la circunstancia traen sabiduría.

Büyük güç, büyük sorumluluk getirir.

Un gran poder conlleva una gran responsabilidad

Bu müzik insanın uykusunu getirir.

Esta música duerme a uno.

İyi yiyecek iyi sağlık getirir.

La comida buena trae la buena salud.

Postacı her sabah mektupları getirir.

El cartero reparte cartas todas las mañanas.

Bana biraz su getirir misin?

- ¿Puedes traerme un poco de agua?
- ¿Podrías traerme un poco de agua?

Bahar yağmurları yaz çiçeklerini getirir.

Las lluvias de la primavera traen las flores del verano.

Geceleri, su onları bir araya getirir.

De noche, el agua los une.

Kısa bir yürüyüş seni istasyona getirir.

Un paseo corto te llevará hasta la estación.

Oda 305'e kahvaltımı getirir misin?

¿Podrías traerme el desayuno a la habitación 305?

Kim bana meyve ve çay getirir?

¿Quién me trae fruta y té?

O her zaman sözlerini yerine getirir.

Él siempre cumple sus promesas.

Yeni bir yıl hep umut getirir.

- El nuevo año siempre trae esperanza.
- Un nuevo año siempre trae esperanza.

Bu, durumu daha kötü hale getirir.

- Esto agrava la situación.
- Esto empeora la situación.

Lütfen başka bir yastık getirir misin?

¿Me pueden subir otra almohada, por favor?

Bana birkaç bardak getirir misin lütfen.

Por favor, traeme algunos vasos.

Kırık bir ayna kötü şans getirir.

Un espejo roto trae mala suerte.

Tom sık sık işini evine getirir.

Tom seguido trae el trabajo a casa.

Veya beklentilerini değiştirip isteklerine uygun hâle getirir

O pueden cambiar sus expectativas para que coincidan con lo que quieren,

çünkü beraberinde problemi çözmek için içgörü getirir.

porque ofrece el conocimiento para resolver el problema.

Bana bir tane daha getirir misin, lütfen?

¿Me traerías otro, por favor?

Lütfen bana temiz bir bıçak getirir misin?

¿Me podrías traer un cuchillo limpio, por favor?

Her ne zaman gelse, o bize hediyeler getirir.

Cada vez que viene, ella nos trae regalos.

Yönde ve bulunduğu yerde değiş tokuşu beraberinde getirir.

en la forma, distancia, dirección y superfície.

Anahtarlarımı masanın üstüne bıraktım. Onları bana getirir misin?

Dejé mis llaves sobre la mesa. ¿Me las puedes traer?

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

Los celos extremos también traen consigo posesividad y desconfianza,

- Aşinalık ırkları hor görür.
- Çok muhabbet tez ayrılık getirir.

La familiaridad engendra desprecio.

Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.

- Tom trae regalos cada vez que nos visita.
- Tom nos trae regalos siempre que nos visita.

Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.

Las guerras no traen paz; al contrario, traen dolor y tristeza a ambos bandos.

- Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o iki tarafa da acı ve keder getirir.
- Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.

Las guerras no traen paz; al contrario, traen dolor y tristeza a ambos bandos.

Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

En la mayoría de los deportes, el equipo que más duro entrena, normalmente es el que se hace con el triunfo.

Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

Las oraciones nos dan el contexto de las palabras. Las oraciones tienen personalidad. Pueden ser divertidas, inteligentes, ridículas, perspicaces, conmovedoras, hirientes.

Erişmek için yerel internet kısıtlamalarını aşmanıza olanak tanır ve ek şifreleme, genel Wifi'ı endişesiz hale getirir.

sitios favoritos y el cifrado adicional hace que el wifi público no tenga preocupaciones.

- Anahtarlarımı masanın üstüne bıraktım. Onları bana getirir misin?
- Anahtarlarımı masanın üzerinde bıraktım, onları bana getirebilir misin?

Dejé mis llaves sobre la mesa. ¿Me las puedes traer?