Translation of "Flört" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Flört" in a sentence and their spanish translations:

Rüzgarla flört ediyorum.

Coqueteando con la brisa.

Onlarla flört ediyordun.

Estabas flirteando con ellos.

Kısacası tüm flört geçmişiniz

Eso básicamente significa que todo tu historial de citas

Onlar flört ediyorlar mı?

¿Van a salir?

Artık asla flört etmem.

Ahora nunca salgo.

Benimle flört ediyor musun?

- ¿Estás flirteando conmigo?
- ¿Estás coqueteando conmigo?
- ¿Me estás zorreando?

Tom'la flört mü ediyordun?

¿Estabas coqueteando con Tom?

O benimle flört etti.

- Me tiró los galgos.
- Me soltó los galgos.

Tom garsonla flört etti.

Tom coqueteó con la mesera.

Aktris yönetmenle flört etti.

La actriz estaba flirteando con el director.

Adeta ses ile flört ediyor.

Está coqueteando con el sonido.

Bu bina suyla flört ediyor.

Este edificio está coqueteando con el agua.

Burası da işle flört ediyor.

Bueno, esto es coquetear con el trabajo.

Tanıştığı her kadınla flört eder.

Él coquetea con cualquier mujer que encuentra.

Şimdi üç aydır flört ediyoruz.

Ya llevamos tres meses juntos.

Onlar kısa bir flört yaşadılar.

Ellos tuvieron una breve cita.

Tom'la flört etme tarzını hatırlıyorum.

Recuerdo la forma en que tú solías flirtear con Tom.

Flört etmek çok stresli olabilir.

Las citas pueden ser muy estresantes.

Tom'u karımla flört ederken yakaladım.

Atrapé a Tom coqueteando con mi esposa.

Tom, Mary'yle flört etmeye başladı.

Tom a comenzado a salir con Mary.

Tom, Mary ile flört ederdi.

Tom solía salir con Mary.

Tom, Mary ile flört etti.

Tom coqueteó con Mary.

Bu yüzden, insanlarla flört etmeye başladı

así que empezó a tener citas,

Tom ve Mary'nin flört ettiklerini düşünüyorum.

Creo que Tom y Mary están saliendo.

Her zaman yaşlı kadınlarla flört ettim.

Siempre he salido con mujeres mayores.

O bana bir flört yorumu yaptı.

Me dejó un piropo.

Hamile olduğunu öğrenene dek aylarca flört ettik.

Salimos durante varios meses antes de descubrir que estaba embarazada.

Bu binaların ikisi de ışıkla flört ediyor.

Ambos dos edificios flirtean con la luz.

Ve bu binalar gerçekten rüzgârla flört ediyor;

Y esos edificios realmente coquetean con el viento,

- Onunla hiç buluşmadım!
- Onunla hiç flört etmedim!

¡Nunca he salido con ella!

Kızlar benimle flört etmek isterse elimde değil.

No puedo evitarlo si las chicas quieren flirtear conmigo.

Tom ve Mary'nin flört ettiklerini biliyor muydun?

¿Sabías que Tom y Mary estaban saliendo?

Tom ve Mary birbirleriyle flört etmekten vazgeçtiler.

Tom y Mary decidieron dejar de salir juntos.

Tom Mary'nin kimle flört ettiğini bilmek istedi.

Tom quería saber con quién había estado saliendo Mary.

O yaklaşık iki yıldır onunla flört ediyor.

- Ha estado saliendo con él durante unos dos años.
- Lleva unos dos años saliendo con él.

Tom müşterileriyle uygunsuz bir şekilde flört etti.

Tom flirteó inadecuadamente con los clientes.

Ve bana flört hayatı hakkında çok şey anlattı

y me hablaba mucho sobre sus citas románticas.

Benim erkek arkadaşım bazen diğer kızlarla flört eder.

A veces, mi novio flirtea con otras chicas.

Tom ve Mary birbirleriyle flört ediyor gibi görünüyorlar.

Parece que Tom y Mary se están coqueteando.

Tom, Mary ve John'un birbirleriyle flört ettiğini gördü.

Tom vio a Mary y John tonteando entre sí.

Tom ve Mary her zaman birbirleriyle flört ediyorlar.

Tom y Mary siempre están coqueteando.

Tom Mary'nin onun en iyi arkadaşıyla flört ettiğini keşfetti.

Tom descubrió que Mary había salido con su mejor amigo.

Daha gelişmiş bir kadın sınıfından biriyle flört etmeye ihtiyacım var.

que no quieran tener sexo en el baño de un Boeing 747.

Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.

En retrospectiva, Tom comprendió que no debía haber salido con las dos hermanas a la vez.