Translation of "Edeceğini" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Edeceğini" in a sentence and their spanish translations:

Kabul edeceğini biliyordum.

Sabía que él aceptaría.

Tom'un kabul edeceğini düşündüm.

Pensé que Tom estaría de acuerdo.

Tom'u meşgul edeceğini düşündüm.

Pensé que ibas a mantener a Tom ocupado.

Bize yardım edeceğini umuyorum.

Espero que nos ayude.

Tom'un kabul edeceğini umuyorum.

Espero que Tom esté de acuerdo.

Onun kabul edeceğini biliyorum.

Sé que él estará de acuerdo.

Patronumun planımı kabul edeceğini umuyorum.

Espero que mi jefe esté de acuerdo con mi plan.

Fikirlerini nasıl ifade edeceğini biliyordu.

Él sabía cómo comunicar sus ideas.

Onun bize yardım edeceğini umuyorum.

Espero que él nos ayude.

Onun bize yardım edeceğini düşünmedim.

No pensaba que nos ayudaría.

Kendini nasıl ifade edeceğini bilmiyordu.

Él no sabía cómo expresarse.

O bana yardım edeceğini söyledi.

Dijo que me ayudaría.

İşi bana teklif edeceğini düşünmüştüm.

Pensé que iban a ofrecerme el empleo.

Onun beni mutlu edeceğini biliyorum.

Sé que eso me haría feliz.

Onun bana yardım edeceğini umuyorum.

Espero que ella me ayude.

Kendini nasıl kontrol edeceğini öğrenmelisin.

Usted debería aprender a controlarse.

Babamın bana yardım edeceğini biliyorum.

Sé que mi padre me ayudará.

Tom nasıl dans edeceğini bilmiyor.

Tom no sabe bailar.

- Suzy, Tom'un ona çıkma teklif edeceğini umuyor.
- Suzy Tom'un çıkma teklif edeceğini umuyor.

Suzy espera que Tom le pida salir.

Mary bütün gece dans edeceğini söyledi.

Mary dijo que ella iba a bailar toda la noche.

Maria Tomas'a müzeyi ziyaret edeceğini söyledi.

María le dijo a Tomás que visitara el museo.

Tom'un bize yardım edeceğini sana söyledim.

- Te dije que Tom podía ayudarnos.
- Te dije que Tom podía echarnos una mano.

Jane Mary'nin ona yardım edeceğini umuyor.

Jane tiene la esperanza de que Mary le ayude.

Tom arabasını nereye park edeceğini bilmiyordu.

Tom no sabía dónde estacionar su auto.

Tom'un hatalı olduğunu kabul edeceğini sanmıyorum.

No creo que Tom vaya a confesar estar equivocado.

Tom Mary'ye planında yardım edeceğini söyledi.

Tom dijo que ayudaría a Mary con su plan.

Tom Mary'yi nasıl mutlu edeceğini bilir.

Tom sabe como hacer feliz a Mary.

Tom Mary'nin ona yardım edeceğini umuyor.

Tom espera que Mary le ayude.

Tom duygularını nasıl ifade edeceğini bilmiyor.

Tom no sabe cómo expresar sus sentimientos.

Tom Mary'ye nasıl teşekkür edeceğini bilmiyordu.

- Tom no sabía cómo agradecerle a Mary.
- Tom no sabía cómo darle las gracias a Mary.

Ya da en azından kabul edeceğini keşfetmem.

esta forma tan cruda y amarga de política de identidad blanca.

E-mail kutusunu nasıl kontrol edeceğini biliyor.

Él sabe revisar su buzón de correo electrónico.

Gelecek sefer daha fazla dikkat edeceğini umuyorum.

Espero que me prestes más atención la próxima vez.

Guguklu saatleri kum saatlerine tercih edeceğini sanıyordum.

Creía que preferías los relojes de cuco a los relojes de arena.

Tom'un Mary'den aldığı hediyeyi takdir edeceğini düşündüm.

Pensé que Tom apreciaría el regalo de María.

Onun bana yardım edeceğini aptalca hayal ettim.

Tontamente imaginé que él me ayudaría.

Tom bana, ihtiyacım olduğunda yardım edeceğini söyledi.

Tom dijo que me ayudará a adquirir lo que necesito.

Tom'un bize yardım edeceğini gerçekten düşünüyor musun?

¿De verdad crees que Tom nos ayudaría?

Annem hep, yakında beni ziyaret edeceğini söyler.

Mi madre siempre dice que me va a visitar pronto.

Tom onu bugün yapmamayı tercih edeceğini söyledi.

Tom dijo que preferiría no hacer eso hoy.

Birleşik Krallık'ta üç erkeğin intihar edeceğini biliyor musunuz?

tres hombres en Reino Unido habrán muerto por suicidio?

O, kız kardeşleriyle birlikte Jack'i ziyaret edeceğini söyledi.

Ella dijo que visitaría a Jack con sus hermanas.

Sen onun benim davetimi kabul edeceğini düşünüyor musun?

¿Crees que aceptaría mi invitación?

O, bana gelecek ay Nara'yı ziyaret edeceğini söyledi.

Me dijo que visitaría Nara el próximo mes.

Eğer gerçekten gitmiyorsan neden Tom'a yardım edeceğini söyledin?

¿Por qué dijiste a Tom que ayudarías si no ayudarías realmente?

Annem her zaman yakında beni ziyaret edeceğini söylüyor.

Mi mamá siempre dice que me visitará pronto.

Tom Mary'nin Boston'u ne zaman ziyaret edeceğini bilmiyor.

Tom no sabe cuándo visitará Boston Mary.

Tom Mary'nin Boston'a ne zaman hareket edeceğini bilmiyor.

Tom no sabe cuándo Mary partirá hacia Boston.

O sözünün eridir, bu yüzden yardım edeceğini söylediyse edecektir.

Es hombre de palabra, de modo que, si dijo que ayudaría, lo hará.

Tom'un gerçekten bize yardım edeceğini düşünmek belki benim aptallığımdı.

- Quizá fui estúpida al creer que Tom realmente nos ayudaría.
- Quizá fui estúpido al creer que Tom realmente nos ayudaría.

Tom Mary'nin onu terk edeceğini asla hayal bile etmedi.

Tom jamás soñó que María alguna vez lo abandonaría.

Yemek sırasında İsa onlara içlerinden bir tanesinin ihanet edeceğini söylüyor

Durante la comida, Jesús les dice que uno de ellos los traicionará.

Birliklerinin yaşamak için mücadele edeceğini bilmek bu fakir bölgedeki topraklardan

Sabiendo que sus tropas tendrían dificultades para vivir de la tierra en esta región sin recursos,

Onun seni mutlu edeceğini düşünüyorsan, devam et ve onu yap.

Si crees que te va a hacer feliz, ve y hazlo.

Tom Mary'ye her hafta sonu onu Boston'da ziyaret edeceğini söyle.

Tom le dijo a Mary que la visitaría en Boston cada fin de semana.

Tom Mary'nin onun taşınmasına yardım edeceğini duyduğunda gerçekten memnun oldu.

Tom estaba realmente contento al oír que María lo iba a ayudar a mudarse.

- Nasıl dans edeceğini sana kin söyledi.
- Sana dans etmeyi kim öğretti?

- ¿Quién le enseñó a bailar?
- ¿Quién le ha enseñado a bailar?
- ¿Quién te enseñó a bailar?

O, bir bilgisayarı nasıl bozacağını bilir fakat nasıl tamir edeceğini bilmez.

Él sabe cómo echar a perder un computador, pero no sabe cómo arreglarlo.

Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.

Me pregunto cómo un gobierno podría medir la felicidad nacional bruta.

Ben hiç kimsenin Carlos Núñez'in dünyada en büyük boru oyuncularından biri olduğundan şüphe edeceğini düşünmüyorum.

Creo que nadie duda hoy que Carlos Núñez es uno de los mejores gaiteros del mundo.

Oğlan hoşlandığı kıza bir buket gül vereceğini, onunla konuşacağını ve onu bir kahve içmeye davet edeceğini belirtti.

El chico afirmó que le regalaría un ramo de rosas a la chica que le gustaba, hablaría con ella y la invitaría a tomar un café.

Tom sana sürpriz bir parti vermek istedi ama senin bundan nefret edeceğini biliyordum, bu yüzden ona vermemesini söyledim.

Tom quería hacerte una fiesta sorpresa, pero sabía que no te agradaría, así que le dijo que no.