Translation of "Türlü" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Türlü" in a sentence and their japanese translations:

Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.

彼女についてあらゆるうわさが広まった。

Başka türlü düşünemiyorum.

他には考えられない。

Her türlü şeyi yönetiyoruz.

私たちは何事も管理したがります

Gördüklerimi bir türlü karşılamıyor.

そんな色名では目に見えている光景を 正しく表現出来ません

Her türlü hayvan var.

‎生き物博士だ

Her türlü işi yaparım.

どんな仕事でもします。

Her türlü zamanımız var.

時間はたっぷりある。

Her türlü güçlü desteği sağlarlar.

より強力なボトムアップの支援が必要なのです

Jiro başka türlü hareket edemedi.

次郎はそれ以外の行動をとることができなかった。

Senin yaptığından başka türlü yapardım.

君がやったのと違うやり方で僕ならするだろう。

Atlet her türlü sporda yükseldi.

その選手はあらゆるスポーツに秀でていた。

Her türlü insanla bağlantı kurar.

彼はあらゆる種類の人と接触する。

Onun yeteneğine her türlü güveniyorum.

彼の能力を全面的に信頼している。

Onlar üzerinde her türlü avantaja sahibiz.

我々はあらゆる点で彼らより有利だ。

O her türlü insanlarla iletişim halinde.

- 彼は色々な種類の人と接触する。
- 彼はいろいろな人種の人と接触している。
- 彼はいろいろな人種の人とコンタクトを取っている。

Her türlü bir karar vermeliyiz. Neyi seçeceksiniz?

きみが決めてくれ どうする?

Her türlü toplum hizmeti veren servisler bulunmakta.

どのメガシティにもあるような 機能を果たします

Ama her türlü rahatsızlık bu tepkiyi doğuruyor.

‎だが反応して ‎寄ってくる者もいる

Hangi kursu izleyeceğine bir türlü karar veremedi.

彼はどちらの道へ進むか決心できなかった。

Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.

彼の欠席はいろいろな噂の原因となった。

- Bir türlü onunla anlaşamıyorum.
- Onunla anlaşamadım gitti.

彼とは上手くやっていけない。

İşini bırakması için her türlü nedeni var.

彼が仕事を辞めるのももっともだ。

Öyle yapmak için her türlü nedeni vardı.

- 彼がそうするのももっともだった。
- 彼がそうしたのも無理はない。

Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.

- 私は教師なので、そうは考えない。
- 私はもう教師なので、そうは考えない。

İşim gereği her türlü insanla muhatap oluyorum.

- 私は仕事であらゆる種類の人と接触する。
- 仕事上、様々な人々と出会います。

Ne yapsam da sigarayı bir türlü bırakamıyorum.

- 何をやってみたとしても、私はタバコをやめられそうにない。
- 何をやってみたところで、私は禁煙できそうにない。

Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.

メアリーが満足する理由は十分にあった。

Her zaman her türlü kitabı satın alıp okuyabilirsin.

どんな本でも、いつでも買って読めます。

Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.

彼が息子を自慢するのはもっともです。

- Ben başka türlü düşünüyorum.
- Ben daha farklı düşünüyorum.

私の意見は違います。

O her türlü aracı kullanarak ona yaklaşmaya çalıştı.

彼はあの手この手を使って彼女に接近しようとした。

Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.

現代社会はありとあらゆる情報があふれている。

Son birkaç gündür her türlü hava koşulunu yaşadık.

- ここ数日天気がめまぐるしく変わっている。
- この数日、天気の変化がめまぐるしい。

O, sınavı geçmek için her türlü çabayı sarf ediyor.

彼は試験に合格するためにできる限りの努力をしている。

- Birçok çiçek türü nisanın ortasında çıkar.
- Nisan ayı ortasında pek çok çeşit çiçek görünür.
- Nisan ortasında türlü türlü çiçek açar.

4月の中頃には、たくさんの種類の花が咲く。

- Adı bir türlü aklıma gelmiyordu.
- İnan olsun, adı aklıma gelmedi.

どうしても彼の名前が思い出せなかった。

Tüm ayrımcılığı ortadan kaldırmak için her türlü çabayı sarf etmeliyiz.

すべての差別を無くすために、私たちはあらゆる努力をしなければならない。

Ben isteğinizi karşılamak için mümkün olan her türlü çabayı yapacağım.

ご要望に添えるようできるだけのことをしましょう。

Esas dersane öğretmenleri, öğrencileri ile temas kurmak için her türlü çabayı göstermelidir.

担任の教師は自分の生徒たちと接触を保つようあらゆる努力をすべきだ。

Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

私はそれがよい本だと思ったが、ジムはそうは思わなかった。

Japon tarzı bir handa, onlar her türlü ihtiyacınla ilgilenirler, bu nedenle parmağını kaldırmak zorunda kalmazsın.

旅館は、上げ膳据え膳がうれしいね。

- Karısını memnun etmek için elinden geleni yaptı.
- Karısını memnun etmek için her türlü çabayı gösterdi.

彼は妻を喜ばせようとあらゆる努力をした。

Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

素晴らしく富んだ気候のお陰で合衆国はほとんどのあらゆる種類のスポーツの天国になっている。

- Tokyo'da her çeşit insan yaşar.
- Tokyo'da her türlü insan yaşıyor.
- Tokyo'da her türde insan yaşar.

東京には色々な人が住んでいる。

- O kadar çok işimiz var ki alabileceğimiz her türlü yardımı kabul ederiz.
- O kadar yoğunuz ki alabileceğimiz herhangi bir yardımı alırız.

私達は忙しくて猫の手も借りたいくらいだ。