Translation of "Bilmeliyim" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Bilmeliyim" in a sentence and their spanish translations:

Gerçeği bilmeliyim.

Tengo que saber la verdad.

Bunun nasıl olduğunu bilmeliyim.

- Tengo que saber cómo ha ocurrido.
- Debo saber cómo pasó esto.

- Şimdi bilmem gerekiyor.
- Şimdi bilmeliyim.

- Necesito saber ahora.
- Necesito saberlo ya.

Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.

- Debo saber de dónde se originan estas citas.
- Debo saber de donde provienen estas citas.

- Daha fazlasını bilmem gerekiyor.
- Daha fazlasını bilmeliyim.

Necesito saber más.

- Bir şey bilmem gerekiyor.
- Bir şey bilmeliyim.

Necesito saber algo.

- Ne bildiğini bilmem gerekiyor.
- Ne bildiğini bilmeliyim.

Necesito saber qué sabes.

- Ne olduğunu bilmem gerekiyor.
- Ne olduğunu bilmeliyim.

Necesito saber qué está pasando.

- Bunun nasıl olduğunu bilmem gerekiyor.
- Bunun nasıl olduğunu bilmeliyim.

Necesito saber cómo sucedió esto.

- Bunu nasıl yapacağımı bilmem gerekiyor.
- Bunu nasıl yapacağımı bilmeliyim.

Necesito saber cómo hacer esto.

- Gelmeyi planlayıp planlamadığını bilmem gerekiyor.
- Gelmeyi planlayıp planlamadığını bilmeliyim.

Necesito saber si planeas venir.

- Orada olup olmayacağını bilmem gerekiyor.
- Orada olup olmayacağını bilmeliyim.

- Necesito saber si estarás ahí.
- Necesito saber si estarán ahí.

- Daha fazla ayrıntı bilmem gerekiyor.
- Daha fazla ayrıntı bilmeliyim.

Necesito saber más detalles.

- Ne yapmayı planladığını bilmem gerekiyor.
- Ne yapmayı planladığını bilmeliyim.

Necesito saber qué planeas hacer.

- Ne zaman geleceğimi bilmem gerekiyor.
- Ne zaman geleceğimi bilmeliyim.

Necesito saber cuándo venir.

- Bunu nereye koyacağımı bilmeliyim.
- Bunu nereye koyacağımı bilmem gerekiyor.

Necesito saber dónde poner esto.

- Bunun ne anlama geldiğini bilmem gerekiyor.
- Bunun ne anlama geldiğini bilmeliyim.

Necesito saber qué significa esto.

- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmem gerekiyor.
- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmeliyim.

Necesito saber dónde enterró Tom el oro.