Translation of "Arkadaşının" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Arkadaşının" in a sentence and their spanish translations:

- Arkadaşının adı ne?
- Senin arkadaşının ismi ne?

¿Cómo se llama tu amigo?

Arkadaşının adı ne?

¿Cómo se llama tu amigo?

Arkadaşının fotoğrafına bakıyor.

Está mirando la foto de su amigo.

Arkadaşının tavsiyesini dinlemedi.

No hizo caso del consejo de su amigo.

O, arkadaşının tavsiyesini istedi.

Él le pidió consejo a su amigo.

Kız arkadaşının adı ne?

¿Cuál es el nombre de tu novia?

Mary arkadaşının tavsiyesi dinlemeyecektir.

Mary no hace caso del consejo de su amigo.

Arkadaşının bir fotoğrafına bakıyor.

Está mirando una foto de su amigo.

Arkadaşının işine hayran kaldı.

Admiraba el trabajo de su amigo.

Senin arkadaşının ismi ne?

¿Cómo se llama tu amiga?

O, arkadaşının halini hatırını sordu.

Ella preguntó por su amigo.

Tom'un kız arkadaşının adı ne?

¿Cuál es el nombre de la novia de Tom?

Arkadaşının seni aldatmasına izin verme.

No dejes que tu amigo te engañe.

O, bir arkadaşının evinde kalacak.

Se quedará en casa de un amigo.

O bir arkadaşın arkadaşının arkadaşıdır.

Ella es una amiga de un amigo de un amigo.

O, erkek arkadaşının yanında mutludur.

Ella está feliz junto a su novio.

Onun erkek arkadaşının adı nedir?

¿Cuál es el nombre de su novio?

Mary'nin erkek arkadaşının adı nedir?

¿Cómo se llama el novio de Mary?

Arkadaşının aniden ortaya çıkmasına şaşırdı.

Le sorprendió la aparición repentina de su amigo.

Arkadaşının erkek kardeşine âşık oldu.

Ella se enamoró del hermano de su amiga.

O arkadaşının aldığı terfiye imreniyordu.

Él envidiaba el ascenso de su amigo.

Sanırım hiç arkadaşının olmaması iç karartıcıdır.

Me parece triste no tener ningún amigo.

Tatoeba. Yeni kız arkadaşının ismi mi?

¿Tatoeba es el nombre de tu nueva novia?

Tom kız arkadaşının giysilerini ateşe attı.

- Tom tiró la ropa de su novia al fuego.
- Tom ha tirado la ropa de su novia al fuego.

Mary erkek arkadaşının giysilerini ateşe attı.

- María tiró la ropa de su novio al fuego.
- María ha tirado la ropa de su novio al fuego.

Tom kız arkadaşının fotoğraflarını ateşe attı.

- Tom tiró las fotos de su novia al fuego.
- Tom ha tirado las fotos de su novia al fuego.

Mary erkek arkadaşının fotoğraflarını ateşe attı.

- María tiró las fotos de su novio al fuego.
- María ha tirado las fotos de su novio al fuego.

Arkadaşının cevaplarını kopyalayarak testte kopya çekti.

Él hizo trampa en el examen, copiando las respuestas de su amigo.

Onun kız arkadaşının güzel vücut hatları var.

Su novia tiene largas curvas.

Tom'un bir kız arkadaşının olmamasının nedeni budur.

Por eso Tom no tiene novia.

Tom, Mary'nin erkek arkadaşının kim olduğunu bilmiyor.

Tom no sabe quién es el novio de Mary.

Tom, en iyi arkadaşının sevgilisine aşık oldu.

Tom se enamoró de la novia de su mejor amigo.

, her zaman bir astronot arkadaşının doldurduğu bir pozisyon

'capcom', un puesto que siempre ocupa un compañero astronauta.

Mary arkadaşının kızı için bir hediye satın aldı.

- Mary le compró un regalo a la hija de su amigo.
- Mary le compró un regalo a la hija de su amiga.
- Mary compró un regalo para la hija de su amigo.
- Mary compró un regalo para la hija de su amiga.

Bence Tom'un kız arkadaşının isminin ne olduğunu biliyorsun.

Creo que sabes cómo se llama la novia de Tom.

Onun yirmi kız arkadaşının olup olmadığı umurumda değil.

No me importa si tiene veinte novias.

Asker arkadaşının hayatını kurtarmak için kendini feda etti.

El soldado se sacrificó para salvar la vida de su amigo.

Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?

¿Cómo puedes estar seguro de que tu novia no finge los orgasmos?

Mary, her zaman erkek arkadaşının ödevlerini yapmasına yardımcı olur.

Mary siempre ayuda a su novio con los deberes.

Oliver, yeni kız arkadaşının yasadışı bir göçmen olduğunu öğrendi.

Óliver descubrió que su nueva novia era una inmigrante ilegal.

Dün bana senin ve erkek arkadaşının ayrıldığını söylemedin mi?

¿Acaso no me dijiste ayer que tú y tu novio habían terminado?

Bir arkadaşının seni görünce sevinip el sallaması, selam vermesi gibi.

un amigo humano saludando y diciendo: "Qué gusto verte".

Senin en iyi arkadaşının kız arkadaşı bir balina kadar büyük.

La novia de tu mejor amigo es tan grande como una ballena.

Tom bana Mary'nin erkek arkadaşının kim olduğunu bilip bilmediğimi sordu.

Tom me preguntó si acaso sabía quién es el novio de María.

O, arkadaşının hayatını kurtardığı için bir kahraman olarak kabul edildi.

Él fue visto como un héroe por salvar la vida de su amigo.

Tom onun kız arkadaşının onun için pişirdiği pastayı yemediğini itiraf etti.

Tom confesó que no se había comido la tarta que su novia le había preparado.

Hiç en iyi arkadaşının eski erkek arkadaşı ile çıkmayı düşünür müsünüz?

¿Considerarías alguna vez salir con el ex novio de tu mejor amiga?

Tom teknesine kız arkadaşının adını verdi ama sonra o onu terk etti.

Tom le puso a su barco el nombre de su novia, pero entonces ella le dejó.

- Tom'un en iyi arkadaşının sen olduğunu unutmuşum.
- Senin Tom'un en yakın dostu olduğunu unutmuşum.

- Olvidé que eres el mejor amigo de Tom.
- Olvidé que eres la mejor amiga de Tom.