Translation of "Yanı" in Portuguese

0.014 sec.

Examples of using "Yanı" in a sentence and their portuguese translations:

Birinci yanı şu

A primeira parte é que

Hemen yanı başımızdaki Çin

China bem ao nosso lado

Bu konunun 2 yanı var

este tópico tem 2 lados

Onun özel bir yanı var.

Tem algo de especial.

İngilizcenin yanı sıra Fransızca konuşabilir.

Além de inglês, ele sabe falar francês.

Bir altıgenin altı yanı var.

Um hexágono tem seis lados.

Onların hiç ortak yanı yok.

Eles não têm absolutamente nada em comum.

Bunun komik hiçbir yanı yok.

Isto não tem nada de divertido.

Meyvenin yanı sıra, dondurma yiyeceğiz.

Queremos frutas e também sorvete.

Bunun yanı sıra etle beslenen yarasa

além disso, um morcego alimentado com carne

Öğrencilerinin yanı sıra öğretmen de geldi.

O professor e também seus alunos vieram.

İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.

Além de inglês, ele fala alemão.

İki dilin ortak çok yanı var.

Os dois idiomas têm muito em comum.

Her insanın saklı bir yanı vardır.

Toda pessoa tem um lado oculto.

İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.

Ele fala duas línguas além do inglês.

Onun onunla ortak bir yanı yoktu.

Ela não tem nada em comum com ele.

Bunun yanı sıra 51 yıl önceki teknolojiyle

Além disso, com a tecnologia há 51 anos

Tom İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşabilir.

Tom fala alemão tão bem quanto inglês.

Yemek, içeceğin yanı sıra tatlı da içeriyor.

A refeição consiste em sobremesa assim como bebidas.

Piyano çalmasının yanı sıra şarkı da söyler.

Ela canta, além de tocar piano.

İngilizcenin yanı sıra Tay dili de konuşabiliyor.

Ele sabe falar tailandês tão bem quanto inglês.

Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.

- Além disso, eu não sei dançar.
- Ademais, eu não sei dançar.

Tom İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

Tom fala francês tão bem quanto inglês.

Fransızca Fransa'nın yanı sıra İtalya bölgelerinde konuşulur.

O francês é falado em partes da Itália, assim como na França.

Öğretmenimiz İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

- Nosso professor fala francês tão bem quanto inglês.
- Nossa professora fala francês tão bem quanto inglês.

Tom'un Mary ile hiçbir ortak yanı yoktur.

Tom não tem nada em comum com Mary.

Tom ve Mary'nin birçok ortak yanı var.

Tom e Mary têm muito em comum.

Emily piyanonun yanı sıra gitar da çalıyor.

Emily toca piano e violão também.

Fakat renk, ulusal kimlik ifadesinin yanı sıra,

Mas assim como uma identidade nacional,

Ama alevlere bakmanın büyüleyici bir yanı da vardır.

mas também há algo de mágico na observação das chamas.

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

Além das cicatrizas nas orelhas e braços, caminha com um coxear,

Bunun zor olan yanı, aşağıdayken yönümüzü belirlemek olacak.

O mais difícil vai ser mantermos a direção depois de descermos.

Tabi bunun yanı sıra ücretli üyelikleri de var.

Claro, eles também pagaram associações.

Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

O Sr. Nakajima pode falar alemão fluentemente, assim como inglês.

Kızın yanı sıra anne babası da çok sempatikti.

- A menina, assim como os pais dela, era muito simpática.
- A menina, assim como os pais, era muito simpática.

Bunların yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış bir olay var

Há também um incidente cientificamente comprovado

Büyük bir arkadaş olmasının yanı sıra büyük bir şeftir.

Era um bom chefe, além de um bom amigo.

Brezilya Atlantik Okyanusu'nun yanı sıra on ülkeye sınır komşusudur.

O Brazil faz fronteira com dez países além do Oceano Atlântico.

Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.

Além de ser um cirurgião, ele era um escritor famoso.

Ben bir Cumhuriyetçiyim, ama bunun kusurlu yanı ne, biliyor musunuz?

Sou republicano, mas sabe qual é o defeito?

Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?

Eles não o ensinaram bom senso assim como datilografia na escola onde você estudou?

- Onların pek çok ortak yanı var.
- Birçok ortak noktaları var.

Eles têm muito em comum.

Sincaplar böcekler ve mantarların yanı sıra tohumlar ve fındıklar da yer.

Esquilos comem sementes e nozes, além de insetos e cogumelos.

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

Não sei qual é a profundidade. É o perigo deste tipo de túneis,

Biz başkaları ile iletişim kurmak için sözlerin yanı sıra jestler de kullanırız.

Nós usamos gestos, assim como palavras, para nos comunicarmos com os outros.

İyi bir doktor olmasının yanı sıra, o çok ünlü bir roman yazarıydı.

Além de ser médico, ele era também um romancista muito famoso.

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

O bom desta escolha é que nos permite mantermo-nos no topo. É mais fácil mantermos a direção.

Bunun yanı sıra Bizans için çok önemli kutsal emanetlere de ev sahipliği yaptı

Além disso, hospedava relíquias sagradas muito importantes para Bizâncio.

Eşinin onun taklidini yapması ise, güzel örnek eğlenceli bir aile olmasının yanı sıra

A imitação de sua esposa, além de ser uma família divertida, é um bom exemplo.

Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.

Fazer rapel é bom, íamos parar mesmo lá. Por outro lado, não há nada de jeito a que atar a corda.

Mary iyi Esperanto bilgisine sahip olmanın yanı sıra bir Portekizce anadil konuşuru ve İngilizce ve İspanyolcada akıcıdır.

Maria é nativa em português, fluente em inglês e espanhol, além de possuir bom conhecimento de esperanto.