Translation of "Birinci" in Portuguese

0.015 sec.

Examples of using "Birinci" in a sentence and their portuguese translations:

Birinci olmayacaksın.

- Você não será o primeiro.
- Você não será a primeira.

Birinci önceliğimiz, ateş.

Primeira prioridade, fogo.

BG'den Birinci Helikopter'e:

BG para Heli 1:

Bear'dan Birinci Helikoptere:

Bear para Heli 1:

birinci yanı şu

A primeira parte é que

Lisenin birinci yılındayım.

- Estou no primeiro ano do ensino médio.
- Estou no primeiro ano do 2º grau.

Sen birinci değilsin.

Você não é o primeiro.

Birinci sayfayı okudum.

Eu li a primeira página.

Tom birinci olmalıydı.

Tom deveria ter sido o primeiro.

Ocak yılın birinci ayıdır.

Janeiro é o primeiro mês do ano.

Kimin birinci geleceğini düşünüyorsun?

Quem você acha que vai chegar primeiro?

Tom birinci sınıf öğrencisidir.

- Tom é calouro.
- Tom é novato.

Tom yarışmada birinci geldi.

Tom ficou em primeiro lugar na competição.

Dairem birinci katta bulunmaktadır.

- Meu flat fica no primeiro andar.
- Meu flat está localizado no primeiro andar.

Senin odan soldan birinci.

Seu quarto é o primeiro à esquerda.

Birinci dersin ne zaman?

- Quando é a sua primeira aula?
- Quando é a tua primeira aula?

Ama bu daha birinci turdu.

Mas era só a primeira ronda.

birinci tür küçük gövdeli yarasalar

morcegos de corpo pequeno do primeiro tipo

Erkek kardeşim birinci sınıf öğrencisi.

Meu irmão é estudante do primeiro ano.

İngilizce benim birinci dilim değil.

- O inglês não é meu idioma nativo.
- Inglês não é minha língua nativa.

Birinci Almanca dersine hoş geldiniz.

- Bem-vinda à primeira aula de alemão.
- Bem-vindo à primeira aula de alemão.

Bu birinci sınıf bir hastane.

Este é um hospital de primeira classe.

Tom bir birinci sınıf öğrencisi.

Tom é apenas um calouro.

O, o binanın birinci katında.

Fica no primeiro andar daquele edifício.

B.G.'den Birinci Helikopter'e: Kötü durumdayım.

BG para Heli 1: Estou muito mal!

B.G.'den Birinci Helikopter'e: Kötü durumdayım!

BG para Heli 1: Estou muito mal!

Bizim birinci Almanca dersimize hoş geldiniz.

Bem-vindos à nossa primeira aula de alemão.

Birinci sınıf 8. 30'da başlar.

A primeira aula começa às 8h30.

Bu kural birinci sınıf öğrencilerine uygulanmaz.

Esta regra não se aplica aos estudantes de primeiro ano.

Tom'un birinci kitabını ikincisinden daha çok sevdim.

Eu gostei mais do primeiro livro de Tom que do segundo.

Dersin birinci bölümü ikinci bölümünden daha kolay.

A primeira parte da lição é mais fácil que a segunda.

Birinci nesil robotlar 1962 yılında ortaya çıktı.

A primeira geração de robôs surgiu em 1962.

Tom bir birinci sınıf öğrencisi, değil mi?

Tom é um calouro, não é?

Birinci görevimiz enkazı bulmak ve kayıp kargoyu kurtarmak.

A primeira missão é encontrar os destroços e recuperar a carga perdida.

- Onun kazanan olacağını biliyordum.
- Onun birinci olacağını biliyordum.

Eu sabia que ele seria o vencedor.

George Bush, Amerika Birleşik Devletlerinin kırk birinci başkanıdır.

George Bush é o quadragésimo primeiro presidente dos Estados Unidos da América.

Yirmi birinci yüzyılın başında birçok teknolojik gelişmeler vardı.

Houve vários avanços tecnológicos no começo do século XXI.

Birinci Dünya Savaşı, 1914'ten 1918'e kadar sürdü.

- A Primeira Guerra Mundial ocorreu de 1914 a 1918.
- A Primeira Guerra Mundial durou desde 1914 até 1918.

Birinci Dünya Savaşı, sadece 15 yıl önce sona ermişti.

A Primeira Guerra Mundial terminara apenas quinze anos antes.

Lütfen birinci sınıf bir otelde bana bir oda ayırın.

Por favor, faça em meu nome uma reserva de um quarto em um hotel de primeira classe.

Muhtemelen çölde bunu yapmak akıllıcadır. Birinci öncelik: Suyunuzu ihmal etmeyin.

É boa ideia, no deserto. A primeira prioridade é a hidratação.

Visionworks şirketi, birinci gözlüğün fiyatını şişirip ikinci gözlüğün fiyatını kısmen saklayarak...

O processo acusa a empresa Visionworks de inflacionar o preço do primeiro par de óculos

Hristiyanlık Ermenistan'a birinci yüzyılın başında geldi ve 301 yılında resmi din oldu.

O cristianismo chegou à Armênia no início do primeiro século e tornou-se religião oficial no ano 301.

Dersin ikinci bölümü üçüncü bölümünden daha kolay ama birinci bölümü en kolay.

A segunda parte da lição é mais fácil que a terceira, mas a primeira é a mais fácil de todas.

O kadar yüksek sesle sesle konuşuyorsun ki seni birinci katta bile duyabiliyorum.

Tu falas tão alto que eu consigo ouvir-te até no primeiro andar.

Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu... sondan bir önceki, son.

Primeiro, segundo, terceiro, quarto, quinto, sexto, sétimo, oitavo, nono, décimo ... penúltimo, último.

Ve sonra çok daha karmaşık ve birinci sınıf bir ölçü ile başka bir şiir yazıyor ve

E então ele produz outro poema em um medidor muito mais complexo e de alta classe, e diz