Translation of "Sıra" in Portuguese

0.012 sec.

Examples of using "Sıra" in a sentence and their portuguese translations:

Sıra bende.

É a minha vez.

Sıra sende.

- É a sua vez.
- É sua vez.

- Sıra sende.
- Sizin sıranız.
- Sıra sizde.

É a sua vez.

Şimdi sıra bende.

- Agora é a minha vez.
- Agora é minha vez.
- É a minha vez agora.

Bu sıra dışı.

- Isso é inabitual.
- Isso é incomum.

İki sıra yapın.

Formem duas filas.

Şimdi sıra sizde.

Agora é a sua vez.

Galiba sıra bende.

Eu acho que é a minha vez.

Sıra geldi sahte kabadayıya

é hora do valentão falso

Sıra geldi çöpçüler kralına

é hora do rei dos catadores

Ara sıra beni arar.

- Ele me liga de vez em quando.
- Ele me telefona de vez em quando.

Şimdi sıra onlara geldi.

- Agora é sua vez.
- Agora é a tua vez.

Yakında sıra sende, Beşar!

Logo é sua vez, Bashar!

Ara sıra Esperanto çalışıyorum.

De vez em quando eu estudo Esperanto.

Ara sıra, dışarıda yeriz.

De vez em quando, comemos fora.

Ara sıra beklemek zorundasın.

Você tem que esperar isso de vez em quando.

Bu sıra dışı mıdır?

Isto é incomum?

Bunlar sıra dışı zamanlar.

Estes são tempos extraordinários.

Ara sıra tenis oynarım.

Eu jogo tênis de vez em quando.

Ara sıra sinemaya giderim.

- Vou ao cinema de vez em quando.
- Vou para o cinema de vez em quando.

Arık sıra Aziz Nesin'in yazdığı

agora está escrito por Aziz Nesin

İngilizcenin yanı sıra Fransızca konuşabilir.

Além de inglês, ele sabe falar francês.

Onun erken kalkması sıra dışıdır.

Não é comum ele acordar cedo.

Ara sıra annemden haber alıyorum.

- Ouço da minha mãe de vez em quando.
- Escuto da minha mãe de vez em quando.

Sıra dışı hiçbir şey olmadı.

Nada fora do comum aconteceu.

Birbirimizi ara sıra süpermarkette görüyoruz.

A gente se vê no supermercado de vez em quando.

Ara sıra plaja gitmeyi sever.

Ele gosta de ir à praia de vez em quando.

Meyvenin yanı sıra, dondurma yiyeceğiz.

Queremos frutas e também sorvete.

Bu sıra dışı bir şey.

Isto é algo fora do ordinário.

Ara sıra onunla okulda karşılaşırım.

Eu a encontro na escola de vez em quando.

Tom ara sıra Boston'a gider.

Tom vai para Boston de vez em quando.

Fadil orada ara sıra çalışıyordu.

Fadil ocasionalmente trabalhava lá.

Bilet gişesinde çok sıra var.

A fila é muito longa na bilheteria.

Lütfen ara sıra bana yazınız.

- Por favor, escreva-me de vez em quando.
- Por favor, escreva para mim de vez em quando.

Bunun yanı sıra etle beslenen yarasa

além disso, um morcego alimentado com carne

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

Comecei a ver coisas extraordinárias.

Öğrencilerinin yanı sıra öğretmen de geldi.

O professor e também seus alunos vieram.

İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.

Além de inglês, ele fala alemão.

Ara sıra iş için Londra'ya gideriz.

De vez em quando vamos a Londres a trabalho.

Ara sıra beni görmek için gel.

- Venha e me veja de vez em quando.
- Vem e me assista de vez em quando.
- Venha me ver de vez em quando.

Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.

Eles me visitaram ocasionalmente.

Ara sıra canım işimden ayrılmak istiyor.

Às vezes sinto vontade de abandonar o emprego.

Ben yapabileceğimi yaptım. Şimdi sıra sende.

Eu fiz o que podia. Agora é a sua vez.

Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.

Lucy às vezes visita May.

O ara sıra bizi ziyarete gelir.

Ela vem nos visitar de vez em quando.

Amcam ara sıra beni limana götürür.

De vez em quando, meu tio me levava ao porto.

- Sıra tozla kaplı.
- Masa tozla kaplı.

A carteira está coberta de poeira.

İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.

Ele fala duas línguas além do inglês.

Tom ara sıra bizi ziyarete gelir.

Tom nos visita de vez em quando.

Bu oldukça sıra dışı bir istek.

Este é um pedido bastante incomum.

- Şimdi benim sıram.
- Şimdi sıra bende.

- Agora é a minha vez.
- Agora é minha vez.

Amcam ara sıra beni görmeye gelir.

Meu tio vem me ver de vez em quando.

- Şimdi kimin sırası?
- Şimdi sıra kimde?

- Agora é a vez de quem?
- É a vez de quem agora?
- De quem é a vez agora?

Amerika kıtasında çok sıra dışı kabul edildik.

éramos considerados uma anomalia na América.

Bunun yanı sıra 51 yıl önceki teknolojiyle

Além disso, com a tecnologia há 51 anos

Sıra dışı bir şeyin eşiğinde olduğunu hissediyorsun.

E sentimos que estamos à beira de algo extraordinário.

Tom İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşabilir.

Tom fala alemão tão bem quanto inglês.

Yemek, içeceğin yanı sıra tatlı da içeriyor.

A refeição consiste em sobremesa assim como bebidas.

O, ara sıra bana yazacağına söz verdi.

Ele prometeu que escreveria para mim de vez em quando.

- Şimdi o benim sıram.
- Şimdi sıra bende.

- Agora é a minha vez.
- É a minha vez agora.

Piyano çalmasının yanı sıra şarkı da söyler.

Ela canta, além de tocar piano.

Herkes ara sıra karamsar olma hakkına sahiptir.

Todos tem o direito de ficar de mau humor de vez em quando.

İngilizcenin yanı sıra Tay dili de konuşabiliyor.

Ele sabe falar tailandês tão bem quanto inglês.

Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.

- Eu sei que você ainda chora por mim às vezes.
- Eu sei que às vezes você ainda chora por mim.
- Eu sei que às vezes você chora por mim.

Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.

- Além disso, eu não sei dançar.
- Ademais, eu não sei dançar.

Tom İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

Tom fala francês tão bem quanto inglês.

Fransızca Fransa'nın yanı sıra İtalya bölgelerinde konuşulur.

O francês é falado em partes da Itália, assim como na França.

Tom ara sıra beni ziyaret etmeye gelir.

Tom vem me visitar de vez em quando.

Öğretmenimiz İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

- Nosso professor fala francês tão bem quanto inglês.
- Nossa professora fala francês tão bem quanto inglês.

Ben ara sıra sadece bazı kelimeleri anlarım.

Só entendo algumas palavras de vez em quando.

Emily piyanonun yanı sıra gitar da çalıyor.

Emily toca piano e violão também.

Fakat renk, ulusal kimlik ifadesinin yanı sıra,

Mas assim como uma identidade nacional,

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

Além das cicatrizas nas orelhas e braços, caminha com um coxear,

Tabi bunun yanı sıra ücretli üyelikleri de var.

Claro, eles também pagaram associações.

"Ara sıra onu boşamayı düşünüyorum." "Dalga geçiyor olmalısın!"

"De tempos em tempos penso em me divorciar dele." "Você deve estar brincando!"

Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

O Sr. Nakajima pode falar alemão fluentemente, assim como inglês.

Tom ve ben ara sıra süpermarkette birbirimize rastlıyoruz.

Tom e eu nos encontramos no supermercado de vez em quando.

- Sıra çok yavaş ilerliyor.
- Kuyruk çok yavaş ilerliyor.

- A fila está se movendo muito devagar.
- A fila está a andar muito devagar.

Bunun kadar sıra dışı bir şey asla tatmadım.

Nunca experimentei algo tão estranho quanto isso.

Senin yanın sıra o da bu işten bıktı.

Assim como você, ele está cansado deste trabalho.

Kızın yanı sıra anne babası da çok sempatikti.

- A menina, assim como os pais dela, era muito simpática.
- A menina, assim como os pais, era muito simpática.

- Bu hat ne için?
- Bu sıra ne için?

Essa fila é para quê?

Rüzgâr yüzünden ses duyamadığından sıra dışı gece görüşüne sarılmalı.

Incapaz de ouvir devido ao vento, tem de confiar na sua visão noturna apurada.

Gecenin sıra dışı zorluklar ve benzersiz fırsatlarla dolu olduğunu...

... revelando que a noite está repleta de desafios extraordinários

Bunların yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış bir olay var

Há também um incidente cientificamente comprovado

O an sıra dışı bir şeye şahit olduğumu bilmiyordum.

Na altura, não sabia que testemunhara algo extraordinário.

Büyük bir arkadaş olmasının yanı sıra büyük bir şeftir.

Era um bom chefe, além de um bom amigo.

Brezilya Atlantik Okyanusu'nun yanı sıra on ülkeye sınır komşusudur.

O Brazil faz fronteira com dez países além do Oceano Atlântico.

Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.

Além de ser um cirurgião, ele era um escritor famoso.

Yorumlarla ilgili ara sıra bu tarz videolar yayınlayacağım zaten sizlere

Vou publicar esses tipos de vídeos sobre os comentários de tempos em tempos.

Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?

Eles não o ensinaram bom senso assim como datilografia na escola onde você estudou?

- Ağacın altında bir bank var.
- Ağacın altında bir sıra var.

- Tem um banco debaixo da árvore.
- Há um banco debaixo da árvore.

- Ara sıra beraber filme gideriz.
- Arada bir birlikte sinemaya gideriz.

De vez em quando vamos ao cinema juntos.

Ve sıra dışı, titrek, dalgalı, elbiseli ve yaşlı bir kadın oluyor.

numa velhota de vestido extraordinária, vacilante e fluida.

- Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
- Lucy bazen May'i ziyaret eder.

Lucy às vezes visita May.

- Bazen yeni şeyleri denemek iyidir.
- Yeni şeyleri ara sıra denemek yararlıdır.

É bom tentar coisas novas de vez em quando.