Translation of "Oğlu" in Portuguese

0.013 sec.

Examples of using "Oğlu" in a sentence and their portuguese translations:

Oğlu hasta.

- O filho dele está doente.
- Seu filho está doente.
- O filho dele está adoentado.

- Oğlu nasıl öldü?
- Onun oğlu nasıl öldü?

Como foi que o filho dela morreu?

- John'ın iki oğlu var.
- John'ın iki oğlu vardır.
- John'un iki oğlu var.

John tem dois filhos.

Kralın oğlu kaçırıldı.

O filho do rei foi sequestrado.

Oğlu nasıl öldü?

Como morreu o filho dele?

Tom'un oğlu hasta.

O filho do Tom está doente.

Tom'un oğlu vardı.

Tom tinha um filho.

Üç oğlu vardı.

Ele tinha três filhos.

- Sen Simon'sin, Jean'ın oğlu.
- Sen Jean'ın oğlu Simon'sın.

Você é Simon, o filho de Jean.

- Onun başka bir oğlu var.
- Onun bir başka oğlu var.
- Onun bir oğlu daha var.

Ele tem outro filho.

Ali Sunal'da yanındaydı oğlu

Ali Sunal estava com seu filho

Onun oğlu sekiz yaşında.

Seu filho tem oito anos.

Oğlu bir bankada çalışmıyor.

Seu filho não trabalha num banco.

Onun oğlu bir deha.

- Seu filho é um gênio.
- O filho dela é um gênio.

Çiftin bir oğlu vardı.

- O casal teve um filho.
- O casal tinha um filho.

Oğlu kayalıkların üstüne düştü.

O filho dele caiu do penhasco.

Onun 12 oğlu var.

Ele tem 12 filhos.

Onun üç oğlu var.

Ele tem três filhos homens.

Tom'un bir oğlu var.

Tom tem um filho.

Onun bir oğlu var.

Ela tem um filho.

Tom'un üç oğlu vardı.

Tom tinha três filhos.

Tom Mary'nin büyük oğlu.

Tom é o filho mais velho da Mary.

Onun yedi oğlu var.

Ela tem sete filhos.

Hangi kadının oğlu hasta?

O filho de qual mulher está doente?

Tom'un üç oğlu var.

Tom tem três filhos.

O, oğlu ile gurur duyar.

Ele tem orgulho do filho.

Onun yedi tane oğlu var.

- Ele tem sete filhos.
- Ele tem sete filhos homens.

Tom'un kaç tane oğlu var?

Quantos filhos tem o Tom?

Sanırım onun iki oğlu var.

Acho que ele tem dois filhos.

Ayakkabıcının oğlu hep yalınayak gider.

- O filho do sapateiro sempre anda descalço.
- Em casa de ferreiro, espeto de pau.

Yedi yıl önce oğlu kayboldu.

Seu filho desapareceu há sete anos.

Tom Mary'nin oğlu olmadığını söyledi.

Tom disse que ele não era filho da Maria.

Tom Mary'nin en küçük oğlu.

Tom é o filho mais novo de Maria.

Tom, oğlu doğmadan önce öldü.

Tom morreu antes do filho nascer.

Şu, oğlu hasta olan kadın.

Aquela é a mulher cujo filho está doente.

En genç oğlu beş yaşında.

O caçula dela tem cinco anos.

Tom oğlu ile gurur duyar.

Tom está orgulhoso do filho.

Tom'un Mary'nin oğlu olduğunu bilmiyordum.

- Eu não sabia que Tom era filho de Mary.
- Eu não sabia que Tomé era filho de Maria.

- Tom'un oğlu onun babasının olduğu kadar tembeldir.
- Tom'un oğlu, babası kadar tembel.

O filho do Tom é tão preguiçoso quanto o pai dele era.

Oğlu üniversite okuma çağına geldiğinde ise

quando seu filho está em idade universitária

Ancak Hjörungavágr'da Jarl Hakon ve oğlu

Mas em Hjörungavágr, eles sofreram uma derrota esmagadora nas mãos de Jarl Hakon e seu

Annesi oğlu hakkında ne yapacağını bilmiyordu.

A mãe não sabia o que fazer com seu filho.

Baba ve oğlu birbirine çok benziyordu.

Pai e filho eram muito parecidos.

Onun doktor olan bir oğlu var.

Ela tem um filho que é médico.

Onun oğlu bir avukat olmak istiyor.

O filho dele quer ser advogado.

Onun müzisyen olan üç oğlu vardır.

Ele tem três filhos que se tornaram músicos.

Tom oğlu ile çok gurur duyuyor.

Tom tem muito orgulho de seu filho.

Onun en büyük oğlu evli değil.

O morgado dela não é casado.

Onun avukat olmuş üç oğlu var.

Ele teve três filhos que se tornaram advogados.

Tom'un bir oğlu olduğunu biliyor muydun?

Você sabia que Tom teve um filho?

Tom John ve Mary'nin oğlu değil.

Tom não é o filho de John e Mary.

Oğlu henüz bir çocukken kanserden öldü.

O filho dela morreu de câncer quando ainda era um menino.

Tom ve Mary'nin üç oğlu var.

Tom e Maria têm três filhos.

Onun en yaşlı oğlu evli değil.

O filho mais velho dele não é casado.

Tom'un John adında bir oğlu var.

Tom tem um filho chamado John.

Üç oğlu olan bir adam vardı.

- Havia um homem que tinha três filhos.
- Era uma vez um homem que tinha três filhos.

Tom'un dişçi olan bir oğlu vardır.

Tom tem um filho que é dentista.

Tom Mary'nin oğlu olduğunu iddia etti.

- Tom alegou ser o filho de Maria.
- Tom alegou ser filho de Maria.

Onun tek oğlu otomobil kazasında öldü.

Seu único filho foi morto em um acidente de carro.

Oğlu ile beraber daha önce yarım bıraktığı

saiu com seu filho antes

Komşunun oğlu beyin kanaması geçirmiş hep güneşten

o filho do vizinho sofreu uma hemorragia cerebral

Onun henüz okula gitmeyen iki oğlu var.

Ele tem dois filhos que ainda não vão à escola.

Onun bir oğlu ve bir kızı vardır.

Ela tem um filho e uma filha.

Tom'un her iki oğlu da savaşta öldü.

- Ambos filhos de Tom morreram na guerra.
- Os dois filhos de Tom morreram na guerra.

Kız kardeşim oğlu Jimmy benim favori yeğenimdir.

Jimmy, o filho de minha irmã, é meu sobrinho favorito.

Ben onun iki tane oğlu olduğunu düşünüyorum.

- Acho que tem dois filhos.
- Acho que ela tem dois filhos.

Onun iki oğlu ve bir kızı var.

Ele tem dois meninos e uma menina.

Tom'un bir oğlu ve bir kızı var.

Tom tem um filho e uma filha.

Tom'un üç oğlu ve bir kızı var.

Tom tem três filhos e uma filha.

Onun bir oğlu ve iki kızı vardır.

Ele tem um filho e duas filhas.

Tom'un inşaat işçisi olan bir oğlu var.

Tom tem um filho que é pedreiro.

- Tom'un iki oğlu var, İkisi de Boston'da yaşıyor.
- Tom'un iki oğlu var. İkisi de Boston'da yaşıyor.

Tom tem dois filhos. Ambos moram em Boston.

O aynı bu katil olan babanın oğlu Kemal'di

ele era o mesmo pai, o pai desse assassino

O oğlu için yeni bir bisiklet satın almalı.

- Ele tem que comprar uma nova bicicleta ao filho.
- Ele deve comprar uma bicicleta nova para o filho.

Tom'un oğlu geçen kış bir trafik kazasında öldürüldü.

O filho do Tom morreu num acidente de trânsito no inverno passado.

Paul'ün üç oğlu var. Onlar birbirine çok benziyor.

Paul tem três filhos. Eles são muito parecidos.

Oğlu IV. İvan ilk Rus Çarı olarak taç giydi

Seu filho, Ivan IV, foi coroado como o primeiro czar da Rússia.

- Tıpkı babasına benziyor.
- Elma ağacın dibine düşer.
- Babasının oğlu.

- Tal pai, tal filho.
- Filho de peixe peixinho é.

- Elma ağacın dibine düşer.
- Armut dibine düşer.
- Babasının oğlu.

Tal pai tal filho.

Tom ve Mary'nin üç oğlu ve bir kızı var.

Tom e Mary têm três filhos e uma filha.

Tom'un oğlu John, on yedi yaşında aşırı dozdan öldü.

O filho de Tom, John, morreu de overdose aos dezessete anos.

Tom ve Mary'nin bir kızı ve iki oğlu var.

- O Tom e a Mary têm uma filha e dois filhos.
- O Tom e a Mary têm uma menina e dois meninos.

Tom'un iki oğlu var. Biri bir doktor ve diğeri bir avukat.

Tom tem dois filhos. Um é médico e o outro é advogado.

Kendi destanı, bir İsveç kralının oğlu olduğunu ve bir ejderhayı öldürdüğünü söylüyor ...

Sua própria saga diz que ele era filho de um rei sueco e matou um dragão ...

Uzun zaman önce, orada üç oğlu ve sadece bir keçisi olan bir terzi yaşadı.

Há muito tempo, viveu um alfaiate que tinha três filhos, mas apenas uma cabra.