Translation of "Inanılmaz" in Portuguese

0.046 sec.

Examples of using "Inanılmaz" in a sentence and their portuguese translations:

İnanılmaz!

Incrível!

- O inanılmaz.
- Bu inanılmaz.

Isso é incrível.

Bu inanılmaz.

Isto é inacreditável!

Bu inanılmaz!

Isto é inacreditável!

Resimler inanılmaz!

- Fotos são incríveis!
- As fotos são assombrosas.

O inanılmaz.

É incrível.

Tom inanılmaz.

Tom é incrível.

- İnanamıyorum!
- İnanılmaz!

- Incrível!
- Inacreditável!

İnanılmaz derecede meşgulüm.

- Estou incrivelmente ocupado.
- Estou inacreditavelmente ocupado.

İnanılmaz biçimde yorgunum.

Estou simplesmente esgotado.

Senin ülken inanılmaz!

O seu país é incrível!

O inanılmaz hissettiriyor.

Esse se sente incrível.

Tom inanılmaz yürekliydi.

Tom foi incrivelmente corajoso.

Bu gerçekten inanılmaz.

Realmente é inacreditável.

Şu adam inanılmaz.

Esse cara é incrível.

Bu yer inanılmaz.

Este lugar é inacreditável.

O inanılmaz görünüyor.

- Isso parece incrível.
- Isso soa incrível.

O kesinlikle inanılmaz.

Isso é absolutamente incrível.

Onlar inanılmaz sahtekâr.

Eles são incrivelmente desonestos.

Hayatımı inanılmaz basitleştirdim.

Eu simplifiquei a minha vida de uma forma inacreditável.

- O inanılmaz derecede saf.
- O inanılmaz derecede toy.

Ela é incrivelmente ingênua.

Bu inanılmaz bir his.

É uma sensação incrível.

Inanılmaz bir öz güven...

uma confiança incrível,

Bu inanılmaz bir şey.

É inacreditável.

Tom inanılmaz derecede iyi.

Tom é incrivelmente bom.

Bu kız inanılmaz çekici.

Esta garota é incrivelmente sensual.

Tom inanılmaz şekilde saf.

Tom é incrivelmente ingênuo.

Tom inanılmaz derecede bilgili.

Tom é incrivelmente bem informado.

Tom inanılmaz biçimde aptal.

Tom é incrivelmente estúpido.

İlişkiler inanılmaz derecede karmaşıktır.

Os relacionamentos são incrivelmente complicados.

Bu inanılmaz bir buluş.

Esta é uma descoberta incrível.

İnanılmaz bir şey oldu.

Algo incrível aconteceu.

O inanılmaz bir işti.

Foi um trabalho incrível.

Avustralya inanılmaz bir ülke.

A Austrália é um país incrível.

İnanılmaz etkileyici bir hikaye.

- É uma história incrivelmente tocante.
- É um relato incrivelmente tocante.

Sen inanılmaz derecede sahtekarsın.

Você é inacreditavelmente desonesto.

Ne inanılmaz bir gol!

Que golaço!

Bu yaz inanılmaz derecede sıcak.

Este verão está incrivelmente quente.

O inanılmaz hızla İngilizce öğrendi.

Ela aprendeu inglês incrivelmente rápido.

Tom'un inanılmaz bir sakalı var.

O Tom tem uma barba incrível.

İnanılmaz bir his olduğunu biliyorum.

Eu sei que é uma sensação incrível.

Tom'un sadece inanılmaz olduğunu düşünüyorum.

Eu acho que Tom foi incrível.

Bazı yerlerde çok fazlalar, sayıları inanılmaz.

Eram tão comuns em certos sítios, números incríveis.

Fakat avcının inanılmaz bir kabiliyeti var.

Mas o predador tem uma habilidade notável.

Ben onun inanılmaz yakışıklı olduğunu düşündüm.

Eu o achei incrivelmente simpático.

Tom resim çizmede inanılmaz derecede kötüydü.

Tom desenha muito mal.

İnanılmaz koku duyusu sayesinde onları tespit ediyor.

Com o seu olfato extremamente apurado, ela procura-os.

Yırtıcıları kandırmak için inanılmaz yöntemler bulması gerekti.

... arranjar os métodos mais incríveis para os enganar.

O an, bu inanılmaz yaratığın gözlerine bakıyordum.

Lá estava eu, a olhar para os olhos de uma criatura incrível.

Suyun içinde kambur balinaların inanılmaz seslerini duyabiliyorsun.

Os sons incríveis das baleias-jubarte a atravessar a água.

Uluslararası uzay istasyonu inanılmaz bir mühendislik başarısıdır.

A Estação Espacial Internacional é um grande feito de engenharia.

O bana tamamen inanılmaz bir hikaye anlattı.

Ele me contou uma história completamente inacreditável.

Bunu inşa ettikten sonra inanılmaz bir korunmanız olur.

Depois de construída, oferece uma proteção incrível.

Fakat inanılmaz duyuları tek bir göreve odaklıdır. Leşçillik.

Mas os seus sentidos extraordinários estão concentrados numa tarefa. Procurar alimento.

Usta San izcileriyle yaşadığım o inanılmaz deneyimden sonra

Eu tinha tido aquela experiência com uns localizadores sul africanos incríveis.

Bu inanılmaz! Nasıl o konumdan bir kazanana vurursun ?!

É incrível! Como se consegue fazer um lance vencedor daquela posição?!

Atlayış tulumu ve serbest atlama, inanılmaz heyecan verici şeyler

O fato de skydiving é incrivelmente empolgante

Bundan faydalanmak için... ...bazı hayvanlar inanılmaz koku duyuları geliştirmiştir.

Para explorar esta vantagem, alguns animais desenvolveram um olfato extremamente apurado.

Hareket şekli böyle. Aldatmaya yönelik inanılmaz bir yaratıcılığı var.

E é assim que funciona. Numa criatividade incrível para enganar.

İnanılmaz bir günü hatırlıyorum. Büyük bir çitari sürüsü vardı.

Houve um dia incrível. Um grande cardume de salema.

Imkânsızlıkları aşan bu hayvanla duyduğum inanılmaz bir gurur vardı.

que passou por probabilidades impossíveis para chegar a este lugar.

Fadıl, Rami'yi vurduktan sonra inanılmaz biçimde sakin ve kendindeydi.

Fadil estava incrivelmente calmo e sereno depois de atirar em Rami.

Bir çocuk olarak devasa Atlantik Okyanusu'nun gücüyle yaşamak inanılmaz heyecanlıydı.

Foi emocionante, em criança, viver literalmente na força daquele gigantesco Oceano Atlântico.

Tüm yumuşakçaları yakalaması çok kolay ama inanılmaz sert kabukları var.

Todos os moluscos que captura são fáceis de apanhar, mas têm conchas incrivelmente duras.

İnanılmaz bir dizi belgesel için bir yıllık erişim için sadece 12 dolar.

São apenas 12 dólares por um ano de acesso a uma variedade incrível de documentários.

Bu inanılmaz zorluğu aşmıştı. Ve ben de hayatımda yaşadığım zorlukları aştığımı hissettim.

de que ele conseguia ultrapassar esta dificuldade incrível. E senti que, na minha vida, estava a ultrapassar as dificuldades que tinha.

O inanılmaz bir kız.  Dana adında, St. Bernard cinsinde bir arama kurtarma köpeği.

Ela é uma cadela incrível chamada Dana e é uma São Bernardo de resgate.

- Tom inanılmaz derecede saf.
- Tom çok saf itikatlı.
- Tom aşırı derecede naif biri.

- O Tom é incrivelmente ingênuo,
- O Tom é inacreditavelmente ingênuo,

Bir gün beni takip ediyordu. Ve bir ahtapotun seni takip etmesi inanılmaz ötesi bir şey.

Um dia, ele estava a seguir-me. E isso é o mais incrível, ser seguido por um polvo.