Translation of "Biçimde" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Biçimde" in a sentence and their portuguese translations:

İnanılmaz biçimde yorgunum.

Estou simplesmente esgotado.

Dramatik bir biçimde değişti.

com a criação de uma “Sunshine Classroom”.

Gemimiz ciddi biçimde hasarlıdır.

Nosso navio tem sérios danos.

Onunla o biçimde konuşma!

Não fale com ele assim.

Tom inanılmaz biçimde aptal.

Tom é incrivelmente estúpido.

Garip biçimde sakin hissettim.

Eu me senti estranhamente calmo.

Tom gergin biçimde güldü.

Tom riu nervosamente.

O hızlı biçimde konuşuyor.

Ele está falando rápido.

Annenle o biçimde konuşma.

Não fale assim com a sua mãe.

Arkadaşlarımla o biçimde konuşma.

Não fale com os meus amigos dessa maneira.

Çabuk bir biçimde öğrendi.

Ele aprendeu rapidamente.

Kral, krallığını adil biçimde yönetti.

O rei governou o seu reino com justiça.

Trafik kazasında ciddi biçimde yaralandı.

Ele se machucou seriamente no acidente de trânsito.

Nasıl çabuk bir biçimde yazıyorum?

Como eu escrevo rápido?

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

Ela fala francês, e é fluente.

Lütfen daha anlaşılır biçimde konuşun.

Por favor, fale com mais clareza.

Sen akıcı biçimde İngilizce konuşacaksın!

Você vai falar inglês fluentemente!

Fransızcayı akıcı biçimde konuşabilmeyi istiyorum.

Eu quero saber falar francês fluentemente.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşmak istiyorum.

Eu gostaria de falar francês fluentemente.

O ölümcül bir biçimde yaralıydı.

Ele foi fatalmente ferido.

O güzel bir biçimde yazar.

Ele escreve muito bem.

Lütfen ölçülü bir biçimde davran.

Por favor, aja com prudência.

Bunu hep o biçimde yapıyoruz.

Nós sempre fizemos dessa maneira.

Tom garip bir biçimde yürüyor.

Tom caminha de um jeito estranho.

Uçak güvenli bir biçimde indi.

O avião pousou em segurança.

O dikkatli bir biçimde çalıştı.

- Ela fez o trabalho cuidadosamente.
- Ela fez o trabalho com cuidado.

Suç tarif edilemez biçimde şiddetliydi.

O crime foi incrivelmente violento.

Tom'un saçı düzgün biçimde taranmıştır.

O cabelo do Tom está bem penteado.

Açıklama hiçbir biçimde tatmin edici değil.

A explanação não é nem um pouco satisfatória.

Kız trafik kazasında kötü biçimde yaralandı.

A menina foi gravemente ferida no acidente de carro.

Yazar cinayet davasını inandırıcı biçimde açıkladı.

O autor descreveu o assassinato distintivamente.

Haksız biçimde muamele edilmekten şikâyet etti.

Ele reclamou por ter sido tratado injustamente.

Kafesteki kuş mutlu bir biçimde cıvıldıyor.

O pássaro na gaiola está cantando alegremente.

O biçimde konuşan insanlardan nefret ederim.

- Odeio pessoas que falam assim.
- Detesto pessoas que falam desse jeito.

Güvenli bir biçimde nasıl kilo kaybedebilirim?

Como posso perder peso com saúde?

Tom çok iyi biçimde Fransızca konuşmaz.

O Tom não fala francês muito bem.

Bazen o oldukça garip biçimde davranır.

Às vezes ele age de maneira bem estranha.

Ben akıcı bir biçimde İngilizce konuşurum.

Eu falo inglês fluentemente.

Çiftlik evi gizemli bir biçimde beyazlaştı.

A casa de campo misteriosamente ficou branca.

O günü açık bir biçimde hatırlıyorum.

Eu me lembro claramente desse dia.

Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.

Meu fígado está gravemente danificado.

Tom'un hayatı sert bir biçimde değişti.

A vida do Tom mudou drasticamente.

Tom isterik biçimde kahkaha atmaya başladı.

Tom começou a rir histericamente.

Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.

Eu tenho um amigo que fala Hindi fluentemente.

Ben dili güzel biçimde kullanan insanları severim.

Eu gosto das pessoas que usam a língua de uma maneira bela.

Lütfen yemekten önce ellerinizi uygun biçimde yıkayın.

Por favor, lave bem suas mãos antes de comer.

Öyle kaba bir biçimde konuşulmaya alışkın değilim.

Eu não estou acostumado a ser tratado assim dessa maneira rude.

Büyükbaba merdivenlerden düştü ve ciddi biçimde yaralandı.

O vovô caiu da escada e se machucou feio.

Akıcı bir biçimde Fransızca konuşuyor gibi görünüyorsun.

Parece que você fala francês fluentemente.

Bu sabah kalktığımda ağır biçimde yağmur yağıyordu.

Chovia muito quando me levantei hoje de manhã.

İngilizce ağır biçimde Latinleşmiş bir Cermen dilidir.

O inglês é uma língua germânica fortemente latinizada.

Kanadı ciddi biçimde hasar görmüş bir kuş buldum.

Encontrei um pássaro cuja asa estava severamente machucada.

- O kötü sona erecek.
- O kötü biçimde bitecek.

Isso vai acabar mal.

İki kız kardeş çok barışçıl bir biçimde yaşadılar.

As duas irmãs viviam bem tranquilamente.

O ciddi şeylerle ilgili önemsiz bir biçimde konuşmaz.

Ele não fala com leviandade de coisas sérias.

O yaşlı bir adam ve o biçimde muamele edilmelidir.

Ele é um idoso e deveria ser tratado como tal.

Kızın akıcı biçimde dört dil konuşma yeteneği beni etkiledi.

A habilidade da garota de falar quatro idiomas fluentemente me impressionou.

- Durum çarpıcı bir biçimde değişti.
- Durum önemli ölçüde değişti.

A situação mudou dramaticamente.

Fadıl, Rami'yi vurduktan sonra inanılmaz biçimde sakin ve kendindeydi.

Fadil estava incrivelmente calmo e sereno depois de atirar em Rami.

Neden bazı insanlar dilleri diğerlerinden daha hızlı biçimde öğrenirler?

Por que algumas pessoas aprendem línguas mais rapidamente do que outras?

Uzun ömrün sırrı, anne ve babayı dikkatli bir biçimde seçmektir.

Escolher os seus pais cuidadosamente é o segredo da longevidade.

Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.

Os preços subiram drasticamente como resultado dessa política.

Onlar Almanya'yı sert bir biçimde cezalandıracak bir antlaşma talep ettiler.

Eles exigiam um tratado que puniria severamente a Alemanha.

- İşler Tom'un istediği gibi gitmedi.
- İşler Tom'un istediği biçimde gitmedi.

As coisas não foram como o Tom queria.

Ve bütün bu referandumlar şaşırtıcı bir biçimde yüksek onay oyları ile sonuçlandı.

E todos esses referendos têm uma taxa de participação surpreendentemente elevada. O mais recente teve

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

Por favor, permaneça sentado.

Herkes cümlelerin doğru seslendirilmesini ve doğru bir biçimde yazılmasını sağlamak için yardımcı olabilir.

Todos podem ajudar a garantir que as frases pareçam naturais e sejam escritas corretamente.

- Bunu daha açık bir şekilde açıklayabilir misiniz?
- Bunu daha net bir biçimde açıklayabilir misin?

Dá pra falar minha língua?

- Onlar onu haksız yere suçladılar.
- Onlar onu haksızca suçladılar.
- Onlar onu adaletsiz bir biçimde suçladılar.

Eles acusaram-no injustamente.

- İşler Tom'un umduğu gibi gitmedi.
- İşler Tom'un umduğu şekilde gitmedi.
- İşler Tom'un ummuş olduğu biçimde gitmedi.

As coisas não foram como Tom esperava.

- Öğretmenler bütün öğrencilerine tarafsız davranmalılar.
- Öğretmenlerin, öğrencilerinin tümüne tarafsız bir biçimde davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız bir şekilde davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsızca davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız olarak davranmaları gerekir.

Os professores devem tratar todos os seus alunos de forma imparcial.