Translation of "Yer" in Chinese

0.014 sec.

Examples of using "Yer" in a sentence and their chinese translations:

- Yer.
- Yiyor.

她吃。

- Et yer misin?
- Et yer misiniz?

- 您吃不吃肉?
- 你们吃肉吗?

- Atlar ot yer.
- Atlar çimenleri yer.

马吃草。

Kaplanlar ne yer?

老虎吃什么东西?

Bu yer nedir?

這是什麼地方?

Termitler tahta yer.

白蚁吃木头。

- O yiyor.
- Yer.

- 他在吃饭。
- 他吃。
- 她吃。

Et yer misiniz?

您吃不吃肉?

Kim arı yer?

谁吃蜜蜂?

O, çok yer.

他吃得很多。

Koyunlar ot yer.

羊吃草。

Makarna yer misin?

你吃意面吗?

Yer çok temiz olmalı.

地板一定要保持乾淨。

Onu sınıfta yer misin?

您在教室裡吃它嗎?

Ev gibi yer yoktur.

金窩銀窩不如自己的狗窩。

Makine çok yer kaplar.

這台機器很佔空間。

Bu yer boş mu?

这个座位空着吗?

Çalışacak hiçbir yer yok.

无路可逃。

Ülkende pirinç yer misiniz?

在你们国家吃米饭吗?

Yaşayacak bir yer buldum.

我找到了个住处。

Tom kedi maması yer.

汤姆吃猫粮。

Yer tamamen kanla kaplıydı.

地板上全是血。

Oturacak bir yer arıyorum.

我正在找个地方坐下。

Japonya Asya'da yer almaktadır.

日本在亚洲。

Bu konuşmada yer almadım.

我沒有參與這個談話。

Londra, yaşadığım yer, sisiyle ünlüydü.

我住的地方-倫敦,從前以霧聞名。

Sık sık dışarıda yer misin?

你常常外食嗎?

Nancy kapalı yer oyunlarından hoşlanır.

南希喜歡室內遊戲。

Tatlı için yer ayırmaya çalışıyorum.

我尽量留着胃吃甜点。

Ailesiyle çok nadir yemek yer.

他很少和家里人吃饭。

Bu yer büyüktür, değil mi?

這個地方很大,不是嗎?

Japonya kuzey yarımkürede yer alır.

日本位於北半球。

Xinjiang'ta birçok manzaralı yer var.

新疆有许多风景优美的地方。

Bu yer bankadan uzak mı?

这里离银行远吗?

Dünya'daki en güzel yer neresi?

世界上最美丽的地方是哪里?

Bu masa çok yer kaplıyor.

這張桌子太佔空間了。

Mayuko kahvaltı için ekmek yer.

Mayuko早餐吃麵包。

Bu güzel bir yer mi?

那是个好地方吗?

Bu yer her şeye sahiptir.

这个地方什么都有。

Burası benim babamın çalıştığı yer.

這裡是爸爸工作的地方。

Bu, Hastings savaşının gerçekleştiği yer.

這裡是黑斯廷斯戰役發生的地方。

Büyük balık, küçük balığı yer.

大鱼吃小鱼。

Ülkenizdeki insanlar pirinç yer mi?

你國家的人吃米嗎?

Elçilik, yargıtayın yanında yer almaktadır.

大使馆就在最高法院旁边。

Dünyada en güzel yer nerededir?

世界上最美丽的地方是哪里?

Burası Tom'un yaşamak istediği yer.

这就是汤姆想住的地方。

- Benimle yerleri değiştirir misin?
- Benimle yer değişir misin?
- Benimle yer değişir misiniz?

您愿意跟我换座位吗?

- Babası haftada iki kez orada yer.
- Babası orada haftada iki kez yer.

他爸爸一週在那裡吃兩次。

Mike neredeyse her gece dışarda yer.

麥克幾乎每天晚上出去吃飯。

Bu yer manzarasının güzelliği ile ünlüdür.

这个地方以风景优美闻名。

O öğle yemeğini bir kafeteryada yer.

他在自助餐廳吃午餐。

Ben meyve yer ve su içerim.

我吃水果、喝水。

Oturmak için önde bir yer bulalım.

讓我們找些可以坐在上面的東西。

Hiroshima'da Kuchiwa denilen bir yer var.

廣島有一個地方叫口和。

- Zemin kanla kaplanmıştı.
- Yer kana bulandı.

地板上全是血。

O, kahvaltısını sık sık orada yer.

她常常在那兒吃早餐。

Tom ve Mary bankta yer değiştirdi.

汤姆和玛丽在长凳上交换了位置。

Tom ne zaman sabah kahvaltısı yer?

汤姆什么时候吃早饭?

O yaşlı bir bayana yer açtı.

- 她讓座給一位老太太。
- 她讓出個空間給一位老太太。

Japonlar her gün suşi yer mi?

日本人每天都会吃寿司吗?

Yatak bir sürü yer işgal eder.

床占了很多空間。

Yatak bir sürü yer işgal etti.

床占了很多空間。

O kahvaltıyı her zaman burada yer.

他经常在这里吃早餐。

Bu köpek neredeyse her şeyi yer.

這隻狗幾乎吃任何東西。

Bu masa çok fazla yer kaplar.

這張桌子太佔空間了。

Şehir bir dağın eteğinde yer almaktadır.

這座城市位於山腳下。

Mike neredeyse her akşam dışarıda yer.

麥克幾乎每天晚上出去吃飯。

Tom her gün aynı yemeği yer.

Tom一天又一天的吃同样的食物。

Bu, Tom'un arabasının park edildiği yer.

汤姆的车在这里停车了。

Eğer kenara çekilirsen, herkes için yer olur.

如果您移過去一點, 每個人就可以有空間了。

Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

我的祖父通常在六點鐘吃早餐。

İşte onların genellikle akşam yemeği yedikleri yer.

这儿是他们通常吃晚饭的地方。

İnsan yaşamak için yer, yemek için yaşamaz.

人为生而食,非为食而活。

O, her zaman onun yanında yer alır.

- 他總是跟她站在同一邊。
- 他總是支持她。

Onlar saat on ikide öğle yemeği yer.

他們在12點吃晚飯。

Birleşik devletler zengin yer altı kaynaklarına sahip.

美国的自然资源很丰富。

Bu Tom'un genellikle arabasını park ettiği yer.

汤姆通常把他的车停在这里。

Nagoya Tokyo ve Osaka arasında yer almaktadır.

名古屋在東京和大阪之間。

Taşınıp kendi için bir yer bulmak istiyor.

她想搬出去,找個屬於自己的地方。

Bu yer toplu taşıma için uygun değildir.

這地方交通不方便。

Başka bir yatak için odada yer yok.

這間房間沒有空間再放一張床了。

Ay yaşamak için iyi bir yer değil.

月球不是一個適合居住的地方。

Japonya'da tatil için en sevdiğin yer nedir?

你最喜欢去日本的什么地方度假?

Ben bu işin içinde yer almak istemiyorum.

我可不想卷入这场纷争中去。

Japonya'daki birçok genç insan kahvaltıda ekmek yer.

許多日本的年輕人吃麵包當作早餐。

Tom kuşkonmaz yer fakat erkek kardeşi yemez.

湯姆吃蘆筍,但是他弟弟不吃。

Tom onu saklayacak iyi bir yer düşünemedi.

湯姆想不到個好地方藏它。

Boston çocukları yetiştirmek için harika bir yer.

波士頓是養小孩的好地方。

- O yer çok soğuk.
- Orası çok soğuk.

那裡很冷。

Burası hayatımın geri kalanında yaşamak istediğim yer.

這裡是我餘生想待的地方

Oğlunuz öğrenci hareketi içinde yer aldı, ben duydum.

聽說你兒子參與了學生運動。

Okul istasyona beş dakikalık yürüyüş mesafesinde yer almaktadır.

學校坐落於距離車站步行五分鐘的地方。

Akşam yemeği için sık sık balık yer misin?

你常常晚餐吃魚嗎?

Kasaba deniz seviyesinden 1500 metre yüksekte yer alıyor.

这个镇海拔1500米。

Bu güzel bir yer ama burada yaşamak istemiyorum.

这是个好地方,但我不想住在这儿。

Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.

這棟老房子被拆除了,以騰出空間給超級市場。

O, akşam yemeği için sık sık balık yer.

他晚飯經常吃魚。

Tren o kadar kalabalıktı ki hiçbirimiz bir yer bulamadı.

火車擠得要命,我們都找不到位子坐。