Translation of "Ettiği" in Portuguese

0.012 sec.

Examples of using "Ettiği" in a sentence and their portuguese translations:

Hani çoğumuzun küfür ettiği

Eis que a maioria de nós jura

Tercih ettiği av, domuz yavrusu.

A sua presa preferida são leitões.

- Her ülke hak ettiği şekilde yönetilir.
- Her ülkenin hak ettiği yönetimi vardır.

- Todo país tem o governo que merece.
- Todo país tem o governante que merece.

Ve devam ettiği sürece de izlenecek

e será assistido enquanto continuar

Vareg Muhafızları'na komuta ettiği Konstantinopolis'e gitti .

Imperador Bizantino.

Max'ın tahmin ettiği gibi, takımımız kaybetti.

Como Max previu, nosso time perdeu.

Tom'un olacağını tahmin ettiği şey oldu.

- O que Tom previu que aconteceria aconteceu.
- O que Tom previu que iria acontecer aconteceu.

Tom Mary'nin işaret ettiği yere baktı.

Tom olhou para onde a Mary estava apontando.

Tom'un arabası, park ettiği yerde değil.

O carro de Tom não está onde ele o estacionou.

Tom Mary'nin ona teklif ettiği işi aldı.

Tom aceitou o emprego que Mary lhe ofereceu.

Macarların yedi rakamından nefret ettiği doğru mu?

É verdade que os húngaros odeiam o número sete?

Tekerleği ilk olarak kimin icat ettiği bilinmiyor.

Não se sabe quem inventou a roda.

Onun bana servis ettiği her şeyi yemedim.

- Não comi tudo o que ela me serviu.
- Não comi tudo o que ela pôs para mim.

Allah'ın siktir ettiği yerde küçük bir kasaba.

É uma cidadezinha no meio do nada.

Ve yine seri ve hızlı hareket ettiği için

e novamente porque se move rápido e rápido

Atatürk'ün Cumhuriyet'e emanet ettiği Türk gençliğine ne oldu

O que aconteceu aos jovens turcos que Atatürk confiou à República

Ben de merak ediyorum sizlerin merak ettiği gibi

Eu também me pergunto como você se pergunta

Doktorun sana tavsiye ettiği gibi yapsan iyi olur.

É melhor você fazer o que o médico recomendou.

Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.

Os eventos manifestaram-se do jeito que ela previu.

Tom, onu terk ettiği için babasını affetmek istiyor.

Tom quer perdoar seu pai por tê-lo abandonado.

Tom'un şimdiye kadar flört ettiği tek kız Mary'dir.

A única garota com a qual Tom já saiu é a Mary.

Tom'un annesi, doktorun reçete ettiği ilacı aldırmakta zorlanıyordu.

- A mãe do Tom teve problemas em lhe dar o remédio que o médico havia prescrito.
- A mãe do Tom teve problemas em lhe dar o remédio que o médico tinha prescrito.

Tom, biri bunu yapmasına yardım ettiği için şanslıydı.

Tom teve sorte que alguém o ajudou a fazer isso.

Kız arkadaşı onu terk ettiği için Tom'un morali bozuk.

Tom está depressivo porque a namorada o deixou.

Ne yazık ki onun hak ettiği hediyeyi almaya gücü yetmiyor.

Lamento não poder comprar o presente que ela merece.

Tom, Noel ağacını süslemesine yardım ettiği için Mary'ye teşekkür etti.

Tom agradeceu a Mary por ajudá-lo a decorar a sua árvore de Natal.

Bir de üzerine Rusya'nın seçimlerde Trump'a yardım ettiği söylentileri ortaya çıkınca

e quando rumores de que a Rússia ajudou Trump nas eleições,

O bizi her zaman rahatsız ettiği için biz Tom'u rahatsız ediyoruz.

Estamos incomodando Tom porque ele sempre nos incomoda.

Soğuk beni rahatsız ettiği kadar çok Tom'u rahatsız ediyor gibi görünmüyor.

O frio não parece incomodar o Tom tanto quanto me incomoda.

Gerçek asker önündekinden nefret ettiği için değil ancak arkasındakini sevdiği için dövüşür.

O verdadeiro soldado luta não porque ele odeia o que está na sua frente, mas porque ele ama o que está atrás dele.

Düşman olarak gördüğü ve düşman olarak tüm dünyaya ilan ettiği adamla yan yana geliyor

Vem lado a lado com o homem que ele vê como inimigo e declarou ao mundo inteiro como inimigo

Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü öpücüğe hak ettiği ilgiyi vermiyordur.

Qualquer homem capaz de conduzir com prudência enquanto beija uma garota bonita simplesmente não está prestando tanta atenção no beijo como este merece.

- Işık yılı, ışığın bir yılda gittiği mesafedir.
- Işık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir.

Um ano-luz é a distância que percorre a luz em um ano.

Bala yeniden gebe kaldı ve Rachel'ın sözünü ettiği bir çocuk daha doğurdu: Tanrı beni kız kardeşimle mukayese etti ve ben galip çıktım; ona Nefthali dedi.

Bala, escrava de Raquel, concebeu outra vez e deu um segundo filho a Jacó. E Raquel disse: O nome deste menino será Neftali, porque lutei muito com minha irmã e venci.

- Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil etmesi gerekiyor ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.

É suposto esta imagem representar Marilyn Monroe, mas não acho que lhe faça justiça.