Translation of "Kaybetti" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Kaybetti" in a sentence and their arabic translations:

- O işini kaybetti.
- İşini kaybetti.

- فقد عمله.
- خسر وظيفته.

- O, kendi cüzdanını kaybetti.
- O, çantasını kaybetti.

فقدت حقيبتها.

Tracy gözlüğünü kaybetti.

- فقدت تراسي نظارتها.
- أضاعت تراسي نظارتها.

O elçantasını kaybetti.

فقدت حقيبة يدها.

Ona yolunu kaybetti.

ضلّت طريقها.

Sakız tadını kaybetti.

فقدت العلكة طعمها.

Leyla parasını kaybetti.

خسرت ليلى مالها.

Leyla hayatını kaybetti.

فقدت ليلى حياتها.

Sami hayatını kaybetti.

فقد سامي حياته.

- O tüm umudunu kaybetti.
- O bütün umutlarını kaybetti.

لقد فقد الأمل بشكل تام.

- O, görme duyusunu kaybetti.
- O görme yeteneğini kaybetti.

فقد بصره.

Binlerce insan hayatını kaybetti,

فقدَ الآلاف من الناس أرواحهم،

çekime giderken hayatını kaybetti

مات في طريقه للتصوير

Kosova Savaşında hayatını kaybetti.

استشهد على ميادين كوسوفو

O, denizde babasını kaybetti.

هىَ فقدت والدها فىِ البحر.

O denizde babasını kaybetti.

هوَ فقد والدهُ في البحر.

O bütün parasını kaybetti.

خسر كل ماله.

Onlar çok şey kaybetti.

لقد خسروا الكثير.

Bu nedenle işini kaybetti.

- من أجل ذلك فقد عمله.
- خسر وظيفته لذاك السبب.

- Takımımız kaybetti.
- Takımımız yenildi.

خسر فريقنا.

O, araba anahtarlarını kaybetti.

فقدت مفاتيح سيارتها.

Tom onların güvenini kaybetti.

توم خَسِرَ ثِقَتَهُم.

Leyla çok kan kaybetti.

فقدت ليلى الكثير من الدّم.

Sami bütün parayı kaybetti.

فقد سامي ذلك المال كلّه.

Batı her şeyi kaybetti mi?

هل فقد الغرب كل شيء

Dolar, yen'e karşı değer kaybetti.

نقصت قيمة الورقة الخضراء ضد اليان.

- Tom işini kaybetti.
- Tom kovuldu.

- خسر توم وظيفته.
- فقد توم وظيفته.

O, iki oğlunu savaşta kaybetti.

فقد ابنين في الحرب.

Tek oğlunu trafik kazasında kaybetti.

فقدتْ ابنها الوحيد في حادث مروري.

- Onlar savaşı kaybetti.
- Savaşı kaybettiler.

- خسروا المعركة.
- خسروا الحرب.

O, borsada bir servet kaybetti.

ضيع مبلغا معتبرا في سوق البورصة.

Tom koku alma duyusunu kaybetti.

فقد توم حاسة الشم.

Fadıl işini ve evini kaybetti.

فقد فاضل عمله و منزله.

Leyla evini ve hayatını kaybetti.

فقدت ليلى منزلها و حياتها.

Evinin yandığını gördüğü zaman, şuurunu kaybetti.

فقد رباطة جأشه عند رؤيته لبيته و هو يحترق.

Bir milyon kişi savaşta hayatını kaybetti.

- مات مليون شخص في الحرب.
- مليون شخص استُشهدوا في الحرب.

Milyonlarca insan savaş sırasında hayatını kaybetti.

فقد ملايين الأشخاص حياتهم أثناء الحرب.

Oğlu Dan Uzan'ı bir terör saldırısında kaybetti,

الذي خسر ابنه، دان أوزان، خلال هجمات إرهابية

Tom geçen yıl üç milyon dolar kaybetti.

خسر توم ثلاثة ملايين دولار السنة الماضية.

%80'i ne olduğu hakkında endişelenip vakit kaybetti

كما أهدر وقت 80 بالمئة في التفكير بما حصل،

Küçük çocuk babası tarafından kendisine verilen parayı kaybetti.

أضاع الطفل الصغير النقود التي أعطاها إياه أبوه.

Muallim talebelerini zalimane tazir ettiği için işini kaybetti.

المعلم فقد وظيفته لأنه كان يوبخ الطلاب مرتكبي الأخطاء بقسوة.

Büyük bir bomba düştü ve çoğu insan hayatını kaybetti.

سقطت قنبلة كبيرة، وفقد كثيرون حياتهم.

Öğretmen işini kaybetti çünkü hata yapan öğrencileri acımasızca azarladı.

المعلم فقد وظيفته لأنه كان يوبخ الطلاب مرتكبي الأخطاء بقسوة.

En az 60 kişi hayatını kaybetti ve binlerce yaralı vardı.

توفي على إثرها أكثر من 60 شخصاً وجرح الآلاف.

Tam bu iş buraya kadar Trump seçimi kaybetti diye düşünülürken

هذا هو بالضبط المكان الذي خسر فيه ترامب الانتخابات

Kendini bir saldırıya atarak savaşın kontrolünü kaybetti ve Bernadotte'nin Kuzey Ordusu

ألقى بنفسه في هجوم ، وفقد السيطرة على المعركة ، وتعرض للضرب المبرح من قبل

- Tom'a bir kamyon çarpmış ve oracıkta can vermiş.
- Tom'a bir kamyon çarptı ve olay yerinde hayatını kaybetti.

توم صدمته شاحنة ومات في الحال