Translation of "Dışarıya" in Portuguese

0.018 sec.

Examples of using "Dışarıya" in a sentence and their portuguese translations:

Dışarıya çıktık.

Nós saímos.

Herkes dışarıya koştu.

- Todo mundo correu para fora.
- Todos correram para fora.

Dışarıya çıkmaktan vazgeçerek,

que ao sair do campo social agora,

Tom dışarıya baktı.

Tom olhou para fora.

Tom dışarıya gitti.

Tom se foi.

Çöpü dışarıya koy.

Coloque o lixo lá fora.

O, dışarıya belli etmedi.

Ela conseguiu manter as aparências.

O dışarıya çıplak koştu.

Ele correu para fora pelado.

Tom çöpü dışarıya götürüyor.

Tom está levando o lixo para fora.

Tom dışarıya geri döndü.

Tom voltou lá para fora.

O, pencereden dışarıya baktı.

Ela olhou pela janela.

Çocukların hepsi dışarıya koştu.

As crianças correram todas para fora.

Çok dışarıya çıkar mısın?

- Você sai muito?
- Vocês saem muito?

Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.

Sentindo a casa tremer, eu corri para fora.

Fırtınaya rağmen o dışarıya çıktı.

Apesar da tempestade, ele saiu.

O yarı çıplak dışarıya koştu.

Ela correu para fora seminua.

Kurutmak için giysilerini dışarıya as!

Pendure suas roupas lá fora para secar.

Dışarıya küçük su damlacıkları bırakırız.

nós liberamos pequenas gotículas de água.

Bu gece dışarıya çıkacağız sanıyordum.

Eu pensava que sairíamos hoje à noite.

Ben dışarıya bir göz alacağım.

Eu vou dar uma olhada lá fora.

Yardım almak için dışarıya çıktım.

Eu saí para obter ajuda.

Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.

- Eu vou sair à tarde.
- Vou sair à tarde.

Tom dışarıya çıkıp oynamak istedi.

Tom queria sair para brincar.

Dışarıya çıkmadan önce güneş kremi sürün.

- Passe protetor solar antes de sair de casa.
- Passe filtro solar antes de sair de casa.

Ne yaptığımı bilmeden odadan dışarıya koştum.

Eu saí correndo da sala sem saber o que estava fazendo.

O onunla dışarıya çıkacak kadar aptaldı.

Ela foi estúpida o bastante para sair com ele.

Soğuk havada dışarıya nefes verdiğinde nefesini görebilirsin.

Quando você expira no tempo frio, você pode ver sua respiração.

O ne olduğunu görmek için dışarıya koştu.

Ela correu para fora para ver o que tinha acontecido.

Tom kornayı çaldı ve pencereden dışarıya eğildi.

Tom buzinou e se inclinou pela janela.

Tom pencereden dışarıya hızlı bir şekilde baktı.

Tom olhou rapidamente pela janela.

Tom pencereye doğru yürüdü ve dışarıya baktı.

Tom caminhou até a janela e olhou para fora.

Pencereden dışarıya bakarken gelen bir araba gördüm.

Olhando pela janela, vi um carro vindo.

Biz oyunu yine oynarız o dışarıya yine çıkarız

jogamos o jogo novamente, saímos novamente

Yoksa dışarıya mı dalmış? aynı sınıf ortamı gibi

ou ele está mergulhado lá fora? assim como o ambiente da sala de aula

Bir gün yataktan bir uyanıyoruz dışarıya bir bakıyoruz

um dia acordamos da cama, olhamos para fora

Neler olduğunu görmek için hepimiz pencereden dışarıya baktık.

Chegamos todos à janela para ver o que estava acontecendo.

Onların ikisinden daha uzun olanı önce dışarıya çıktı.

Dentre os dois, o mais alto saiu primeiro.

Zamanımı çalışıyor olmam gerekirken pencereden dışarıya bakarak geçiriyorum.

Eu passo o meu tempo olhando pela janela quando eu deveria estar trabalhando.

Onun gelip gelmediğini merak ederek pencereden dışarıya baktım.

Me perguntando se ele veio, olhei pela janela.

Uçağa binenler şöyle göz ucuyla pencereden dışarıya bir baksın

Que aqueles que entram no avião olhem pela janela com um olho

- Fırtınaya rağmen dışarı çıktı.
- Fırtınaya rağmen o dışarıya çıktı.

Apesar da tempestade, ele saiu.

Bu sıcak havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Preferiria ficar em casa a sair com este calor.

Eğer sormamın bir sakıncası yoksa, neden dün dışarıya çıkmadın?

Posso perguntar por que você saiu ontem?

O, gece vakti yalnız dışarıya çıkmaması için onu uyardı.

Ela o avisou para não sair à noite sozinho.

Kurumsallıktan uzak,sadece kendi yasaları olan,dışarıya kapalı bir şirket.

Uma empresa que está longe de ser institucionalizada, possui apenas leis próprias e está fechada para o exterior.

Ben bir hafta önce bir kazada yaralandığım için dışarıya çıkamam.

Não posso sair, pois me machuquei uma semana atrás em um acidente.

- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
- Televizyon izlemek yerine dışarı çık ve biraz temiz hava al.

Saia e respire um pouco de ar fresco em vez de ficar vendo TV.