Translation of "Yaşar" in Polish

0.004 sec.

Examples of using "Yaşar" in a sentence and their polish translations:

Balık denizde yaşar.

Ryby żyją w morzu.

Onunla birlikte yaşar.

Ona z nim mieszka.

Bedeviler çölde yaşar.

Beduini żyją na pustyni.

Tom karavanda yaşar.

Tom mieszka w przyczepie kempingowej.

Bataklıkta birçok balıkçıl yaşar.

Dużo czapli żyje na tych bagnach.

O, New York'ta yaşar.

Ona mieszka w Nowym Jorku.

O, sarı evde yaşar.

On mieszka w żółtym domu.

John, New York'ta yaşar.

John mieszka w Nowym Jorku.

Burada bir ayı yaşar.

Tu mieszka jeden niedźwiedź.

O işsizlik parası ile yaşar.

- Żyje z socjalu.
- On jest na zasiłku.

Kız kardeşim Yokohama yakınında yaşar.

Moja siostra mieszka niedaleko Yokohamy.

Benimkinden daha uzak altı evde yaşar.

On mieszka sześć domów za mną.

O sofu bir yaşam tarzı yaşar.

Prowadzi ascetyczny tryb życia.

- Tokyo'da her çeşit insan yaşar.
- Tokyo'da her türlü insan yaşıyor.
- Tokyo'da her türde insan yaşar.

- W Tokio mieszkają przeróżni ludzie.
- Każdy typ ludzi żyje w Tokio

Bu semtte pek çok zengin kişi yaşar.

Wielu bogatych ludzi mieszka w tej okolicy.

Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.

Dorosłe osobniki wielu ciem żyją tylko kilka dni.

Tek tehdit vampirler de değildir. Burada denizaslanları da yaşar.

Wampiry to nie jedyne zagrożenie. Lwy morskie też tu mieszkają.

İskandinavya'nın çam ormanlarında neredeyse doğaüstü güçlere sahip bir yaratık yaşar.

W lesie sosnowym Skandynawii żyje stworzenie o niemal nadprzyrodzonych mocach.

- Japonya'da birçok kuş türü yaşar.
- Japonya'da birçok kuş türü yaşıyor.

W Japonii żyje wiele gatunków ptaków.

Fakat tungaralar sadece bir yıl yaşar. Bu, üremek için son şansı olabilir.

Ale tungary żyją tylko rok. To może jego ostatnia szansa na potomstwo.

- Tom Mary'nin karşısındaki masada yaşar.
- Tom, Meryem'in yaşadığı sokağın karşı tarafında yaşıyor.

Tom mieszka naprzeciwko Mary.

Bu olacak şey değil ama onun gibi yaşar, kim beni soyacak diye dertlenirdim.

To niemożliwe. Ale żyłbym jak on, rozpaczliwie starając się dojść, kto mnie okrada.

- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.

Dwie rodziny mieszkają w tamtym domu.

Yağmur ormanları dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına karşın; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.

Chociaż lasy deszczowe stanowią jedynie 2 proc. powierzchni Ziemi, to zamieszkuje je ponad połowa gatunków dzikich roślin, zwierząt i owadów.