Translation of "Parası" in Polish

0.009 sec.

Examples of using "Parası" in a sentence and their polish translations:

Ukrayna'nın parası yok.

Ukraina nie ma pieniędzy.

Tom'un parası yoktu.

Tom nie miał pieniędzy.

Brid'in parası var.

Bríd ma pieniądze.

Bu Kanadalı parası mı?

Czy to kanadyjskie pieniądze?

Onun biraz parası var.

On ma trochę pieniędzy.

Ailemin çok parası yoktu.

Moi rodzice nie mieli dużo pieniędzy.

Onun çok parası yoktur.

- On ma niewiele pieniędzy.
- On ma mało pieniędzy.
- Nie ma zbyt dużo pieniędzy.

Onun hiç parası yok.

On nie ma pieniędzy.

Erkek kardeşimin parası yok.

Mój brat nie ma pieniędzy.

Tom'un hiç parası yoktu.

Tom nie miał pieniędzy.

Tom'un çok parası var.

Tom ma dużo pieniędzy.

Onun yanında az parası var.

On ma mało pieniędzy przy sobie.

- Para konuşur.
- Parası olan konuşur.

Pieniądze mają siłę przekonywania.

Harcayabileceğinden daha çok parası var.

On ma więcej pieniędzy niż jest w stanie wydać.

O işsizlik parası ile yaşar.

- Żyje z socjalu.
- On jest na zasiłku.

Tom'un cebinde hiç parası yok.

Tom nie ma pieniędzy w swojej kieszeni.

Tom'un bankada çok parası var.

Tom ma dużo pieniędzy w banku.

Onun çok fazla parası yok.

On nie ma zbyt dużo pieniędzy.

Onun 100 dolardan az parası yok.

Ma nie mniej niż 100 dolarów.

Tom Mary ile parası için evlendi.

Tom ożenił się z Mary dla pieniędzy.

Tom'un bankada bir sürü parası var.

Tom ma dużo pieniędzy w banku.

Parası yoktu bu yüzden hiç yiyecek alamadı.

Nie miał pieniędzy więc nie mógł kupić jedzenia.

Ödül parası dünya gezisine gitmeme olanak sağladı.

Pieniądze z nagrody umożliwiły mi podróż po świecie.

Tom Mary'ye ne kadar parası olduğunu sordu.

Tom spytał Marię ile ma pieniędzy.

Onun bir araba alması için yeterli parası yok.

On nie może sobie pozwolić na kupno samochodu.

Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.

Pieniędzy ledwo mu starczyło by kupić chleb i mleko.

- Bunu para için yapmıyorum.
- Bunu parası için yapmıyorum.

- Nie robię tego dla pieniędzy.
- Nie robię tego za pieniądze.

Tom'un çok parası olsa onu senin için alır.

Gdyby Tom miał dużo pieniędzy, kupiłby ci to.

Tom bir motosiklet almak için yeterli parası olmadığını söyledi.

Tom powiedział, że nie ma tyle pieniędzy, żeby kupić motor.

Onların istedikleri her şeyi almak için yeterli parası yok.

Nie mają wystarczająco dużo pieniędzy, żeby kupić wszystko, czego potrzebują.

Tom'un ihtiyacı olan her şeyi alacak yeterli parası yoktu.

Tom nie miał wystarczająco pieniędzy, by kupić wszystko, czego potrzebował.

- O aşırı para harcıyor.
- Onun bir sürü parası var.

On ma dużo pieniędzy.

Tom'un çok parası olsa muhtemelen kendine pahalı bir araba alır.

Gdyby Tom miał dużo pieniędzy, prawdopodobnie kupiłby sobie drogi samochód.

- Osaka'dan Akita'ya bilet ücreti nedir?
- Osaka'dan Akita'ya yol parası nedir?

Ile kosztuje przejazd z Osaki do Akity?

- Aptal ve parası çabuk ayrılırlar
- Aptal parasını çabuk harcar.
- Aptal parasının kıymetini bilmez.

Głupiec szybko trwoni pieniądze.